Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

MUTSUZLUK SALGINI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ?

Kıymetli dostlar, öyle bir devirde yaşıyoruz ki gerçekten bazı şeyleri algılamak kolay değil. Çünkü perde arkasında bambaşka şeylerle karşılaşabiliyorsunuz. İnsanların algıları bozuldu fıtratları bozuldu..
Şöyle bir çevrenize bakın. Sabahın köründe asık suratlarla işe gidenler, trafikte en ufak bir korna sesine dahi parlayacak gibi bekleyenler… Sosyal medyada en masum yorumun bile altında alevli tartışmalara tutuşanlar… Hepimiz bu manzaraya o kadar alıştık ki, artık normalimiz oldu. Fark etmesek de, şehirlerimizde, evlerimizde ve en kötüsü de gönlümüzde görünmez bir salgın yayılıyor; MUTSUZLUK . Bu mutsuzluk, birbirimize tahammülümüzü bitiriyor, bizi daha öfkeli ve daha gergin yapıyor. Peki, neden? Bir zamanlar bizi bir arada tutan o görünmez bağları nerede kaybettik?
Bu öfkenin ve gerginliğin altında yatan en büyük sebeplerden biri, şüphesiz ki ekonomik sıkıntılar. Gittikçe artan geçim derdi, belirsiz yarınlar ve hiç bitmeyen borçlar, insanları bir cendereye sıkıştırıyor. Bu baskı altında ezilen insanlar, en ufak bir pürüzde dahi patlamaya hazır birer volkana dönüşüyor. Kendi içimizde yaşadığımız hayal kırıklıklarını, öfkemizi ve çaresizliğimizi, maalesef ki en yakınlarımıza, hatta hiç tanımadığımız insanlara yansıtıyoruz. Unutuyoruz ki, karşımızdaki de aynı cendere içinde sıkışıp kalmış, o da belki bizimle aynı sıkıntıları yaşıyor..
Ancak bu mutsuzluğun tek sorumlusu ekonomi değil. Asıl yozlaşma, iletişim hatalarımızda ve benmerkezci egolarımızda yatıyor. Herkes sadece kendi “ben”inin derdine düşmüş durumda. Sosyal medyada parlayan, beğenilen, takdir edilen “ben”ler, gerçek hayatta sessizleşen, yalnızlaşan ve en çok da mutsuzlaşan bireylere dönüşüyor. Oysa toplum dediğimiz şey, “ben”lerin bir araya gelmesiyle oluşur, ama o toplumu ayakta tutan ruh “biz” olmaktır. “Sadece ben” dediğimizde, karşımızdaki insanın duygusunu, derdini, hatta varlığını bile görmezden geliyoruz. Bu durum, toplumsal bağlarımızı koparıyor, bizi birbirinden uzaklaştırıyor ve içimizde tarifsiz bir yalnızlık hissi yaratıyor..
Peki, bu salgından nasıl kurtulabiliriz? Bu kokuşmuşluğa karşı ne yapabiliriz? İnanın bana, çözüm çok da uzaklarda değil. Önce kendi içimizdeki öfke ateşini söndürmekten başlamalıyız. Karşımızdakine, sadece kendi dertlerimizi düşünmek yerine biraz olsun empatiyle bakmaya çalışmak, bu salgının ilk ilacı olabilir. Birine içten bir tebessümle günaydın demek, birine yer vermek, yolda karşılaştığımız birine nazik davranmak… Bunlar küçük gibi görünen ama aslında toplumsal ruhu yeniden yeşertecek adımlardır. Unutmayalım ki, bu dünyada yalnız değiliz ve yalnız değiliz diye mutluyuz. “Ben” demekten vazgeçip, yeniden “biz” olmayı başardığımızda, işte o zaman bu mutsuzluk salgınının da üstesinden gelebiliriz. Çünkü bir toplum, ancak ve ancak kalpleri birlikte attığında ayakta kalabilir..

Kaynak: Medine Ekmekci

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İDARİ REFORM ÇALIŞMALARI SÜRMELİDİR

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0