UYANIŞ

Ey! Alem'i İslâm, seni yıllarca avutmuş da o mel'un rüya
Yıkılınca Osmanlı, hani nerede o büyük hülya
Birleşmeli değil miydin etrafında Hakk'ın
Hele bir bak ahvaline, ne hale düştün, şaşkın!
Bulaştın bitat'a, hurafeye, batıla koptun Furkan'dan
Örümcekler sardı beynini, yoksuldun ilimden, ahlakdan
Hani ey! esaret-zede kavimler, nerede muhtariyyet
Kurtuldunuz mu esaretten? yoksa akıbet
ebedi mahkumiyet?
Uyumuştun, ya uyansaydın! hiç perişan olur muydu yurdun
Küffarın kan kusan silahlarıyla âfâkı uyanır mıydı yurdun
Bilmeliydin gerçeği, hani üç beş alığın marifeti
Akledip anlamalıydın, bu vahim rezil akıbeti
Belliydi şu akıbetin, yüz elli yıl kadar evvel
Söylenmiş iken bu gerçek, şimdi doğru mudur cedel?
Ey millet'i mazlume'i merhume! gaflet neden?
Sanma! Küffar çekmiştir elini üzerinden
Oyunlar aynı, değişen sadece oyuncular
Müstekbirlik sıfatlarıdır, acziyet ve korku salarlar
Sinsidirler, gireler damardan kanında dolaşırlar
Yüzsüzdürler, tükürsen yüzüne yağmur sanırlar
Üç beş beyinsiz palyaço, çıkmış sahneye
Körüklüyor toplumu, bel bağlamış fitneye
Dışarda kökü, içerde kümeleşmiş maşaları
Fikirden yoksun acziyet içinde kafaları
Maziye bakıp da ders almazlar tarihten
Görmez gerçeği, kör olmuş muhalefetten
Nerede olsam çıkar karşıma bir makber'i şehid
Fikret bari bir kez bire gafil! niçin düşmüş şehid
Hiç mi yüreğin yanmaz? bari utan şühedâdan
Terazi şaşmaz, kaçış yok mahkeme'i kübradan
Oyun sahnede gömüyorsun, feri mi gitti gözünün?
Muhakemen yok, feraseti mi yok beyninin?
Aynıdır sözcükleri, demokrasi, özgürlük, muhtariyyet
Korkarım arkası, teslimiyet vatandan mahrumiyyet
Çivileri yoktur çakılmış ülkede, âsâr ne gezer
Yapılınca bir eser, bir de düşmana şikayet eder
Uyanışın şimşekleri çakıyor ülkemde
Teknofest gençliği parlıyor gözümde
Zenginliğindir kültürün, sahip çık özüne
Bilme sarıl, ilim ışığın olsun koş atine
Su uyur da düşman uyumaz unutma!
Sinsidir hilesi, caziptir teklifi kanma!
Mazlumlar gördüm dünyada, şimdi Ukrayna
Belemiş bebeğini analar Türk Bayrağına
Gıdasıdır zalimin göz yaşı-kan, doymaz kana
Sürülmüş toprağından, hasrettir vatana
Tut elinden mazlumun, zira yakışır sana
Yerin var gönlünde mazlumun, sanki ana