YEREL İTTİFAK YOK GALİBA!

Hep şunu söyledik. 14-28 Mayıs demokratik ayar seçimlerinin yankıları hala devam ediyor. Muhalefet partilerinde çoklu masalarda “balans ayarı” sürecini gözlemliyoruz. Yaşanan ve yaşanacakları bu sayfalara sığdırmamız mümkün değil ki!
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, bir açıklamada bulunarak altılı yada gizli destekçileriyle beraber sekizli masayı bir kez daha dağıttı. Dedi ki, hiçbir ilçede ya da beldede ittifak yok.” beyanı bununla da kalmadı. Genel idare kurulu toplantısı sonrasında Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu, 81 ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını iddia etti. Aman Allah'ım. Yerel seçime adım adım yaklaştığımız şu yerel seçim öncesinde İYİ Parti'den alışılmışın dışında bir hamle geldi.
Sayın Akşener'in İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarına olan muhabbeti , tavrı belliyken şimdi ne olacak? Atlanılan bir konu da arkasında durulan adaylık açıklaması beklenen kişilerin ablalarını yarı yolda bırakmaları, kendilerinde olmayan özgüvenin tezahürü müdür bilinmez. Siyasette kimsenin yaptığı yanına kalmıyor ki. Bir de ne gariptir ki, matematikte artılar toplanırken siyasette eksiler toplanıyor.
İYİ Parti uzun bir süredir teşkilat yoklaması yapıyor. Seçimlere ittifakla mı girelim yoksa öz kimliğimizle mi?
Teşkilatın tabanı “Kendimizi bir türlü HDP ve PKK'dan soyutlayamıyoruz. Bu ittifaktaki birlikteliğimizi halka izah edemiyoruz. Kendi kimliğimizle, benliğimizle seçime girelim. Konumumuzu, durumumuzu bilelim.” derken teşkilatın daha üst kademesinde ince hesaplarda uzman ekip ise “Sıfır çekeriz dolayısıyla kazanabilirsek ancak ittifaklarla olur.” görüşündeler. Genel idare kurulunda birinci görüş ağır bastı ve İYİ Parti 81 ilde kendi kimliği ile seçime gireceğe benziyor.
Peki en çok sorulan soru, İstanbul ve Ankara ne olacak? Siyasette bazen dün dündür, bugün bugündür. Hatta dün de bugündür. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları, tekrar aday olduklarını ilan ettiler. Sayın Kılıçdaroğlu da, “Tabii ki” dedi. Başka alternatifi var mı, yok. Bu iki başkan seçimi kazansa da Kılıçdaroğlu seçimi kazanacak, kaybetse de. İzmir yerinde dururken İstanbul ve Ankara'nın palas pandıras açıklamasına ne demeli! Sayın Akşener'e atılan bir pas mı?
Sayın Akşener, “Ben bu seçimlere kendi oyuncularımla, kendi takımımla gireceğim.” demiyor mu? Sen ne kadar hamle yaparsan yap, Sayın Akşener çoklu masada bulunduğunda hep kaybetti, bundan sonra da kaybedeceğini biliyordur muhtemelen.
Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefette hep kaybederken en yakınındaki en güçlü muhalefet adayları da kaybediyor. DEVA, Saadet, Gelecek, Demokrat Parti kaybetmiş gibi görünseler de matematiksel olarak kazanan partilerdir. Bu seçimde en çok kazanan Saadet Partisinin pasifliğini ve duracağı yeri bildiğinden, Yeniden Refah Partisi'dir.
İYİ Parti İstanbul ve Ankara'da toplumda karşılığı olan adaylar çıkarırsa durum değişir. Mesela İstanbul için ekranların tanıdık yüzü, Prof. Dr. Ersan Şen aday gösterilirse ne olur? Sayın Şen daha önce İYİ Parti'ye yakınlığıyla biliniyor. Ayrıca domates, biber, piyasa fiyatları ve hayat pahalılığı konusunda toplumun kanayan yarasına parmak basıyor.
Böyle bir durumda Ersan Bey, Sayın İmamoğlu'na mecazi manada epey bir iyilik yapmış olur. Sayın Bakan'a da İstanbul'un yerel koltuğunu açmış olur. İYİ Parti şu anki söyleminde sabit durduğu müddetçe, dengeleri değiştirir. Belediyelerdeki bulup aday edecekleri birikimli adaylarla da bazı belediye başkanlıklarını alırlar.
Seçimden sonra ne mi olur? Ana muhalefet partisinde idari yapılanma değişir. Seçimin kaybedilmesi sonrasında Kılıçdaroğlu'nun delegeleri dahi kendilerini orada tutamazlar. Ancak o zaman Sayın İmamoğlu, genel başkanlık koltuğunu düşünür mü, düşünmez mi? Bilemeyiz.
Sayın Kılıçdaroğlu'nı genel başkanlık koltuğuna layık gören kesim Sayın İmamoğlu'nu ikna eder ve o müzmin muhalefet koltuğuna oturtur.
Sayın Akşener'in sınavı çetin. Bir taraftan CHP diğer yandan HDP ve uzantısıyla mücadele verirken diğer taraftan siyasetin duayeni ile aynı kulvarda koşmaya çalışıyor.
Zor zanaat, zor siyaset.
Haydi hayırlısı.