ORMAN YANGINLARI

Türkiye temmuz sonundan beri farklı illerde meydana gelen orman yangınları ile mücadele ediyor. Farklı illerde çıkan bu yangınlar, ciğerlerimizde hissediliyor. Yangınlar vesilesiyle yine tüm yerel güçler ve devlet seferber olmuş durumda.
Tarım ve Orman Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ile Dışişleri Bakanı yangın yerinde. Tüm belediyelerden ekipler, Manavgat ve farklı yerleşim birimlerinde meydana gelen bu afetle ilgili omuz omuza verip söndürme ve soğutma çalışmalarına katılmaktalar. Konya Büyükşehir ve merkez ilçe belediyelerinin itfaiye ve su arazözlerini Manavgat'ta gördük, hem de alevlerin içerisinde mücadele verirken. Sanki (Allah esirgesin) Meram'da, Sille'de, İşgalaman'da yangın söndürürcesine mücadele veriyorlar. 112 farklı noktadaki orman yangınlarının 107'sinde yangın kontrol altına alındı ve soğutma çalışmaları devam ediyor. Rüzgarın da etkisiyle yayılan yangınlarla mücadele devam ediyor. Rabbim kolaylık versin.
Yangından çıkarmamız gereken dersler ya da hatırlatmalar mutlaka var. İstanbul'da ormanda değil insan eliyle dikilen ve bir hizmet adına kaldırılan ağaçlar için “gezi zekalılar” ayaklanmıştı. Sözde kendini “aydın” sanan ve bu konuda kendini de ikna eden yine birçoğu sözde sanatçılar, şu an neredeler? Kalbimiz, ciğerlerimiz yanarken “aydın güruh”tan ses seda çıkmıyor. Ki bu devasa alanlarda farklı illerdeki ormanlarımız çam ağaçlarıyla kaplıydı. Kendi gibi “gezi zekalı”larla kol kola, omuz omuza yürüyen sözde aydın kesim, neredesiniz? Söyleyecek bir sözünüz yok mu?
Haydi ağaçları ve bitkileri bir kenara bırakın. “Kürk giymek için hayvan öldürmem” diyen cahil kesim yangında diri diri yanan kaplumbağalar için ya da büyükbaş hayvanlar için bir şeyler söylemez misiniz? O suçsuz günahsız hayvanların kömürleşmiş bedenlerine bakın da bari “üzgünüz” deyin.
Yangınların bu mevsimde birçok yerde çıkması normal, desek bile yurdun farklı illerinde aynı anda çıkması manidar değil mi?
“Gezi”cilerin düşmanlığı, “Tayyip düşmanlığı” değil ki! Ülke ile ilgili bir probleminiz var, bunu Tayyip Bay üzerinden dile getiriyorsunuz. Kaplumbağaları ve diğer hayvanları yakan Tayyip Bey değil ki. Kaldı ki bu ekip o hayvanları ve ağaçları kurtarmak için gece gündüz çalışmıyor mu?
Geçmişe gidelim ve HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın ifadelerini dile getirelim. Tarih 11 Eylül 2015:
“Zannediyor musunuz Bodrum Cizre'ye çok uzak. Cizre yanarken Bodrum'daki mutlu olabilir mi?”
Eski BDP Milletvekili Şemdin Sakık'ın 1990'larda söylediği sözler:
“Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum’a gider yatlarını yakarız. Antalya’ya iner seralarını yakarız. İstanbul’a çıkar arabalarını yakarız. İzmir’e ulaşır ormanlarını yakarız.”
Aidiyet duygusu yok ki! Sanki ormanlar başkalarının, İstanbul'daki arabalar başkalarının. Bardağın dolu noktasına gelirsek de, PKK bitme noktasına gelmiştir.
Burada ister istemez insanın aklına ittifaklar geliyor. Benim İslamcı kardeşlerim ve benim milliyetçi kardeşlerim HDP ve zihniyeti ile aynı safta yer alıyor. Yani Demirtaş ve Sakık'la aynı karede yer almakta. CHP yanına HDP ve SP gibi partilerin desteğini alarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmadı mı? Hatta o günlerde SP Genel Başkan Yardımcısı, “İstanbul'u biz kaybettirdik” diye zırvalamadı mı? 2019'dan bu tarafa siz Millet İttifakı'nda yer alan partiler ve parti başkanlarından direkt olarak PKK ve HDP'yi hedef alan bir açıklama duydunuz mu?
Hatta bir HDP milletvekilinin İP sıralarına dönerek, “O oturduğunuza koltukları bizim desteğimize borçlusunuz.” ifadesi karşısında hala cevap gelmediğini biliyoruz.
CHP'nin tavrı zaten ortada. Rahmetli Bülent Ecevit'in gününden beri alamadığı iktidarı almak adına her şey mubah. Üç cümle ile bitirelim.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sabotaj ihtimali de dikkate alındığında yangın yerinde hiç görülmemiştir!
Sayın SP yetkilileri, kişi sevdiği ile birlikte haşrolunacaktır!
“Her evden bir oy HDP'ye” diyen Bodrumlular, halinizden memnun musunuz?