Hataların faturası doğaya mı kesilmeli?

Sevgili dostlar bu gezegende uzun süredir çetin sınavlar veriyoruz, zor süreçten geçiyoruz. Yaşadığımız her olayın bir zahirî bir batınî anlamı vardır. Görünürde ormanlarımız yanarken, ya görünmeyen de nelerimiz yanıyor? Kendimizi ve ehlimizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden korumak için neler yapıyoruz?
İnsan dört şeyden mesuldür bu dünyada. Birincisi kendine karşı sorumludur, ikincisi Allah'a karşı sorumludur, üçüncüsü topluma karşı sorumludur, dördüncüsü doğaya karşı sorumludur. Bu yazımda doğayla ilgili sorumluluklarımızı ele alacağım.
Ne evde akan suyla konuştuk, ne de şükrettik. Hatta boş akmasına üzülmedik bile. Ne yol üstünde durup ağaçlara bakıp sarılıp kucakladık. Hatta ağaç isimlerini çeşitlerini yangınla öğrendik.
Daha önce dünya tarihinde hiç görülmemiş olan dünyanın dört bir yerinde yangınlar çıkmaya başladı ve yangının perde arkası ile ilgili bir sürü şeyler söylendi. En doğrusunu Allah bilir.
Zıtlıklar âleminde yaşıyoruz. Bir yerde yangın varsa diğer yerde su olmalı. Bir bakıyoruz başka yerde seller olmaya başlamış. Hatta anneler diyor ki; yangınlar başladı çocuğumuz ateşlendi, karnı ağrıyor, nefes alamıyor. Endişe etmeyin. Çocukların algısı bizden daha temiz olunca, onlara bu tür olaylar hemen yansır.
Dostlar, her hafta mutfak alışverişini yaparken mutfağa girip bakarız ne eksik ne yüksek diye değil mi?
Ülkemizin yangın söndürecek yeterli sayıda uçağı olmaz mı? İnsan olası durumlarda nasıl tedbir alalım diye düşünmez mi? Orman Bakanlığı ve THK arasındaki iletişimsizliğin, faturasını doğayamı kesmeliyiz? Kimse kusura bakmasın ama burada sınıfta kalındı.
Bu öyle yüce öyle engin bir halk ki! Kendi yaralarını da kendisi sarar biiznillah. Bizler ölüye ağaç diken milletiz. Bundan sonraki görevimiz hepimiz bu ülkenin gönüllü askerleri olalım. Bir Türk dünyaya bedel diye boşuna demiyorlar. Hele şu çılgın Türkler bir araya gelse neler olur neler?
Bu arada sırf takipçi toplamak için alanda ucuz kahramanlıklar yapan ve ekiplerin çalışmasına engel olan asalak tiplerin jandarma ve polis marifetiyle cezalandırılması gerekiyor. Bir de itfaiye suyumuzu kesti diye gürültü yapıyorlar. Bu kadar müsamaha fazla değil mi?
Bir de başını kuma gömen vekiller var. Adı üzerinde vekil geçici vekalet verdiğimiz yani. Asıl olan millettir. Hatırlatma yapalım. Afetler bitince mi sahaya çıkacaksınız?
Dostlar, bizim acilen entelektüel birikimi olan fenomen yetiştirmemiz gerekli. Bu asırda kitleleri nasıl evirdiklerini görüyoruz.
Geçenlerde fenomenlerin ve ünlülerin bir anda başlattığı yurtdışından yardım talepleri ne anlama geliyor?
Ulus devlet Küreselciler savaşında Küreselciler iklim silahını kullanarak sadece Türkiye değil diğer ulus devletleri de etkisizleştirmek, "yetersiz" görüntüsünü derinleştirmek istiyorlar. Bu çağrıları normalde devletin yapması lazım ama bunu küresel sistem istemez. Halklardan gelirse ve direkt halka özellikle Z nesli ile muhatap olurlarsa "kurtarıcı" rolleri daha belirgin olur!
Senin çağrınla olacak işlerdi değil mi? Her şeyin bir usulü yöntemi bürokrasisi var. “Kol kırılır yen içinde kalır” demiş atalarımız. Devleti aciz gösterip İngilizce tweet atarak dünyaya mesaj vermeyi kim kulağına fısıldıyor acaba?
Yetmiyormuş gibi üzerine taciz tecavüz kadın cinayetleri eklenince.
Yüreğim dahasını kaldıramıyor artık!
Bu ortamda çocuk yetiştirenlere bonuslu dua ediyorum.
Doğan Cüceloğlu hocamın sözüyle bitirelim:
"Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgili hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar..."