Günümüzde kamu hizmetlerinin veya devletin merkezi ve yerel organlarınca yapılan mal ve hizmet üretimlerinin sayısı ve nitelikleri çok fazladır. Dolayısıyla bu hizmetleri yapanların denetlenmesi konusu da farklılık göstermektedir. Bir kısım kurumlar halkla doğrudan irtibatları olmadığı için çalışmaların kontrolünün farklı yöntemlerle yapılması gerekir. Ancak Milli Eğitim, Emniyet, Tapu, Diyanet, belediyeler gibi kurumlarda yapılan hizmetlerin halkla doğrudan ilgisi olduğundan buradaki aksaklıkları görmek mümkündür.
Kurumlarda denetim, teftiş murakabe gibi isimlerle kamu hizmetlerini yapan görevlilerin kurum içi ve kurum dışı yapılan hizmetlerin kontrol edilmesi, eksiklerin tespiti, gerekirse sorunların cezalandırılması veya mükafatlandırılması sürecidir. Ülkemizde denetimlerle ilgili bazı eksiklikler olduğu görülmektedir.
Kurumların iç denetimleri ilgili kurumun üst yönetimine bağlı olarak çalışır. Teftiş kurulları herhangi bir konuda soruşturma yapar disiplin kurulları ceza verir ve idarenin Tüm işlemleri gibi bunlar da idari yargı denetimine tabidir. Ayrıca bakanlıkların teftiş kurulları ile devletin en üst kademesinde Devlet Denetleme Kurulu mevcuttur. Türkiye’de bunlar fonksiyonları yasalarla belirlenmiştir.
Bir okuldaki okul idaresi öğretmenlerin denetimini ne kadar yapabilir ve etkili olabilir? Çünkü aynı kurum içinde yıllardan beri beraber çalışan personelin denetimini kendisi gibi aynı kurumda çalışmış bir başka personel tarafından adı müdür, başkan vs. olsa yapılması bazı sıkıntıları ortaya çıkarır. Eğer idareci başka bir kurumdan geldiyse başka güçlükler ortaya çıkmaktadır. Bunun için kurumun kültürü kurumdaki gayri resmi organizasyon etkili olur. Bu sebeple denetimlerin kamu hizmeti çalışmalarını kurum dışında mesela okul dışında ilçe, il veya bakanlıktan yapılması daha sonuca götürücü olur.
Bilindiği gibi yakın zamana kadar memurların özlük dosyaları vardı. Şimdi artık dosyaları yok. Konunun hukuki yanı bir yana, artık kamu görevleri yapanları dosya üzerinde izlemek mümkün değildir.
Denetimde başka bir husus şikayet mekanizmasıdır, özellikle Cumhurbaşkanlığı Cimer’e yapılan şikayetler ile etik kurularına yapılan şikayetler etkili olmaktadır. Ancak en çok kamuoyunda şikayet edilen husus pek çok kurumda bir üst merciye tarafından yapılan denetimlerin çok yetersiz olması ya da hatta olmamasıdır. Mesela Milli Eğitim’de çalışan öğretmenlere derslerine kaç defa müfettiş geldiği sorulduğunda cevap alınabilen öğretmen sayısı herhalde yoktur. Başarısı düşük okullara müfettiş veya denetçinin gitmediği ifade edilmektedir. Bu da büyük bir çelişkidir. Milli Eğitimin müfettiş gönderdiği okullar genellikle başarılı okullardır; teftişin veya denetimin başarıyı artırdığını bu durum göstermektedir.
Diyanet işlerinde müftülüklerde camileri ve din görevlilerini denetleyen murakıplar sayısı ciddi olarak azalmış, belki de kalmamıştır.
Kendisi akademisyen olan bir arkadaşımız, yıllar önce ilköğretim müfettişi olan babasının teftiş metodunu şöyle anlatır: Bir süre (az bir süre değil) öğretmenlikten sonra müfettişlik sınavını verdikten sonra, okullarda öğretmenleri teftişe gider, başta öğretmenin ders anlatımı, tavırları, öğrencileri, okulun temizliği, düzenini denetlerdi. Bilmiyoruz, okullarda böyle denetim kaldı mı? Aslında bu denetimi eğitim ve öğretimin tüm kademelerinde yani kreşlerden doktora programlarına kadar ele almak gerekir.
Aynı şekilde üniversitelerin müfredatlarının veya izlencelerinin dış birimler tarafından nasıl denetlendiği irdelenmelidir. Bazı fakülteler veya bölümler akredite olmaktadır. Ancak akreditasyonun önemli bir kısmının şekilde kaldığı görülmektedir. Akreditasyon için yabancı kurumlara bolca da para ödenmektedir. Burada da kürsülere görev düşmektedir. Eğer kürsüler veya ana bilim dalları ve bölümler iç denetimlerini yapabilirlerse başarı artırmaktadır.
Dış denetim aslında yöneticinin de işini kolaylaştırır. Pek çok yönetici dar bir alanda, adeta kendi dar ekibiyle çalışır, diğerleri de izler; bazen açık ararlar şikayet için veya devran değişirse yönetime gelmek için… Kurum içindeki gayrı resmi organizasyon ve çeşitli faktörlerin etkileri arındırılır; rutin periyodik veya sondajlama denetimle kamu personeli daha çok baskı hisseder kamu hizmetlerinin niteliği artar kamu hizmetlerinde tasarruf sağlanır.
Basın ve sosyal medya denetim mekanizmasında önemli yere sahiptir. Ama denetim amacını sağlamakta mı? Bunu tartışmak gerekir.
Yöneticiler ve memurlar/çalışanlar hem iç denetimi hem de dış denetimi genellikle istemeyebilir. Ancak dış denetimi ihmal edip konuyu sadece vicdanlara ve ahlaka havale etmek yeterli olmamaktadır.
Salgın hastalık döneminin neler öğrettiğini anlatan bir valimiz, devlet kuruluşlarında personel sayısının yarıya düşürülürse verimin artacağını ifade etmişti. Buna rağmen kamu kesiminde personel ve mekan ihtiyacı bitmez. Kamu personelinin maaşı da piyasa ile karşılaştırılırsa pek yetersiz olduğu söylenemez.
Kamunun denetim ve yaptırımdaki zafiyeti eksikliği idareye hükümete ve devlete olan güveni azaltır, bir süre sonra her kamu personeli memuru işgal ettiği makamı krallık olarak görebilir.
Denetimi memur atama ve yükseltme kriterlerini de gözeterek el almak gerekir. Sosyal devlet ilkesi gereği alınan personel, memur hukukunun çok korunaklı olması, adeta memur haklı, idare her halükarda haksız olarak görünen anlayış gözden geçrilmelidir.
Kaynak: Adem ESEN
SANAL ALIŞVERİŞ