Bugün günlerden 15 Temmuz… Takvimler, o kara geceyi bir kez daha işaret ederken, zihinlerde ve ruhlarda yankılanan derin izler hâlâ taze. Kimi için bir ihanet, kimi için bir direniş destanı… Ne olursa olsun, 15 Temmuz 2016 gecesi, bu toprakların kaderine bir düğüm daha attı. Ancak ben bugün, o düğümün atıldığı anın ötesine geçmek, darbenin ruhlarımızda ve zihinlerimizde bıraktığı enkazı ve bu enkazın altından nasıl kurtulacağımızı yazmaya gayret edeceğim..
O gece sadece tanklar yürümedi sokaklarda, sadece bombalar düşmedi Meclis’e. Aynı zamanda güvenin, birliğin ve ortak değerlerin üzerine gölgeler düştü. İnsanlar birbirine şüpheyle bakmaya başladı, komşu komşusuna tereddütle yaklaştı. Yaşananlar, toplumsal dokumuzda derin yırtıklar oluşturdu. Kutuplaşma, ötekileştirme ve nefret söylemleri, bu yırtıkları daha da derinleştirdi. Enkazın altında kalan sadece binalar ya da köprüler değil, aynı zamanda umutlarımız, arzularımız, geleceğimiz oldu..
Bu tahribatın en büyük bedelini ise, masumiyetini ve geleceğini kaybeden çocuklar, travmayla boğuşan yetişkinler ve içlerinde bir daha kapanmayacak yaralar taşıyan aileler ödedi. Korku, endişe ve belirsizlik, gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi. Zihinlerimizde sürekli dönüp duran “Ya tekrar olursa?” sorusu, huzurumuzu elimizden aldı. İşte bu, darbenin fiziksel yıkımın çok ötesinde, manevi ve psikolojik bir tahribat bıraktığı gerçeğidir..
Peki, bu enkazın altından nasıl kalkacağız? Bu derin yaraları nasıl saracağız? İyileşme süreci, sadece zamanla geçecek bir durum değil; bilinçli bir çaba, ortak bir irade gerektiriyor.
Bu enkazın altından kalkmanın ilk adımı, geçmişle yüzleşmektir. Yaşananları inkâr etmek ya da üzerini örtmek yerine, tüm çıplaklığıyla görmek ve anlamaya çalışmak zorundayız. Ardından, empati ve anlayış köprüleri kurmak geliyor. Farklı düşüncelere sahip olsak bile, birbirimizin acılarını anlamak, ortak bir insanlık zemininde buluşmak zorundayız. Toplumsal barışı yeniden inşa etmek için diyaloğu ve hoşgörüyü ön plana çıkarmalıyız..
En önemlisi ise, geleceğe odaklanmaktır. Geçmişin yükünü sırtımızdan atarak, ortak bir gelecek vizyonu etrafında birleşmeliyiz. Adalet, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları gibi temel değerleri yeniden güçlendirmek, bu tahribattan kurtulmanın yegane yoludur. Genç nesillere, korku ve endişe yerine umut ve güven aşılamalıyız. Onlara, farklılıkların bir zenginlik olduğunu, birlikte yaşamanın ancak karşılıklı saygıyla mümkün olduğunu öğretmeliyiz..
15 Temmuz’un ruhlarımızda bıraktığı enkaz büyük. Ancak bu enkazın altında ezilmek yerine, ondan ders çıkararak küllerimizden yeniden doğma gücüne sahibiz. Bu, uzun ve çetin bir yolculuk olacak. Ama unutmayalım ki, yaraları saran zaman değil, zamana anlam veren adımlarımızdır. İşte o zaman, 15 Temmuz, sadece acı bir hatıra olarak kalmayacak, aynı zamanda bir dirilişin, bir yeniden doğuşun da sembolü olacaktır..
Allah bu necip millete bir daha böyle bir travma yaşatmasın..
Kaynak: Medine Ekmekci
YER ÜSTÜNDE YEŞİL YAPRAK
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.