Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

İKTİSAT İLE AHLAK İLİŞKİSİ

İktisatla ahlakın zıt olduğunu söyleyenler var .Hatta ahlaklı toplumların iktisaden geri kalacağı bile söylenmiştir. Çünkü iktisat menfaati esas almakta, ahlak ise dürüst olmayı ve başkasını tercihi önermektedir.

Oysa iktisatla ahlak arasında çok yakın ilişki vardır. İktisat maddi değerleri, ahlak manevi değerleri ilgilendirir. Her ikisinin amacı insanın maddi ve manevi gelişmesidir. Yani bir yandan insanın ihtiyaçlarının temin edilmesi demek olan üretim, tüketim ve tasarruf diğer yönüyle ferdi, ictimai ve milli mutluluğu ve huzurudur. Sadece maddi gelişme yetmez, manevi unsurlara da ihtiyaç vardır. Avrupa’da iktisadın babası kabul edilen Adam Smith aynı zamanda ahlak hocasıydı.

Bu konuda Ahilik Haftası dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odaları toplantılar yapmaktadır. Ama piyasadan sıklıkla ahlakla ilgili şikayetler yapılmaktadır. Demek ki toplantılar yerince başarıya ulaşmıyor.

Rekabet konusunu da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Zira rekabet olmazsa medeniyet gelişemez. Ama bunun hem sürecinde hem de sonucunda dengede olmaması ciddi sıkıntılara götürür. Rekabet için fırsat eşitliği gerekir, rekabetin yıkıcı olmaması, karşı tarafın haklarına saygı olması gerekir.

Konya’da bir zamanlar dini ve milli duygularla küçük tasarruf sahiplerinden yurt içinde ve özellikle de yurt dışından para toplayan holdingler kurulmuştu. Bunları kuranlarla işletenler ve sermayedarların amaçları sadece ahlaki olarak kalamazdı, kazanç amacı vardı. Zaten kazanç amacı olmayan iktisadi bir faaliyet sürdürülemez, o sadaka veya hibe demektir. Dini veya milli saiklerle kurulan başta katılım finans kurumları, bankalar iyi organize edilmezler, denetlenmezler, hesap vermezler ise çürümenin kendilerinden daha çok benzer kurumlara ve kişilere zarar verdiği her zaman görülmüştür. Mesela bir kurumun içi boşaltılırken muhtemelen pek çok kişi veya ilgili sektörde olanlar çoğunlukla işin farkındadır. Ama rakiplerimiz ortadan kalksın veya biz karışmayız denilirse görmezden gelenler de sorumluluktan kurtulamazlar, çamur kendilerine de sıçrar. Muhakkak ki devletin denetimi şarttır, ama sektör denetimi de gerekir. Ahlak burada en büyük denetimdir.

Kur’anı Kerimde beyan edilen Karun kıssası bu konuda örnektir. Ahlaktan, inançtan uzaklaşan maddiyat hem topluma hem de sahiplerine zarar verir.

İnsanlardaki bazı hastalıklar salgınlar şeklinde birbirlerine geçerler. Bu sebeple karantinaya başvurulur. Bunun gibi huylar ve ahlak da çoğu zaman sâridir, yani salgındır. Çevrede görülen birkaç olumsuzluk şeytani duygularla büyütülür, “bak herkes zenginleşiyor, kazanıyor, sen böyle gidersen geri kalacaksın; sen de çal, çırp, ahlaka uyma; ahlaka uyanlara ne oldu!” türü telkinler yapılır. İnsanoğlu iyi örnekleri kendisi için ister, ama kendisi başkalarına aynı muameleyi yapar mı?

Eğer toplumdaki haksızlıklara gücü yetenler elleriyle, dilleriyle ve bunlar yoksa gönülleriyle karşı koymazlarsa kendileri de zamanı gelince sıkıntılara katlanır. Geçenlerde gıda veya otelde ilaçlama yüzünden vefat edenlerden dolayı birçok esnafın işlerinin azaldığı şikayeti yapıldı. Her halde piyasadaki olumsuzluklar, başta esnaf teşkilatları ve komşuları tarafından uyarılmadılar. Hele bilindiği halde uyarılmazsa kanuni bakımdan suç olduğu gibi, ciddi bir vebaldir.

Eğer insan Allah’ın verdiği nimetleri, başkalarına ve çevreye zarar vermeden değerlendirirse sinerji olur yani bereketlenir. Bu da ahlakın iktisada etkisidir.

Utanma ahlakın temelidir. Bir çarşıda hırsızlığı açığa çıkan birisinin itibarlı bir işadamı kisvesiyle hala işine devam etmesi utanmanın yerle bir olduğunu gösterir. Bu sebeple Peygamberimiz “utanmazsan istediğini yap” buyurmuştur. Bu kural, dünyanın her tarafında geçerli tabii bir haldir. Bunun için Japon mühendis hatasından dolayı kendi hayatına kıymıştı…

Ahlaksız iktisat olmaz, yürümez, ama ahlak bahane edilerek istismarlar hoş görülmez. Ahlakı gözeten iktisat bereketlenir, insana ve topluma huzur verir. Ahlakla ilgisini kesen iktisat kargaşaya, huzursuzluğa götürür. Bu durum dünya içindir. Ahiret ise Karunlar için hüsran, çalışıp kazanan ve haklara saygılı olanlar için ebedi nimetlere kavuşmaktır.

Kaynak: Adem Esen

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

VUSLATIN 752. YILI

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0