Geçtiğimiz Cuma günü Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Konya’daydı. Genel Başkan’ın yanında Genel Başkan Yardımcısı, Siyasi İşler Başkanı 16. dönem Amasya Milletvekili ve 43. Hükümetin Devlet Bakanlarından Muhammet Kelleci, 19. 20 ve 21. dönem Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz ve Konya DYP İl Başkanlarından Musa Uyararslan, Konya TES-İŞ Şube Başkanlarından Behçet Şenbilir ve kalabalık bir Demokrat Partili Balıkçılar Otelinin salonunu doldurmuşlardı.
Konya siyasetinin en renkli, en tanınmış simalarından biri olan, Demokrat Parti Konya İl Başkanı Durmuş Alagöz, başta eski Bakan Muhammet Kelleci olmak üzere ev sahibi olarak, hem misafirlerini tanıttı, hem de Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı kürsüye davet eti. Genel Başkan Uysal’ın konuşması bitinceye kadar da kürsünün yanından ayrılmadı.
Bu görüntü, siyasi nezaketin ne anlama geldiğinin anlaşılabilmesi için oldukça anlamlı bir örnekti diye düşünüyorum.
Demokrat Parti, coşku ve heyecanını hiçbir şekilde kaybetmeyen bir parti olarak dikkat çekiyor.
Parti müzikleriyle dahi heyecanı yakalamaya muvaffak olamayan partilere bakıyorsunuz, bir de Demokrat Parti’deki aşka ve heyecana. Bu coşku ve heyecan mevcut muhalefet partilerinin hiç birisinde yok!
Demokrat Parti 46 ruhuyla kurulmuş, gerçek bir demokrasi mücadelesi vererek 1950 seçimlerini kazanmış, Celal Bayar gibi, Adnan Menderes gibi iki büyük liderin kanatlanıp uçurmasıyla on yıl boyunca çok partili siyasi dönemin yenilmez armadası olmuştu.
Fabrikası olmayan, yolu olmayan, işsizliğin kol gezdiği, insanların geleceğe dair bütün ümitlerini kaybettiği yıllarda, şehirlerin kimyasını değiştirmiş, Türk insanının hayal kurmasının, hayallerini gerçekleştirmesinin önünü açmış, refah, zenginlik, huzur ve istikrarın ne demek olduğunu Türk insanına hissettiren ve tattıran bir iktidar döneminin de başlatıcısı olmuşlardı.
Bu rüya döneminin adıydı, Demokrat Parti.
Türk Milleti Menderes ve arkadaşlarını hiç unutamadı. Birçok siyasi parti ve iktidar, yıllar sonra onların açtığı demokrasi yolundan ilerlediklerini kürsülerde, meydanlarda açıklayacak ve Türk Milletinden oy isteyeceklerdi.
Kim ne derse desin, Demokrat Partinin izinden, yolundan samimi bir şekilde rahmetli Süleyman Demirel’in dışında hiç kimsenin gitmediğini, gidemediğini Türk siyasi tarihi üzerinde kıymetli tespitler ve değerlendirmeler yapanlar yazdılar ve yazmaya devam ediyorlar!
27 Mayıs 1960 İhtilalini takip eden süreç sonucunda, ihtilalden bir yıl sonra Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan Yassıada Mahkemelerince suçlu bulunup idam edildiler. Daha sonraki yıllarda Demokrasi Şehitleri olarak anıldılar ve hep öyle kaldılar!
27 Mayıs sonrasında Emekli General Ragıp Gümüşpala tarafından kurulan, onun vefatı sonrasında Süleyman Demirel’in Başkanlığında yoluna devam eden Adalet Partisi, Demokrat Parti çizgisinden yürüdü gitti.
46 ruhu Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar çıkaran bir hareketti. İlk Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyetinin 3. Cumhurbaşkanı olan İstiklal Savaşı Kahramanı, Mustafa Kemal Atatürk’ün son Başbakanı olan Celal Bayar’dı. İlk Başbakanı ise, Adnan Menderes’ti.
Türkiye’de merkez sağın değişmez adresi oldu Demokrat Parti. 12 Eylül 1980 sonrasında, demokrasiye tekrar dönüldüğünde aynı çizgide kurulan Doğruyol Partisi, Anavatan Partisinden sonra hem iktidara geldi, hem de Genel Başkan rahmetli Süleyman Demirel, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı oldu.
*****
Namık Kemal Zeybek sonrasında Demokrat Parti Genel Başkanlığına gelen Gültekin Uysal, donanımlı, iyi yetişmiş, siyasetin içinde tabiri caizse pişmiş, halen en genç parti lideri. 1976 doğumlu olan Uysal, 40 yaşında.
Konya’da neler dediğine, anlattığına gelince;
Genel Başkan Uysal, Mevlana türbesi ile neredeyse karşı karşıya olan Balıkçılar Otelde, “Mevlana diyarında, ayrıştırmamayı bize öğütleyen bir büyük Veli’nin huzurundayız.” diyerek başladı sözlerine.
15 Temmuz gecesinden itibaren, meseleyi bir devlet ve beka meselesi olarak görüyoruz. İktidarın atacağı her sorumlu adımda, onlara destek olacağımızı ifade ettik dedi.
İktidarın sınırsız yetki, sıfır denetim istediğinden dem vurdu.
İstinat noktamız millet olan bir hareketiz diyerek 46 ruhuna işaret etti.
O yılları hatırlayanlar ve araştıranlar, ” Yeter söz milletindir!” sloganıyla sandıkları Demokrat Parti oylarıyla doldurup taşıran bir coşkuyu, heyecanı ve hareketi bulup çıkaracaklardır.
Demokrat Parti 1946 yılında başlayan o hareketin, o ruhun, o coşkunun ve heyecanın devamını hayata geçirme adına siyaset sahnesinde mücadelesini azim ve kararlılıkla sürdüren siyasi partilerimizden birisi.
Genel Başkan Uysal, ” İktidarın ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyoruz. Türkiye’nin iktidarı ve muhalefetiyle milli mutabakat zemininde, ortak paydada tali meseleleri ayrıştırıcı unsur olmaktan çıkararak, birleştirici ve bütünleştirici bir siyasi aklı devreye almasının gerektiğini ifade etmek istiyorum.” derken de yapıcı ve akılcı olarak, ortak bir payda da, buluşulması gereken hususları ortaya koydu.
Kanuni Esasi denilen 23 Aralık 1876 tarihli ilk anayasadan bugüne iki asırlık anayasa değişecek, dertler bitecek fetişizmi içerisinde siyasi söylemlerin Türkiye’ye hiç bir şey kazandırmadığını tarih ortaya koymuştur derken de bugün yapılan çalışmalara dikkat çekti.
Daha sonra Konya esnaflarını ve Esnaf kuruluşlarını ziyaret etti Gültekin Uysal.
Demokrat Parti, “ Sabret gönül” şarkısının dizeleri gibi, sevgili okurlar “Sabret gönül bir gün olur bu hasret biter /Çekilen acılar canım gün olur geçer” der gibiler!
BÜLENT ECEVİT’İ ANMA VE ANIMSAMA