Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

“ABD’DE İSRAİL’İN GÜCÜ SİYONİST İSRAİL LOBİSİ”-1

Pek yakında Türkçeye ABD’deki İsrail Lobisiyle ilgili bir kitap çevrilmiştir: “ABD’de İsrail’in Gücü Siyonist İsrail Lobisi”. Yazarı, James Petras, çeviren Ekber Sayın. İstanbul Fide yayınları, 2025, 264 sayfa. Bu kitapta İsrail lobisinin ABD siyasetindeki etkisi anlatılmaktadır. Her ne kadar önceki başkanlar dönemindeki siyaset yapıcılar ele alınsa da günümüzde Trump yönetimindeki durum pek farklı olmadığından önemli tespitlere yer verilmektedir.
Yazar sıkça Irak’ın ABD tarafından işgali üzerinde durmaktadır. İsrail ve ABD istihbarat kuruluşları Saddam döneminin Irak’ında kitle imha silahlarına sahip olduğuna dair herhangi bir rapor vermedikleri halde ABD bu ülkeye askeri müdahalede bulunmuştur. Sonra hiçbir kitle imha silahı bulunamamıştır. Ama bu bahane ile yüzbinlerce Iraklı sivil öldürülmüş, her türlü aşağılama ile tecavüz edilmiş, ülke parçalanmıştır. Üstelik burada ABD’nin güvenliğiyle ilgili hiçbir tehdit de olmamıştır. Burada petrol devlerinin değil Yahudi Lobisinin nüfuzu, petrol şirketlerinin etkisini çokça aşmaktadır. 2006 tahminlerine göre ABD’nin Irak’ta kaybı 3 bin asker ve 300 milyar dolardır (uzun vadede ABD’nin savaş maliyetinin iki trilyon dolardan fazla oldu bile tahmin edilmektedir), ABD’nin askeri masrafları ve kayıplarından ziyade İsrail’i önceleyen Siyonistler, İran, Suriye, Lübnan hatta Suudi Arabistan’ı hedef alan yeni savaş planları yapmakta, Arap ve İslam ülkelerini terörü finanse eden ve teşvik etmekle suçlayıcı raporlar hazırlamaktadır. Üstelik Saddam ABD ve Batının peydahladığı bir yöneticiydi. Ancak İsrail kendi çıkarlarına aykırı görünce bunu hedefe aldı. Zira Irak-İsrail petrol hattını açarak Hayfa’yı yeni Rotterdam yapmak istiyorlar.
Yazar, ABD’de siyasetçilerin İsrail’i ABD’nin Ortadoğu ve dünyadaki tek en güvenilir müttefiki olarak gördüklerine hayret eder ve bunu “küçük bir bölgesel gücün devasa bir imparatorluktan adeta haraç almasına” benzetir. Bu, paradoksal bir durumdur. ABD’de İsrailli kolonlar İsrail’e milyar dolarlık yardımlar yaptılar, yardımlar hala sürmekte; düşük ücretli işçilerin sendikaları sendika aidatlarını fonlarla buraya aktarmakta, İsrail fonları satın almaktalar, bu tahviller işgal alındaki topraklarda yeni sömürgeci yerleşimcilerin finansmanında değerlendirilmektedir. Hatta bazı zengin finansal dolandırıcılar, gangsterler ABD adaletinden kaçmakta ve üstelik İsrail devleti tarafından korunmaktadır. Adalet Bakanlığının bu konudaki talepleri bile dikkate alınmamaktadır. Bu arada, İsrail kendi çıkarı gerektirirse ABD’li olan askerleri bile öldürmektedir: bunun örneği 1967’de USS Liberty adlı geminin İsrail tarafından bombalanması sonucu 34 denizci ölmüş ve 173’ü yaralanmıştır. Bu saldırı kasıtlı idi ama ABD hükümeti olayı geçiştirmiştir. Hatırlamak gerekirse, İsrail’i başta İngilizler olmak üzere Batılılar kursa da 1943-1947 döneminde onlara karşı mücadele ettiler, teröre giriştiler, Batılıların ciddi kayıpları da olmuştur. Yani İsrail kendisini büyütenlere de düşmanlığını göstermiştir.
Yazar kitabında esas olarak İsrail Lobisinin ABD’deki gücünün etkisini kurumlara dair örneklerle ele almıştır. Örnek olarak altmış bin varlıklı üyesi ve yıllık 60 milyon dolarlık bütçesiyle AIPAC, ABD’de başkanlık, parlamento ve liderlerinin İsrail adına casusluktan suçlandığı bir federal iddianameden daha büyük etkiye sahiptir.
11 Eylül saldırılarıyla ilgili olarak da, İsrailli operatörlerin bunun öncesinde istihbarat topladığı ancak bunun gizlediğini belirtmektedir. Yine ABD’deki İsrail istihbaratının etkisi yer almaktadır.
11 Eylül saldırılarını İsrail ve Yahudi Lobisi Arap ve İslam dünyasına karşı Batı ve ABD kamuoyunu kışkırtmak için kullanmıştır.
İsrail’in ikna gücü nereden geliyor? Söz konusu kabiliyet siyasi ve ekonomik açıdan güçlü bir Yahudi diasporasına dayanmaktadır. Mesela Demokratların finansmanının % 60’ı, Cumhuriyetçilerin ise % 35’i Yahudilerden gelmektedir. Yahudi ağlarının oy sonuçlarını etkilemek için harcadığı her bir dolar karşılığında İsrail devleti, işgal ettiği topraklarda yatırım yapmak, Rumen ve Filipinli hizmetçiler çalıştırabilmek için ve silahlandırmak için yardım almaktadır.
İsrail’de paranoya hakimdir; çünkü onlara göre tüm Araplar, Müslümanlar (belki bir adım sonra kendilerinin kullanamadıkları Hristiyanlar, bir adım sonra tüm insanlar) potansiyel şüphelidir. Zira inanışlarına göre kendileri seçilmiş topluluk, ırktır. Yazara göre “ABD’nin İsrail’in aşırı paranoyak siyaset tarzını benimsemesi yalnızca Orta Doğu için değil, dünyanın geri kalanı ve ABD’deki demokratik özgürlükler için de son derece tehlikeli ve geniş kapsamlı sonuçlar doğurmaktadır.”
Yazar İsrail’in Amerika dış yardımı kaynağından da alıntı yaparak İsrail’in kendi kendine yeterli bir devlet olmadığı, varlığını sürdürebilmesi için dış yardıma ve borçlanmaya bağımlı olduğu temel sorusunu sorgular. Dolayısıyla İsrail devletinin finansmanını kim sağlamaktadır? Dış yardımı olmadan İsrail ekonomisi yaşam standartlarında ve çalışma koşullarında ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Bu da İsrail’deki iş insanlarının profesyonellerin yurt dışına göç etmelerine yol açacaktır. İsrail kendi yağıyla kavrulan üretken bir toplum ve devlet olmak zorunda kalacak, düşük ücretli Asyalı hizmetçilerin, ithal Doğu Avrupalı tarım işçilerinin ve Filistinli inşaat işçilerinin sömürülmesi bitecektir. Tabii burada İsrail’in Orta Doğunun tek demokratik ülkesi olduğunu iddia edenleri hatırlamak gerekir. Yani Amerikalı vergi mükellefleri Yahudilerin sefa sürmelerinin ve katliam yapmalarının faturasını ödemektedir.

 

Kaynak: Adem Esen

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hisseli Harikalar Kumpanyası Değil, Gerçek FUTBOL İstiyoruz…

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.