Şehrimiz Konya ile özdeşleşmiş Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin vefatının 752. yıldönümünü kutladık. Rahmetlinin kendi tabiri ile Şeb-i Arus (düğün gecesi), Rabbimize kavuştuğu gecede Hz. Pir’in aşıkları, maşukları hepsi bir araya geldi. Rabbimden bir kez daha rahmet diliyoruz.
Programların arkasından haddimizi de aşarak bir enikonu, bir değerlendirmede bulunmak istedik acizane. Öncelikle bir düşüncemizi tekrar etmekte fayda var 7-17 Aralık tarihinde icra edilen 10 günlük kutlama fazla oluyor. Şehrin ticari yönünü düşünerek tespit edilen bu 10 günlük süreç fazla oluyor. Dahası bu süreçte icra edilen semâ programlarınında hem gündüz hem de akşam ki sema programlarında tribünler dolmuyor maalesef.
Bir kez daha vurgulamakta fayda var Mevlânâ anma programları 5 gün ile sınırlandırılmalı. Dünyanın doğusunda – batısında – güneyinde – kuzeyinde her tarafında yaşayan Mevlana aşıkları kutlamalar 1 günde 20 günde olsa gelecek kişi aşk ile gelir. Eskileri hatırlayalım Mevlânayı anma programları 1-17 Aralık tarihleri arasında tam 17 gün yapılırdı. Boş tribünler, eksik programlar.
Şehrin kültür dinamiklerinden STK’lar, Yazarlar Birliği, Üniversiteler, Yerel Yönetimler, Halk Eğitim ve tüm kuruluşlar bu 10 günlük uzun kutlama döneminde üzerine düşen programları yaptılar. Takdir etmek, tebrik etmek lazım. Keşke yeni kutlama yıllarında gelen misafirlere, Mevlânâ sevenlere Konya ile ilgili bilgileri aktarabilsek.
Çatalhöyük bizde, Boncuklu Höyük bizde Selçuklu’ya başkentlik yapmış bir şehir olarak Selçuklu ve sonrasında Osmanlı döneminden kalma eserler bizde, Kilistra bizde. Dahası nemi yapılabilir? Konya el sanatları galerisi Konya yemekleri vb. tanıtıcı programlar icra edilebilir.
Faydası olacağını sanmıyorum da biz görevimizi yapalım. Sema programları ve Şeb-i Arus’ta farklı programlar icra etmek lâzım. Söylenecek 7-8 ilahinin dahi belli olduğu söylenenin zinhar değişmediği programlar yerine ulusal ve uluslararası programlar yapılmalı. Eskiden pota altında 2000 kişilik spor salonlarında icra edilen ama aşırı yurt dışı katılımlı programları özledik inanın. Yurt dışı katılımlar en fazla İran’dan oluyor. Onun haricinde diğer ülkelerde eski katılım heyecanı yok.
Eskilere yine bir gidelim. Sadece kısa bir tur. Şeb-i Arus programı 10000 kişi kapasiteli Karatay’daki Kongre Merkezinde yapılırdı. Salon hıncahınç dolar. Protokolde kim nereye oturtulacağının telaşesi olurdu. Ev sahibi konumundaki merkez ilçe Belediye Başkanları protokol dışına dahi gönderilirdi. Şehirdeki oteller %100 dolu idi. Kamu kuruluşlarının misafirhaneleri ve yurtlar açtırılırdı.
Bugüne döndüğümüzde otellerimiz dolu değil. İstediğiniz yerden yer bulursunuz. Şeb-i Arus programı normalinde 2300 koltuk kapasiteli, sandalye ilavesi ile 3000 kişilik bir Mevlana Kültür Merkezi’ndeki kapalı sema alanında yapılıyor. Hamdolsun protokol problemi de yok. 3000 kişilik küçük salonda dahi İlçe Belediye Başkanları E protokolden hem de en önde yer bulabiliyorlar.
Protokolde ise Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy ile Diyanet İşleri yeni başkanımız Sayın Prof. Dr. Safi Arpaguş teşrif etmişler. Bir kaç kişi dillendirdi ama pek itibar etmedik. Salonun tam dolu olmadığını.
Daha önceleri mesnevi dersleri sunan rahmetli Ömer Tuğrul İnançer’in yerine bir profesörümüz mesnevi derslerini yaptı. Programda ayini şerifte herhangi bir değişiklik yok. Bu arada programın canlı yayınını yapan tek TV olan TRT AVAZ’a müteşekkiriz.
Konya’mız için, Hz Pîr için yeni bir şeyler yapmanın vakti geldi geçiyor. Geçmişte olduğu gibi VIP ve yurt içi ve yurt dışı katılımların sağlanması gerekiyor. Programın daha izlenebilir ve daha ilgi çekici bir hale gelmesi için profesyonel bir ekipten yardım almak lazım. Programın içeriği, programa yeni katılımcılar ve bir dizi yenilik gerekiyor.
Aksi takdirde 10 bin kişilik kongre merkezinden 2 bin 300 kişilik salona ve daha küçük salonlara doğru bir kayma söz konusu olabilir.
Başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Valiliğimiz, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerimiz, Sivil Toplum Kuruluşlarımız elini taşın altına koymalılar.
Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Kaynak: Mehmet Hançerli
Üç Puanın Oyundan Daha Değerli Olduğu Bir Maçtı… OLMADI