Direksiyonda Vicdan Sustu. Konya Trafiğinde Alarm Zilleri Çalıyor…

Konya trafiğinde yine aynı manzara, yine aynı acı tablo…

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün son açıkladığı verilere göre, sadece ekim ayında polis sorumluluk bölgesinde 1.720 trafik kazası meydana gelmiş. 9 kişi hayatını kaybetmiş, 1.236 kişi yaralanmış.
Bir ayda! Üstelik sadece “polis sorumluluk bölgesi”nde.

Peki, kim konuşuyor bu rakamların arkasındaki yorgun hayatları? Kim hesap veriyor direksiyon başında yaşanan bu toplu umursamazlığa?

Konya, Türkiye’nin en geniş yüzölçümüne sahip ili. Ama yollarının genişliği, ne yazık ki sürücülerin sabrına, saygısına ve bilincine yansımıyor.

Her gün kırmızı ışıkta geçenler, sollama şovları yapanlar, telefonla konuşa konuşa araba sürenler…
Hepsi “ben dikkatliyim” özgüveniyle yaşıyor, ta ki bir canı söndürünceye kadar.

Bir şehir düşünün, her ay yüzlerce kaza yaşanıyor ama kimse gerçekten “neden?” diye sormuyor.

“Yollar bozuk”, “trafik sıkışık”, “hava karanlıktı” gibi bahaneler, her defasında gerçek suçluyu gizliyor.

Direksiyon Başında Eğitimsizlik, Sokakta Duyarsızlık…

Trafik eğitimi hâlâ kâğıt üzerinde. Sürücü kurslarında ezberlenen kurallar, direksiyona geçince unutuluyor.

Şehirde neredeyse her 100 metrede bir “kaza noktası” var ama kimse “neden her ay 1000’den fazla kaza oluyor?” diye sormuyor.

Yetkililer de açıklamalarla “bilgilendirme görevini” tamamlamış sayıyor.

Fakat asıl sorun,  denetimlerin yetersizliği ve cezaların caydırıcılığının olmaması.

Trafik Canavarı Yok – Biz Varız…

Yıllardır “trafik canavarı” diye soyut bir düşman yarattık. Oysa o canavar yok; onun yerinde biz varız.

Direksiyonda dikkatsiz olan, hız sınırını umursamayan, yaya geçidinde durmayan, alkollü direksiyona oturan biziz.

Sadece yollar değil, vicdanlar da aşınmış durumda.

Artık Bahane Değil, Hesap Zamanı…

2025’in ilk 10 ayında 92 kişi hayatını kaybetmiş, 11 bin 866 kişi yaralanmış.

Bu rakamlar sadece istatistik değil; aileleri yıkılmış, hayatları yarım kalmış insanlar demek.

Artık “trafik bilinci artırılacak”, “denetimler sıkılaştırılacak” açıklamaları yetmiyor.

Bu tablo, sadece sürücülerin değil, denetleyenlerin, planlayanların, eğitenlerin de sınıfta kaldığını gösteriyor.

Konya, artık bu kaderi kabullenmemeli.

Her kayıp, bir direksiyon hatasından ibaret değil; toplumsal bir umursamazlığın bedeli.

Ve bu bedeli ödeyenler, genellikle en masum olanlar: Yoldan geçen bir çocuk, eve dönmeye çalışan bir işçi, kırmızı ışıkta duran bir arabanın sürücüsü, ya da sabah ezanına yetişmeye çalışan bir baba…

Konya trafiğinde sirenler sustu diyorlar ya…

Asıl sorun o işte, sirenlerle birlikte, vicdanlar da SUSTU