Konya
°C
Yeni Meram

GERÇEKLER VE MUHALEFET KÖRLÜĞÜ

GERÇEKLER VE MUHALEFET KÖRLÜĞÜ- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
28.12.2022 01:40
27.12.2022 15:35
0
1716
ABONE OL

15 Temmuz işgal girişiminden bu yana muhalefet kanadı bütün unsurları ile birlikte Tayyip Erdoğan düşmanlığına olmadık gömlekler giydirerek saldırı içindeler. Son zamanlarda FETÖ'nün askeriyede örgütlenmesi ile ilgili Tayyip Erdoğan'ın göz yumduğu, hatta bilinçli bir şekilde örgütlediği algısı oluşturmak istenmektedir. Aslında FETÖ'nün devlete nüfuz etmesi, temel dinamiklerine yerleşme faaliyetleri 40 yıllık bir süreci içermektedir. Bu örgüt örneğine rastlanmamış bir şekilde teknikler ve taktikler uygulayarak değişik sosyal, siyasal ve dinsel mühendislik uygulamalarıyla devletin kalbine yerleşmeyi başarmış bir örgüttür. Bu örgüte hemen hemen toplumun %50'ye yakını teveccüh göstermiş, %35-40'a yakını da zarar gelmez kanaatine sahip olmuştur. Ancak %15-20'si gibi bir kesim bu inkarcının ne olduğunu, ne yapmak istediğini anlamış, hiç bir zaman da gönül vermemiştir. Bunların başında Necmettin Erbakan hocam gelmektedir.
Refah yol hükümetinin düşürülmesini müteakiben bir süreçti. Erbakan hocamızla sınırlı sayıda il yönetim teşkilatından arkadaşların da katıldığı bir toplantı olmuştu. O toplantıda bazı arkadaşlarımız hocama şöyle bir soruyu yönetmişlerdi; "Hocam imam hatiplerin artık sonunu getirdiler, çocuklarımızı Fethullah Gülen hoca efendinin okullarına vererek hiç değilse dinini diyanetini öğrenmelerini sağlamamıza ne dersiniz"? diye sormuşlardı. Erbakan hocam bu soru karşısında öfkelenir ve gözlerini ağartarak şu manidar cümleyi sarf eder; "Hayır hayır siz siyonistlere ordu mu yetiştirmek istiyorsunuz!" cümlesiyle tarihi hakikati vurgulamıştır.
Şahsen ben de bu yaratığın çok tehlikeli bir proje olduğunu 80'li yıllarda fark etmiş ve söylemişimdir. Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti 2007-2009 yıllarına kadar FETÖ'ye ciddi bir mesafe koymuş değildi. Bu yaklaşım bir kandırılmışlık olarak yorumlansa da, büyük bir gaflet olarak kabul ediyorum AK Parti hükümetinin iktidar olduğu ilk yıllarda ordu eski yapısal durumunu sürdürmekteydi. Kimi alacağını, kimi atacağını kendileri belirliyordu.27 Nisan Muhtırasını hatırlarsınız sanırım. 2007’den sonra hükümet olma konumuna gelebildi. Muhalefetin de en çok özlemini çektiği ve takdir ettiği dönemde o dönemdi. İktidardı ama muktedir olma yetisini tam anlamıyla kazanabilmiş değildi. Köklü dönüşüm ve değişimler o süreçten sonra gerçekleşti. Refah Yol döneminde Fadime Şahinler, Müslüm Gündüzler, bastonlular, sakallılar, şalvarlılar, tezgah ve senaryolarının zinde güçlerin medyasında nasıl bir dezenformasyonla işlenerek köpürtüldüğünü ve Refah Yolun düşürdüğünü çok iyi biliyordu. Ancak Tayyip Bey iyi bir siyasetçi olması hasebiyle hükümet olma altyapısına dair çalışmalarının büyük bir kısmını başlatmıştı. Hükümeti indirme ve sallama girişinin ilk uygulaması 4 kuvvet komutanının aynı anda görevinden istifa etmesiydi. Bu durum dünya medyasının gündemine oturmuş, belli güçler 'şimdi Tayyip Erdoğan'ın ve AK Partinin işi bitti" nağraları atmaya başlamışlardı. Ancak aynı gece kuvvet komutanlarının yerlerine atamaları yapılmış sabahleyin herkes görevinin başında işine başlamıştı. İlk iş Türk silahlı kuvvetlerinin yapısal organizasyonunda köklü değişiklikler gerçekleştirdi. Genelkurmaya bağlı hükümet yapılanması sistemini tamamen değiştirerek, hükümete bağlı genelkurmay ve Türk silahlı kuvvetleri yapısal dönüşümünü sağladı. Bir bakıma Türk