TÜRK DERİN DEVLETİ VE ANAYASALARA ETKİSİ

Anayasalar devletlerin temel yasalarıdır. Devlettin yargı, yürütme ve yasama organları ve bunların alt birimleri ile devlet ve vatandaş ilişkilerini düzenler. Osmanlı’dan önce de Türk devletlerinde kısmi anayasa niteliğinde uygulamaların olduğu tarihi kayıtlardadır.Osmanlı’da ilk anayasa 1808 yılında 2. Mahmut zamanında düzenlenen Sened-i İttifak’tır. Bu düzenleme dış baskı olmadan hazırlanmıştır. Daha sonra Sultan Abdülmecit zamanında 1839 yılında Tanzimat, 1856 yılında Islahat Fermanları ile devletle kurumları, devletle vatandaşlar vatandaşla vatandaş arasında düzenlemeler yapılmıştır. Bu fermanlar tamamen İngiltere’nin baskıları ile Yahudi ve Masonların kontrolünde Türk derin devletince hazırlanıp ilan edilmiştir. Başrollerde mason Mustafa Reşit Paşa, Ali ve Fuat Paşalar vardır. Bu fermanlarla devletin İslam akidesi olan temel dinamiklerine adeta dinamit konmuştur. Psikolojik olarak Müslümanlar o zamana kadar kendilerini gavurlardan üstün görürken fermanlar bu üstünlüğü eşitlemiş, zamanla da milletimizi ezik hale getirmiştir. Devlet kurumlarında gavurlarda memur olarak alınmaya başlanmıştır. Bu durum ise devlette zafiyete sebep olmuştur. 1840 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı ve Rusya ile olan gerginlikle devlet çaresiz kalmış ve İngilizlerden yardım istemiştir. İşte bu tarihten itibaren de derin devlet içinde dış etkiler artmıştır. Nihayet Sultan 2.Abdülhamit zamanında 1876’da Meşrutiyetin ilanı ile mason ve Yahudi asıllı olduğu iddia edilen Mithat Paşa tarafından hazırlanan Kanun-u Esasi isimli anayasa yürürlüğe girmiştir. 1881 yılında anayasa askıya alınmış, 1908 yılında 2. Meşrutiyetin ilanı ile yeniden yürürlüğe girmiştir. Abdülhamit dış destekli derin devletle tahta kaldığı 33 sene kıyasıya mücadele etmiş, devlet yönetiminde bunları engellemiştir. Milli Mücadele sırasında 1921 yılında Ankara’da Esas Teşkilat Yasası isminde bir anayasa da yürürlüğe girmiştir. Mücadele kazanıldıktan sonra 1924 yılında daha kapsamlı bir anayasa daha hazırlanmıştır. 1924 tarihli anayasada da dış etkenleri görebiliyoruz. Zira 2. Mecliste de Mason ve ismi Türk aslı Yahudi olan Sebatayların etkinliği güçlüdür. 1924 Anayasası 1960 ihtilaline kadar yürürlükte kalmıştır. 2. Dünya Harbi sonrası derin devlet ABD tarafından kontrol edilmeye başlandı. 1960 ihtilalini yapanların ABD ve NATO tarafından yönlendirildikleri artık sır değil. İhtilal sonrası ABD cuntaya mali yardımlarda bulunmuş, ordudan emekli edilen milli ve yerli subayların emekli ikramiyeleri dahi ABD‘den alınan para ile ödemiştir. 1960 ihtilalinden sonra kurucu meclis oluşturulmuş, bu meclisin hazırladığı ana- yasada 1961 Anayasası olarak hukuk tarihimize geçmiş, 1980 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. 1980 yılında yine dış destek ve içteki derin devlet tarafından güdümlenen bir ihtilal daha yapılmıştır. Tabiatı ile de çoğunluğu yine Masonlardan oluşan bir kurul tarafından 1982 Anayasası hazırlanmış ve 1980 cuntası tarafından yürürlüğe sokulmuştur. Bugüne kadar çok maddesi değiştirilmiş olsa da hala yürürlükte olan anayasadır. Bu saydığımız anayasalardan hiç birisi millet tarafından hazırlanmış sivil anayasalar değildir. Tepeden inme halka dayatılmışlardır. Türk derin devletinin iç dinamikleri de hiçbir zaman yerli ve milli unsurlardan oluşmamıştır. Dışarı ile gönül, gaye ve hatta kan bağı vardır. 1971 muhtırası, 28 Şubat Post Modern Darbesi, Gezi Kalkışması, 17-25 Aralık Yargı Darbesi, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü de dış destekli derin devletin ürünleridir. 15 Temmuz 2016’dan sonra derin devlet kısmen geriletilse de gerek siyaset ve gerekse bürokraside hala etkinlerdir.