Türkiye’nin gündemi 6,2 büyüklüğündeki Silivri depremi. Daha büyüğü gelir mi gelmez mi tartışmaları. Önceden de yazmıştık bundan büyüğü olur veya olmaz tartışmalarına deprem duayeni profesörlerimiz girmiş durumdalar. Hatta bir grup İzmir, Kütahya ve Tokat’ta dikkatli olmak gerekir diyor. Bir kısmı da Adana, Gaziantep ve Kilis’e dikkat çekiyorlar.
Gerçek şu ki deprem kuşağının üzerinde değil tam merkezindeyiz. Konya, Antalya, Aksaray ve Karaman illerinin bir bölümü deprem açısından biraz daha güvenli konumdalar.
O konuda tereddüt yok, deprem kuşağına muhalefet eden hocalar dahi yok. Problem olması muhtemel bir depremle ilgili hazırlık yapmamak.
Yapı denetimleri acaba ne derece sağlıklı? Bir oteldeki yangında 78 can kaybından sonra denetimlere girildi ve onlarca otel kapatıldı. Bizdeki felsefe belli. “Kervanın göçü yolda düzülür.” mantığındayız. Hele bir deprem olsun milyar dolarları harcayalım hele bir yangın olsun da sorumluların yakasına yapışalım.
Güvenli bina, sağlıklı bir yaşantı için gerekli. Kaynaşlı’daki ve Eber Gölü yakınındaki Sultandağı depremlerine yıllar önce gitmiştim. Hata hata üstüne. Bir kolonda en az 4 demir bulunur. Demir sayısı üzerindeki kat ve kolon yüküne göre artarak gider. Eber’deki inşaatlara hiçbir teknik adam eli değmemiş. Falanca usta kolonları iki demir ile bağlanmış. Sonrası mı? Binalar yerle bir. Deprem bölgesine iki demir!
Kaynaşlı’da, Gemlik’te ve Marmara depreminin meydana geldiği zemin alüvyon zemin. Nasıl bina yapımına izin verirsin? Ya da mecbursan alüvyon ve çürük zemine göre hesap yaptır. Ona göre demir, ona göre beton, ona göre palplanj (beton kazık) at.
Gelelim Konya’mızda belki de ülke genelindeki binaların teknik kapasitelerine eskilerde ilk etapta binaların fenni kontrolleri fenni mesullere sonraları yeminli teknik bürolara şimdilerde de yapı denetim firmalarına yaptırılıyor. Öncelikle mal sahibi tarafından bir zemin etüdü yaptırılırdı. Konya depreminden sonra bu iş daha ciddi tutulmaya başlandı. Depreme kadar Konya’nın her yerinde zemin etüdü 1,75 ton/ cm2 alınırdı. Yani 1 cm2 toprak 1,75 ton yük kaldırabilir mantığını çıkardık. Yerinde etüt ve beton kazık kaç inşaatımızda var ki?
Bina sahiplerinin direktifi ile projeyi yapan proje müellifleri tarafından belediyeye başvuru yapılırdı. Mimari, statik, sıhhi tesisat, elektrik ve diğer projeler belediye teknik elemanları tarafından değerlendirilirdi. Hatta yangın tertibatlarına varana kadar incelenirdi. Dahası fenni mesuller nezaretinde inşaatın her kademesinde beton atılırken belediye fen elemanları tarafından demir kontrolü yapılır, onaylanır. Ondan sonra betona müsaade edilirdi.
Bugünlere dönecek olursak yapı denetim görevi belediyelerden alınmış ve tamamen yapı denetim firmalarının yetki ve sorumluluğuna bırakılmıştır. Burada hiçbir yapı denetim firmasını suçlamak ya da töhmet altında bırakmak niyetinde değiliz. Ancak bazı vurdumduymaz ve teknik olmayan uygulamalar yok değil. İşinin hakkını veren ve tabiri caizse kılı kırk yaran firmalara saygımız, teşekkürümüz zaten var. Ancak eskilerden fenni mesuller inşaata uğramıyor söylemi gerçekleri o kadar güzel yansıtıyordu ki. Zümrüt Apartmanı’na fenni mesul uğrayıp gereğini yapsaydı böyle mi olurdu? Beton granümetrisi (karışımı) ve kalitesi uygun olsaydı 92 tane canımızı kaybetmezdik.
Yapı denetim büroları sırası geldiğinde ya da kura ile inşaat denetimine gönderiliyor. Kontrolde kamu yok, belediye yok sadece bina sahibi, proje müellifi ve yapı denetim firması var. Böylece belediyeden demir kontrolü randevusu almaya gerek de yok. İşler tamamen hızlanmış ve pratik bir yol bulunmuş. Beton numunesi al, raporla birlikte yetkili şahısların imzalarını içeren raporu tuttur, işlem tamam.
Belediyenin işi sadece inşaat bittikten sonra kontrol sağlamak. Ön, yan ve arka bahçe kontrolü TAKS (taban alanı katsayısını) ve emsal uygunsa ve yapı kullanma iznini (iskân) verip işi bitirmek.
Bir önemli konu da iskân ruhsatı almamak. Tabiri caizse danışıklı dövüş. Nasıl mı oluyor? Bina sahibi inşaat ruhsatnamesini alıyor, binayı projedeki gibi değil değiştirerek yapıyor. Yani örneğin zeminde 130 metrekare inşaat yapması gerekirken Allah ne verdiyse 160 metrekare inşaat yapıyor. Bu da genelde villa ve 2 katlı, 3 katlı binalarda oluyor.
Yaptığı binaya ruhsat alamayacağını bildiği için iskâna hiç başvuru yapmıyor. Niçin bina ebatları ile oynadı? Sonrası vahim ve kul hakkına giriyor. Niçin iskân almıyorsun diyenlere cevap hazır. “Belediye iskân ruhsatı vermiyor.” İnşaatı bitmesine rağmen. Ayıptır, günahtır.
Türkiye gibi deprem riski üst seviyede olan bir ülkede binalarımızı sağlam yapmakla mükellefiz.
Canların hakkı için.
Lütfen.
Herkes aklını başına alsın, takımın teknik patronu Recep Hocadır
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.