Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Ecevit Tartışması

Ecevit Tartışması-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

■ Dostlarını daima vefa ile hatırla.
Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın, Hakk’a vefası olmaz. (Hz. Mevlana)

Ölüm yıldönümü dolayısıyla kaleme aldığım ”Bülent Ecevit’i Anma ve Anımsama” yazım yankı uyandırdı, bu arada kimi tartışmalara da neden oluşturdu.
Merhum Ecevit, ülkemiz siyasetine uzun süre damgasını vuran güçlü bir siyasal aktör olmakla birlikte saygı değer dostumdu.
10 yıl önce yaşama veda eden Ecevit’i anımsamak, başarılarını gündeme getirmek insancıl görev, anıları paylaşmak da geçmiş güzellikleri bir kez daha yaşamaya dönük içgüdüsel davranıştır. Bu yaklaşıma en uzak olgu ise siyasettir.

■ Ahde vefâ eylemedün öyle mi
Terk-i cefâ eylemedün öyle mi
Bir dem ayağun tozını gözüme
Kuhl-i cilâ eylemedün öyle mi

Gül yüzüne karşı gönül bülbülin
Perde-serâ eylemedün öyle mi
Şemme-i zülfünle meşâmın dilün
Gaaliye-sâ eylemedün öyle mi

Ahmed’i öldüriserin der idün
Ahde vefâ eylemedün öyle mi
(Ahmet Paşa)

Merhum Ecevit insandır, her insan gibi doğru ve yanlışları olabileceğini hayatta bulunmadığı için dinsel açıdan konuya pozitif bir açıdan bakacağımı belirtmiştim.
Bu yaklaşımıma karşı tezle yanıt veren okurdan başlayarak ( tümünden değil, seçerek) adlarını vermeden bir tür değerlendirmelerde bulunacağım.

(……) Sözde hep iyilikleri yazılmış ama ona şu iki şey yeter. 12 tane milletvekili ile kirli pazarlık yaparak bakan yapmış. DYP den Türkiye’ de Milletvekili transferini başlatmış ve millet tarafından seçilen başarılı ve ufku açık dürüst bir milletvekilini de Meclis’ten atmıştır. Başı kapalı diye.
Bu dosta yanıtım şu oldu;
Bizim inancımız da ölülere atıp tutmak doğru değildir. Ecevit de bir insan. iyi ve iyi olmayan tarafları kuşkusuz olacaktır. Biz bu bağlamda rahmetli olduğunu dikkate alarak iyimser açıdan yaklaştık. Bir birimizi anlamak ve anlaşmak zorundayız.
İkinci yanıtım;
Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir. Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav) “Bir arkadaşınız öldüğü zaman onu bırakın, gıybet edip ayıplamayın.” buyurmuştur.
(Ebu Davud,)
Üçüncü yanıtım;
Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir. Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav)
Buyurmuştur; “Bir arkadaşınız öldüğü zaman onu bırakın, gıybet edip ayıplamayın”
.(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275)
Abdullah b. Ömer’den rivayet edilen bir hadiste de şu görüşlere yer verildi;
“Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin.” (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)
Buna göre ölü de görülen iyi ameller söylenebilirse de kötü halleri söylemek caiz değildir. Hz. Peygamberin kötülüklerinin zikredilmesini yasakladığı ölüler, kâfir, münafık, günahları açıktan işleyen ve bi’dat ehli olmayan ölülerdir. Bu özellikleri taşıyan ölülerin kötülüklerini zikretmekte sakınca yoktur. Çünkü bu ölülerin kötülükleri arkalarından anılınca Müslümanlar bundan ibret alır ve kendilerini onların kötü akıbetinden korumak imkânı bulurlar.
Nitekim “Ölülerinize sövmeyiniz.” (Buhari, Cenâiz 96.) mealindeki hadis-i şerifte geçen “ölüler” kelimenin başında bulunan ve ahd için olan “el” takısı, kötülüklerinin sayılması yasaklanan ölülerin, her ölü olmayıp, belli ölüler olduğunu ortaya koyduğu gibi Tirmizî hadisinde geçen “ölüleriniz”, terkibindeki “mevta-ölüler” kelimesinin “kum = siz” e izafe edilişi ölülerin Müslümanların ölüleri olduğunu ortaya koyar.
***
Diğer yanıtlardan seçmeler;
(…) İnsan olmanın erdemini layıkıyla taşımış bu iki değerli insana rahmet ve minnet duygularımı sunuyorum…nurlarda uyusunlar.
( iki iyi insan dediği, Ecevit ve Üstündağ)
(…) Ölülerinizi rahmetle anınız buyurur Yüce Resul, bizler Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkan Hoşgörü Peygamberi Sav’in ümmetiyiz
(…) Bülent Ecevit’in zahirine bir şey demiyorum, bir tüyünü bile yaratamayız Sözüm onun temsil ettiği zihniyetin tutumudur.
(…) Türkiye’nin belki de tüm dünya başbakanlarının en fakir’lerinden .. Hatta en kalender, en garibanlarından .. Allah rahmet eylesin . Biz bir hasleti ile anmış olalım .
***
Ecevit’i savunmak bizi aşar ancak kimi yanlışları düzeltmek insani görevlerimizin olduğu da bilinmelidir. Bu bağlamda onun bir bağışını tarihsel belgeler ışığında aktararak konuya nokta koymak istiyoruz. Bu yalın gerçek karşısında isteyen istediği gibi anlayıp algılasın, yorumlasın…

