SİYASİ DERİN ANALİZ

İnsanların psikolojide iki karakteri tanımlanır. Karakter dediğimiz kavram; bireyi tanımlayan davranışlar kümesidir.
1- Fenotipik karakterler; Bu karakterler eğitimle, çevre ile birçok faktörle değişebilen karakterlerdir.
2- Diğeri ise genotipik karakterlerdir. Bir başka ifade ile genetik karakterler-genlerine yazılmış karakterlerdir. Bu karakterler tıpkı kişinin ailevi genetik riskler taşıyan genleri barındırması gibidir. mesela akciğer kanseri genetik taşıyıcılık riski %25-30 civarındadır.
Mide kanseri ve kolon kanseri riskleri aynı şekilde %30-35 gibi riski içeren genleri taşır, yani aileden birinde bir akciğer kanseri öyküsü varsa diğer üyeler de bu risk bu oranlarda mevcut demektir. Aynı şekilde mide ve kolon kanserleri için de böyledir. Şimdi genotipik karakterler genlere yazılmış karakterler dedik.
Bu konuyla ilgili tıpta şöyle bir uygulama vardır; belli aralıklarla kişilerin hiçbir şikayetleri olmadıkları halde tarama testlerinden geçirilirler ve çok erken dönemde kanser olgusunun teşhis edilmesine çalışılır.
Niçin böyle bir girişle başladım?
Sosyal ve siyasi anlamda karakterle, biyolojik karakter arasında bir ilişki kurmak için böyle bir giriş yaptım. Bayraktar'ın sponsorluğunda ve koordinatörlüğünde yıllardan beri TEKNOFEST’e başta uzay ve havacılık alanları olmak üzere yüzlerce araştırma ve projeler yarışma konusu olarak festivale iştirak etmişlerdir . Her yıl binlerce proje yarışmada incelenmekte ve projelerin dereceye girenleri ödüllendirilmektedir. Bu sayede binlerce proje müteşebbüslerimiz tarafından sahiplenilmekte ve icat ürün olarak ülkemize kazandırılmaktadır. İlkokul, lise ve üniversitelerden olmak üzere on binlerce yavrumuz motive olmakta ve beyinlerimiz ülkemiz için de değerlendirilmektedir. Hatta yurt dışından iştirak eden kabiliyetli gençleri de gençlerimiz arasına katarak bilimsel dayanışma projeleri daha da güçlenmektedir. Her festivalde milletimizin teveccühü geometrik bir artışla artmaktadır. Bu yılki festivali iki buçuk milyonu aşkın insanımız ziyaret etmiştir. Yarışmaya katılan genç ve proje sayımız 1 milyon civarında olduğu açıklanmıştır. Bu durum emperyalist güçlerin muvazenesini bozmuş, içimizdeki maşalar aracılığıyla bloke etmenin yollarını devreye sokmuştur. Bu işe en uygun kadronun millet ittifakı olduğunu zaten daha önceki beyanlarında da ilan etmişlerdi. Nihayet Kılıçdaroğlu taşıdığı CHP zihniyetinin siyasal genetik yatkınlığının da gereği olarak İstanbul havalimanı'nı Amerikalı bir şirkete devredeceğini ve uzay çalışmalarının burada yapılacağını beyan etmiştir. Kılıçdaroğlu’nun projeyi birlikte yapacaklarını açıkladığı Eren ve Fatih Özmen uzay sistemleri ve teknolojileri alanında uzman ve eski uzay araçlarının çok yönlü yeni versiyonunu yapmakta olan ‘Sierra Nevada Corporation’ (SNC) şirketine vereceğini ifade ederek emperyalizme kucak açmıştır. Bu yolla dünyayı şaşkına çeviren havacılık ve uzay çalışmalarımızı bütünüyle bloke ederek tarihteki gaflet ve ihanetlerinin neşet etmesine kapı aralamıştır. Kılıçdaroğlu'nun bu ifadesi CHP zihniyetinin genilerine yazılmış bir karakterin yani bir çeşit sosyal kanserojen gen karakterinin tezahürünü ifade eder. Bu niye söylüyorum; çünkü geçmişte Nuri demirağlar, Vecihi Hürkuşlar. Nuri killigiller, Şakir Zümreler gibi pek çok müteşebbislerimizin yok edilişi, tesislerinin kum yığınlarıyla kapatılması ve istikballerine son verilmesi bu zihniyetin tezahürüdür. Hatta Atatürk'ün 1928-35'li yıllar arasında 50'ye yakın temelini attırdığı sanayi tesislerinin tamamının yok edilmesi de bu CHP zihniyetinin genetik tezahürünün sonucudur. Şimdi Kılıçdaroğlunun bu genetik tezahürü diğer kanserojen etkenlerle, yani masada bulunan yedili gayri milli zihniyetin kanserojen etkenlerle birleşmesinin sonucunda ifade etmek zorunda kaldığı bir beyandır.