SUDAN’DA NELER OLUYOR?

Sudan topraklarının bir kısmı 1517’de Yavuz Selim Hanın Mısır fethi ile Osmanlı sınırları içine alındı. Osmanlı’nın Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa zamanında da tamamı Osmanlı eline geçti. Mehmet Ali Paşanın soyundan gelenlerle yönetiliyordu. 1923 yılında Lozan Anlaşması sonrası tamamen elimizden çıktı. İngilizlerin kontrolüne geçti. Yine Mehmet Ali Paşanın soyundan gelenler fiili yönetici idi. Bu durum 1954 yılına kadar sürdü. Mısır ordusundaki genç subaylar bu durumdan pek memnun değildi. 1954’te İngilizlerle Mısır bir anlaşma yaptı. 1956’da da Sudan’a bağımsızlık verildi. Sonraki yıllarda iç çekişmeler hiç durmadı. Bir iç savaş sonrası ikiye bölünüp iki ayrı devlet oldu. Kuzeyde çoğunluğu Müslüman halk güneyde ise çoğunluğu Hıristiyan halk yaşamaya başladı.

1989 yılından beri ülkeyi yöneten El Beşir Kuzey Sudan‘ı yönetmeye devam etti. Ülkedeki karışıklıkta elbette dış mihrakların rolü büyüktür. Çünkü bu ülke çok geniş topraklara sahip ve bu topraklarda tarım yapılabiliyor. Ayrıca başta altın olmak üzere birçok madenleri olan petrol ve gaz rezervine sahip bir ülkedir. Ne yazık ki vampir Batılılar hem bu zenginlikleri sömürüyor hem de ülke halkına yıllardır huzur vermiyor.

Şu anda Dünya’daki en fakir 17 ülke içerisinde Sudan da var. El Beşir 2019 yılında yine bir karışıklık sonucu yönetimi bırakmak zorunda kaldı. Geçici hükümet kuruldu.  2021 yılında üst düzey iki general darbe yaparak geçici hükümeti devirip yönetime el koydu. Bu generaller de 2023 yılında birbirlerine düşerek ayrıştılar. Birisi güneydeki Rusya, İsrail, ABD, AB ve BAE’nin desteklediği paralı askerlerin başına geçti. Diğeri kuzeyde kalarak meşru ordunun başında kaldı. Yine kanlı bir iç savaş oluyor. Çok sayıda sivil insan öldürüldü, öldürülüyor. Vampir Batı yine devrede… Akan yine Müslüman kanı… Türkiye başından beri meşru orduyu destekliyor. Duyulduğuna göre önemli miktarda askeri araç gereç de gönderilmiş. Zaten çok önceden Sudan’da tarım yapmak için kazan kazan ilkesi ile 99 yıllığına geniş arazi kiralayan ülkemiz daima sulh ve sükunetin yanındadır. Ancak sulh ve sükun içinde daima savaşa hazırlıklı olmamız gerekiyor.