Kafkasya, coğrafi konumu ve etnik çeşitliliği nedeniyle yüzyıllardır uluslararası siyasetin ilgi odağı olmuş bir bölgedir. Türkiye için bu coğrafya sadece bir komşu alan değil, aynı zamanda tarihsel bağların, enerji yollarının ve bölgesel güvenliğin kesişim noktasıdır. Kafkasya’daki gelişmeler, özellikle Rusya’nın bölgedeki etkinliği dikkate alındığında, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yer tutmaktadır.
Türkiye’nin Kafkasya Bölgesi’ne bakışı noktasında, Türkiye, Kafkasya ile ilişkilerini hem siyasi hem de ekonomik düzeyde geliştirmeyi amaçlayan çok yönlü bir politika izlemektedir. Azerbaycan ile olan yakın ilişkiler, ortak dil, kültür ve tarih üzerinden güçlenmiştir. Türkiye’nin Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’a verdiği destek, bu iş birliğinin sadece sembolik değil, stratejik bir nitelik taşıdığını göstermiştir.
Öte yandan Gürcistan, Türkiye açısından hem Karadeniz güvenliği hem de enerji ve ulaşım hatları bakımından önemli bir ülkedir. Türkiye, Gürcistan ile olan iş birliğini Batı ile entegrasyon hedefleri üzerinden geliştirmiştir. Ermenistan ile ise uzun yıllar boyunca tarihsel sorunlar ve Dağlık Karabağ çatışması nedeniyle sınırlı bir ilişki kurulabilmiştir. Ancak son dönemlerde diyalog kanallarının açılmasına yönelik girişimler dikkat çekmektedir.
Rusya, Kafkasya’yı uzun süredir güvenlik ve nüfuz sahası olarak görmektedir. Özellikle Güney Kafkasya’da Ermenistan ile olan askeri ve siyasi yakınlık, Moskova’nın bölgedeki en önemli dayanaklarından biridir. Gürcistan’ın NATO ve AB ile yakınlaşma çabaları Rusya tarafından tehdit olarak algılanmış ve bu durum 2008’deki Rus-Gürcü savaşına yol açmıştır.
Türkiye ile Rusya’nın bölgedeki etkileşimi ise zaman zaman iş birliği, zaman zaman rekabet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Karabağ Savaşı sonrası oluşturulan ortak denetim mekanizmaları, iki ülkenin belli başlı konularda birlikte hareket edebildiğini göstermektedir. Ancak Suriye, Ukrayna ve Karadeniz gibi diğer bölgelerdeki gerilimler, bu iş birliğini sınırlandıran faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kafkasya, enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasında önemli bir güzergâh oluşturur. Türkiye, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi projelerle enerji geçişinde kilit bir rol üstlenmeye çalışmaktadır. Bu projeler, hem Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırmakta hem de bölgesel iş birliğini desteklemektedir.
Rusya ise Avrupa’ya enerji ihracatında hâkimiyetini sürdürmek amacıyla farklı güzergâhlar geliştirmekte ve Kafkasya’daki enerji politikalarını bu doğrultuda şekillendirmektedir. Bu durum, Türkiye ile Rusya arasında dolaylı bir enerji rekabetini gündeme getirmektedir.
Türkiye’nin Kafkasya politikasının temelinde, bölgesel istikrarın sağlanması, ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi ve enerji güvenliğinin artırılması hedefleri bulunmaktadır. Bu strateji, tarihsel bağlar ve mevcut jeopolitik dengeler çerçevesinde şekillenmektedir. Rusya ise bölgedeki geleneksel etkisini sürdürmeye çalışmakta ve bu durum Türkiye ile olan ilişkilerde hem iş birliği hem de rekabet unsurlarını barındırmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’nin Kafkasya’daki rolü her geçen gün artmakta ve bu artış, bölgesel barış ve kalkınma açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak bu süreçte Türkiye’nin dikkatli bir denge politikası izlemesi, hem kendi çıkarlarını koruması hem de bölgede uzun vadeli istikrarın sağlanması açısından kritik önemdedir.
Kaynak: Evren Atcı
Üç Büyükler ve İstanbul takımları kazansın diye kurulan sistem…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.