Merhum Bülent Ecevit, dedesinden kalan Medine’deki araziyi Diyanet Vakfı’na bağışladı. Ecevit, arazi üzerinde bulunan kütüphaneyi de aynı bağış içeriğine ekledi.
Bülent Ecevit’in, kendisine intikal eden mirası bağışlama öyküsü şöyle:
* Anne tarafından büyük büyük dedesi Hacı Emin Paşa, Suudi Arabistan’da Medine Harem Şeyhi olarak görev yaptı. Mekke’de de 17 yıl şeyhülislam olarak görev yapan en Hacı Emin Paşa, Hz. Muhammed’den kalan kimi evkafları da yönetti.
* “Hicaz” da ihrama girilen yerden Kabe’ye dek uzanan bölüm olan kutsal bölge Harem, Hacı Emin Paşa’nın tarafından yönetildi. Bu bölgeye medrese denilebilecek birkaç büyük kitaplığı da Hacı Emin Paşa, yaşama geçirdi.
* Mirasçıları yıllarca arazilerin aileye intikali için uğraştı. Ecevit kişisel olarak çaba harcamadığı halde varisler arasında yer aldığı için mirastan kendisine de pay düştü. Medine’nin Kapa Kapısı Mevkii’nde bulunan tapulu arazi ile ilgili dava sonuçlandı. Miras 47’ye bölündü.
* Büyük büyük dedesinden kalan mirası önce devlete bağışlamayı düşünen Ecevit, sonradan genel istek üzerine Mirasın Türk devletine ve Türk hacılarına bırakılması uygun görüldü.
Alınan bilgiye göre, Medine’de bağışlan yer şu anda dünyanın en değerli alanını oluşturuyor. Uzmanlar, şimdiki maddi değerinin yapılan alanların 300 milyon işgal edilen ya da boş olan yerlerin değeri de 1 milyar dolar olduğunu böylece toplam değerinin 1 milyar 300 milyon doları bulduğunu ifade ediyorlar. Türk Lirası olarak hesapladığımızda şaşırtıcı bir sayıya ulaşılacağı görülecektir.
* Ecevit, yaklaşık 70 yıl kullandığı Erika marka daktilosunu da 2003 yılında ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’ne bağışladı. Ecevit, “İyi Ajanda” projesine de bir şiiriyle destek verdi ve Ekim 2004’te yazdığı “Gizemli Bilmece” isimli şiiri için kendisine ödenen 750 YTL telif ücretini vakfa bağışladı.

■ Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır. Eğer kusurların varsa, onlardan kurtulmaya çalışmalısın ve bundan korkmamalısın. Yapılmış şeyler üzerinde konuşmak lüzumsuzdur, geçmiş şeyleri ayıplamak da manasızdır. Bir insan sabahleyin doğru yolda ise, akşam saatlerinde de öyle kalacak ve bundan pişman olmayacaktır. Tevazu ile konuşmayan bir kişi, zamanla bununla ilgili bütün kelimeleri de tamamıyla unutabilir. Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir. İhtiyatlı insan nadiren hata işler. Doğaya göre bütün insanlar birdir, fakat pratikte birbirlerinden dehşetli ayrılık gösterirler. (Konfüçyüs)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Trabzon hurması ve sağlığa faydaları

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0