Konya PARÇALI BULUTLU 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

MEHMED: FETİHLER SULTANI

29 Mayıs İstanbul’un fethinin 572’nci yıldönümü… 29 Mayıs 1453/20 Cemaziyelevvel 857
Bursa’nın fethi 1326, Üsküdar’ın fethi 1329, Sofya’nın fethi 1383 (Osmanlıdan ayrılışı 1909), Atina’nın fethi 1458 (Osmanlıdan ayrılışı 1829), Varna 1444, Kosova 1448, Trabzon’un fethi 1461; Konya’nın Osmanlı idaresine geçişi 1465.
TRT uzun süreden beri “Mehmed: Fetihler Sultanı” ismiyle bir dizi yayınlamaktadır. Dizideki şahsiyetler ve olayların anlatımında akademik çalışmalardan ustalıkla faydalanıldığı anlaşılmaktadır. Tarih yazımında kronikler yani vakayinameler, araştırma eserleri önemli yer tutar. Son yıllarda bunlara popüler kültür eserleri olan tarih ders kitapları, popüler tarih kitapları ile romanlar eklenmiştir. Ayrıca kültür endüstrisi içinde yer alan sinema ve dizi filmler epeyce rağbet görmektedir. Bu dönemle ilgili kronik yazarlar Şükrullah, M. Mehmed Neşri, İdris-i Bitlisi, Tursun Bey, Derviş Ahmed Aşiki Paşazade, İbn Kemal, Gelibolulu Mustafa Âli ile Oruç Beğ’dir. Yabancı kronik yazarları M. Dukas, Kritovulos, Y. Francis, G. Tedaldi, Laonikos Chalkokondyles, N. Barbaro ile Sakızlı Leanordo’dur.
Kronikler olay odaklı olarak yazıldığından yazarının kaygılarını, dönemin iktidarının tavırlarını yansıtmaktadır. Dolayısıyla bir Osmanlının bakışı ile Bizanslının aynı olayı benzer şekilde yorumlaması beklenemez. Daha çok Osmanlı kaynaklarında Notaras’ın “İstanbul içinde Türk sarığını görmek Latin serpuşunu görmekten daha iyidir” sözü Bizans halkının Osmanlılara din ve vicdan hürriyetine gösterdiği saygıyı anlatması bakımından önemlidir. (Şimşek, Ahmet; Akbaş, Emel. Fetih ve Fatih Tevarihten Tarihe Popülerden Kültür Endüstrisine. İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü, İstanbul, 2023.) Bu yayında Osmanlı ve Bizans kronikleri arasındaki değerlendirme farklılıkları işlenmiştir. Fatih ve İstanbul’un fethi konusunda akademik çalışma yapan yakın dönem tarihçileri Uzunçarşılı, İ. Hakkı Danişmend, F. Emecen, Ebru Boyar ile yabancı yazarlardan David Nicolle, Kate Fleet başlıcalarıdır. Popüler tarih eserleri zengin kaynaklarla, olayın geçmesinden uzun süre belki yüzyıllar sonra kaleme alındığından okurun/izleyicinin dikkatini çekmesi ve kolay anlaşılabilir şekilde hatta piyasa şartlarına göre biçimlendirilmektedir. Farklı düşünce, zihniyet siyasi değerlendirilmelerle yapılsa da Fatih dizisinde Fatih’in Osmanlıyı cihan imparatorluğu yapmada Bizans engelini ortadan kaldırma ortak özelliğinde buluşulmaktadır. Hamaset duygularının olması gayet normaldir. Zira çağ açıp çağ kapatan bir olay ve bunun lideri olan Fatih ve devlet yönetme özellikleri, Osmanlı hayat tarzı ile gayrimüslim Müslüman ilişkilerinin değerlendirilmesi de yer almaktadır.
Osmanlı sadece Türk ve Müslüman bir devlet olmayıp diğer etnisiteleri ve dinleri/inançları da içinde barındıran bir imparatorluktu. Dolayısıyla Osmanlıyı okumak için tarihi iyice bilmek gerekir. Fatih, mutlak iktidarı temsil etmede İskender’i örnek almıştır. Onun yönetimiyle Kırım ve Anadolu’nun dağınık Türk unsurları devlete bağlanmıştır. Fetih sonrası şehrin imarına büyük önem verilmiş, Bizans eserleri tahrip edilmeden yeni medeniyetin eserlerine dönüştürülmüştür. Dizide buna da yer verilmektedir. Fetihte şehit olan askerler için Suriçi’de Nimel-ceyş türbeleri çok manidardır. (https://ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/tr/Kitaplik/Yayinlar/Fethin-Onculeri-Nimel-Ceys-Kabir-ve-Mescidleri/11) Dizide Hızır kadının yargılaması, piyasa denetimleri, ticari ilişkiler, Padişahın özel bütçesi ile devlet bütçesi ayrımı, Atik Sinan’ (mühtedi mimarın hikayesi) Nemesis örgütü ve Latinler, padişah vakıfları, istihbarat faaliyetleri, Bizans entrikaları, Katoliklerle Ortodoksların çekişmeleri, devşirmelik, kardeş katli gibi bir kısmı günümüze kadar süren konular yer almaktadır. Aslında burada izleyiciyi çekebilmek için de “güncelleme yapılmasını” normal karşılamak gerekir. Tarihi geriye götürmek, gerçekleri objektif olarak aktarmak istenilse de tarih, yazarına göre nakledilir. İstanbul Üniversitesi kuruluşunu 1453 yılı olarak kabul eder. Hatta Üniversitenin logosunda bu tarih mevcuttur. Dolayısıyla İstanbul fetihle beraber İslam dünyasının ilim merkezlerinden birisi olmuştur. Eski Saray’ın olduğu alan, bir zamanlar Seraskerliğin olduğu halen İstanbul Üniversitesi kampüsüdür.
Toprağın devlet kurmadaki yerinden bahsederken Ord. Prof. Dr. Vasfi Raşid Seviğ, İstanbul’un ilk fethinin bir Türk hakanı olan II. Mehmed’e ikinci defa ise Mustafa Kemal’e nasip olduğunu, her ikisinin de İstanbul’u fetheden kumandan en iyi kumandandır diyen hadisin tebşirlerine mazhar olduğunu, belirtir. (Toprak Hukuku Dersleri, İstiklal Matbaacılık ve Gazetecilik Kol. Şti Ankara, 1953, s.45) Yine yazar Kanuni Sultan Süleyman “Kızıl elmada görüşürüz” sözü ile Batı Roma’nın merkezi Roma’yı kastederdi. (age, s. 85) sözleriyle bir ideali dile getirir.
Günümüzde İstanbul kelimesini kullanmakla beraber Osmanlı döneminde de Konstantiniyye şeklinde de kullanılmıştır. Ancak Bizans fetihle birlikte Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Hala Roma’nın mirasçısının kim olduğu tartışılır: Yunanlılar mı? Ruslar mı? Belki de ABD buna soyunur. Bir zamanlar, Fransızların yaptığı gibi, Napolyon’un “Dünya tek bir devlet olsaydı, başkenti İstanbul olurdu” sözü…
Üstad Necip Fazıl’ın diliyle: Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…
Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul…
Artık İstanbul metropol haline gelmiştir. Fatih’in fethettiği İstanbul, Suriçi’dir. Bu bölgenin fethe yaraşır biçimde somut ve soyut kültürel mirasının korunması tarihi bir görev olarak bizlere düşmektedir.

3 1 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Göç gerçeğiyle yüzleşmek

HIZLI YORUM YAP

3 1 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.