silahlı kuvvetleri asli görevine döndürüldü. Siyasetten elini çekmesi sağlandı. Geçmişte sürekli hangi hükümet olursa olsun tepesinde demokrasin kılıcı gibi sallanan silahın gölgesinde hükümet etme uygulamasını sonlandırdı. En başta da savunma sanayinin, basının, medyanın örgütlenmesi gibi temel dinamik mekanizmaların harekete geçirilmesi gerekiyordu. Zaten dünün dinozor zinde güçlerinin tahammül edemedikleri hakikatte buydu. Söyledikleri ifade hala şu şekildedir; "Biz 2007'ye kadar olan ki AK Partiyi ve AK parti hükümetini istiyoruz" Bütün mesele Türkiye'nin Temel dinamiklerinin emperyalist sömürgecilerin telkinlerine karşı yeniden büyük Türkiye'nin inşa edilme gayretleri sonrası koparılan fırtınadan başka bir şey değildir. Bugün TEKNOFEST yarışmalarına katılan on binlerce gencimizin beyinlerinin ürünleri İHA, SİHA, Akıncı, ve Kızılelma, 20'ye yakın füze, yüzlerce deniz ve denizaltı unsurlarının devreye girmesidir. Niçin muhalefet zihniyeti bu hakikatlerden bir tanesini söyleme cesaret ve gururuna sahip değildir. Muhalefet olmak her Türk vatandaşının hakkıdır, bir o kadar da faydalıdır. Ancak ülkemizin bekası söz konusu olduğunda hepimizin tek ortak noktamız vardır, o da her şey vatan için olmalıdır. Bu muhalefetten herhangi birinin, bir defa olsun; Yusufeli Barajı'ndan, 1500 baraj ve göletten, Kıbrıs'a bağladığımız 126 kilometre denizaltı nehrinden, 35.000 kilometre duble yoldan, sadece 8 adet 12 km tünelden ibaret iken, onlarca belki yüzlerce tünele sahip olup 550 kilometre uzunluğa kavuşan tünellerimizden, viyadüklerimizden, üretmekte olduğumuz hızlı trenden, ürettiğimiz pek çok 16'ya yakın motor çeşidinden, onlarca zırhlı kara taarruz ve savunma araçlarımız dan, üretmekte olduğumuz tünel kazma köstebek makinesinden, nükleer santralimizden, yerli otomobilimizden daha hangisini sayayım. Bir defa olsun mutlu olduğunuzu duymadık. Duyduğumuz tek şey vardır; o da ülkemiz aleyhine yalan, talan, dolandan başka bir şey değildir. Türk ordusuna kimyasal silah kullandı, soykırım yaptı, Türk ordusu satıldı, Libya'da ne işimiz var, PYD bize mi saldıracak, Türkiye'de fikir özgürlüğü yok gazeteciler cezaevinde uyuşturucu parasıyla bütçe açığı kapatılıyor, Türkiye yatırım yapılacak güvenli bir ülke değildir dış yatırımcıların yaptıkları yatırım paraları biz iktidar olduğumuz takdirde ödenmeyecektir, doğu ve Güneydoğu'da kayyumlar atanan belediyelere tekrar HDP'li PKK'lı belediye başkanlarını geri getireceklerini, KHK ile FETÖ'den ihraç edilenleri iade edileceklerini vaat ediyorlar. saymakla bitiremeyeceğimiz daha nice zırvalar!
Muhalefet körlüğü öyle bir hastalıktır ki tedavisi kabil değildir. Elbette yanlış da vardır, hata da vardır ve olacaktır da. Çevremiz sarılmış, vatanımız envai çeşit tuzak ve tezgahlarla imha edilme projeleriyle yüz yüze iken, ne diye bir kez olsun savunma sanayimizde geldiğimiz noktadan ve başarıdan mutlu olma, öz güven duyma cesareti gösteremiyorsunuz. Cidden Bu vatanın bir evladı olarak kahroluyorum, ne olur bir kez de mutluluğunuzu ifade edin. Bu vatan bize kolay kazanımlarla emanet edilmedi. Ecdat ayağındaki çarığını katık yaparak, ağzında çiğneyerek aldığı enerjiyle ayakta kalma gayreti içinde bu vatanı, bu bayrağı bize emanet ettiler. Muhalefete ne oluyor ki; bir defa olsun, ama bir defa olsun PKK kafirinden, fetö alçağından bahsetmiyorlar. Bu cümleleri sarf etmem bir duygu hezeyanımın, heyecanımın köpürmesi değildir. İçimdeki vatan aşkı ateşinin tezahürüdür. VATANIMIZ SAĞ OLSUN MİLLETİMİZ VAR OLSUN

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.