Nüfus bir ülke için çok önemlidir. Hatta beka meselesidir. Cumhuriyet kurulduğunda nüfusumuz yaklaşık 10 milyon idi. Bunun bir milyonu gayrimüslim olarak bilinirdi. Ama gayrimüslimlere tam dönmemiş dönmeleri de sayarsak bu nüfus 2,5 milyona yaklaşıyordu. 1927 yılında dışarıdan getirilip gizliden Müslüman kimliği verilen 8 bin Ermeni, 210 bin Yahudi’yi de eklersek ülke nüfusunun 3,5 milyona yakını gizli açık gavurdu diyebiliriz. Bugün ise bu rakamın 26 milyon olduğu söylenmektedir. Yani 60 milyona yakın Türk, Kürt, Arap, Çerkez vs. GERÇEK Müslüman var demektir.
Her ne kadar lafta ülkemizin %99’u Müslüman dense de bu doğru bir tespit olmaz. Eskiden nüfus daha çok köy ve ilçelerde yaşar, tarımla uğraşırdı. Milli ve dini değerlerine bağlı idiler. 1950’den sonra sanayileşme ile başlayan ve 1960’dan sonra hızlı bir artış gösteren göç hareketleri ile şehirlere akın başlamış zaman içinde köy ve küçük ilçelerde nüfus çok azalmış, şehirlere hele hele büyük şehirlerde nüfus aşırı artmıştır. Bugün ülkemizde köy ve küçük ilçelerde yaşayan nüfusumuzun sadece %6,94 olduğu söylenmektedir. Tabi bu durum şehir yaşantısına dolayısı ile ülke yönetimine ekstra zorluklar da getirmiştir. Bu konuya ileride değineceğim. Konumuz nüfus…
Birkaç sene öncesine kadar nüfus artış oranımız kritik seviye olan % 2,1’e gelmemişti. İlk defa 2024 yılında % 1,48’e düşmüştür. Bu oran ülkemiz açısından çok ciddi sonuçlar getirir. Bu gerilemenin sosyo ekonomik, kültürel birçok nedeni vardır. Ancak en önemli neden aşırı nüfus planlaması, şehirlere gelen nüfusun milli ve manevi değerlerinin aşındırılıp kozmopolit bir nüfus yapısının oluşması. Evlenme yaşının artması, kadını iş hayatına kazandırma gibi sebepleri sayabiliriz. Bir de zinanın adeta meşrulaştırılması, zinanın ucuz ancak evlenmenin daha pahalı olması, LGBT denen sapkınlığın artması gibi sebepleri sayabiliriz. Çalışan kadın çocuk yapmıyor, kızlarda evlenme yaşı 30 civarı erkeklerde 35 civarı olmuş, erkek evlenip yuva kurmaya geçim sıkıntısı çekerim, diye yanaşmıyor.
Toplumun sosyal ve refah düzeyi arttı. Kimse geniş aile olmak da istemiyor. Diğer yandan bu meseleler oluşurken başta Vatikan-Siyon ittifakı da boş durmadı. Özellikle Yahudi lobilerinin talimatı ile ülkemizdeki bazı Yahudi asıllı tam dönememiş dönme iş adamları bir vakıf kurarak nüfus planlaması çalışmalarına giriştiler. 1950,1960, 1970, 1980’li yıllarda ülkemizin her bölgesinde özellikle Karadeniz, Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu bölgelerinde çok etkin nüfus planlaması işi yaptılar. Bedava sağlık ve ilaç hizmeti verdiler. Hala da bu çalışmaları düşük dozda da olsa devam ediyor. Maalesef Erdoğan’a kadar nüfus artış oranı azalırken siyasiler hiçbir tedbir düşünmediler. İlk defa o ailelere üç çocuk tavsiye edince bile acımasız eleştirdiler. Amaç sonuç bu noktaya geldi. Şimdi de birtakım evliliği kolaylaştırıcı, çocuk sayısını artırıcı paralı tedbirler getiriliyor. İnşeAllah faydalı olur. Yoksa nüfusumuzun 2050 yılında 54 milyona düşeceği hesaplanıyor. Bu durum ülkemiz ve milletimiz için çok tehlikeli bir sonuçtur. Bu nüfusla bizi Anadolu’da bırakmazlar. İşin garip yanı tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde nüfus artış hızı düşerken İsrail’de nüfus artış hızı artıyor. Yüzde 3,8 olduğu belirtiliyor. Yani bu taşın altında da Yahudi var.
DİJİTAL KÖLELİĞİN DİĞER ADI: TRAFİK CEZALARI!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.