AİLE VE İLETİŞİM (1)

İnsan toplu yaşama göre programlanmış ve dizayn edilmiş sosyal bir varlıktır. Sosyal varlığın en önemli niteliği etkili iletişim kurma kabiliyetine sahip olmasıdır. İletişim bireylerin, toplumların ve milletlerin barış içerisinde yaşamasını sağlayan etkin bir kavramdır. Etkin ve doğru iletişimin kurulamaması bireyler, toplumlar, milletler ve devletler arası çatışmaların en önemli sebeplerindendir. İletişim; bireylerin duygu düşünce davranış ve anlayışlarını karşılıklı olarak algılama ve algılatmalarıdır. Çift yönlü işleyen kimyasal bir reaksiyon gibidir. Bazen alıcı bazen verici tarafından reaksiyonlar algılanır ve karşılıklı olarak birbirlerine iletilir. Sanki suyun iki hidrojen bir oksijenle birleşmesi sonra tekrar iki hidrojen bir oksijene ayrışması gibidir. İletişim ancak bu şekilde sosyal bir reaksiyon gibi karşılıklı olarak etkileşim sağladığı zaman iletişimin kurulmuş olması mümkündür. Tarafların birbirlerinin duygu, düşünce ve davranışlarını algılama kabiliyet ve kapasiteleri olmadığı zaman gerçek etkin bir iletişim kurmak mümkün değildir. İletişimin bireyi tanımlayan kişilik/karakterle yakinen ilişkisi vardır
Karakter bireyi tanımlayan duygu, düşünce, davranış ve anlayışlar kümesidir. Bu temel kavramlar, insanın özgür ve hür iradeye sahip olmasını ifade eder. İletişim kavramı insanı tanımlayan bu temel umdelerin karşılıklı olarak algılanması ve algılatılmasıdır.
İletişim kavramının önemi yirmi yıldan bu yana çok daha iyi anlaşılmıştır. Akademik bir bilim dalı olarak kabul edilmiş ve dünyanın her tarafında iletişim fakülteleri açılmıştır. Aynı şekilde ekonomi alanında önemi daha çok kavrammış, şirketler bünyelerinde iletişim birimleri oluşturmuşlardır. İletişimin uygulama alanları da genişletilmiştir.
Aile içi, eğitim-öğretim süreci ve alanı, kurum içi, kurumlar arası, kurum dışı muhatap kitle/müşteri alanları etkin ve doğru iletişimin kurulmasının ihtiyaç duyduğu alanlardır.
Millet organizmanın bütününü temsil eder, devlet ise organizmanın organlarının dokularının ve hücrelerinin işleyişlerinin fizyolojik kümesini ifade eder. Dolayısıyla nasıl organizmanın en küçük parçası hücre ise, milletlerin hücre mesabesindeki en küçük ve en kıymetli değeri ailedir. Sağlıklı aile yapısı olmayan milletlerin, millet olma niteliğinde eksiklikler vardır, bu nitelikte milletlerin bekaları da yoktur.
Türk milletinin yüzlerce yıllık tarihin derinliklerinde kök salmış bir aile yapısı mevcuttur. Son yıllarda aile yapımızda belli dış kaynaklı mihrakların/ emperyalizmin kültürel maşalarını kullanarak aile yapımıza saldırdıklarını müşahede ediyoruz. Bu anlamda boşanma oranlarının çok arttığını, aile ve yuva kurma olgusunun ruhunun yok edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz.Adeta İki büro memurunun bir mekanı ortak kullanma ve cinsel içgüdülerini tatmin aracı olarak, birlikte yaşama anlayış ve davranışının gençlerimize ve toplumumuza empoze edilmeye uğraşıldığını görüyoruz.
Milletleri bir arada tutan çekim kuvveti, o milletin kültürüdür. Binanın iskeletinin demir ve beton örgüsü gibidir.
Bizim kültürümüzde ve inancımızda aile; Ülfet ve muhabbete dayalı mukaddes bir birlikteliktir. Bir başka ifadeyle, bir farzın icrasıdır.
İletişim kavramının bütün içerikleri ile birlikte etkin ve doğru uygulanma alanının temeli aile olmalıdır. Günümüzde aile içi iletişim eksikliğinin sonucunda, aile içi çatışmaların, boşanmaların ve hatta kadın cinayetlerinin temelinde iletişim kusurlarının olduğu bilinmektedir. Bu nedenle eğitim sistemimizin her aşamasında aile içi iletişim programları müfredatımıza yerleştirilmeli ve etkin uygulama metotlarıyla çocuklarımıza öğretilmelidir.
Gençlerimizin aile bilincinin kazandırılmasının kaynağı öz kültürümüzde mevcuttur. Adab'ı Muaşeret kuralları olarak bildiğimiz, edep kurallarımızdır. Bu kuralların bileşenlerinin öğretilmesi ve uygulanabilmesi sonucunda bilinçli aile olgularına kavuşmamız pekala mümkündür.