Konya HAFİF YAĞMUR 21°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Titreyip Kendimize Dönelim!

Titreyip Kendimize Dönelim-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

■ Kazandıkça bölüşemiyorsan elini sorgula.

Konuştukça kırıcı oluyorsan dilini sorgula.
Yürüdükçe menzilden çıkıyorsan yolunu sorgula. Ömür geçtikçe yerin de sayıyorsan gününü sorgula. Sevildikçe vefasızlaşıyorsan gönlünü sorgula. Hangi halde olursan ol, sonunu sorgula! (Hz. Mevlana)
***
İçerde ve dışarıda çözülmesi gereken yığınla sorunlarımız var. Sadece “biz mi sorunluyuz?” kuşkusuz hayır! Kalkınmış, az kalkınmış, kalkınmakta olan ya da hiç kalkınmamış ülkelerde de sorunlar yumağı giderek büyüyor. Dünya, sorunlu bir dünya oldu böyle dünyanın merkezinde bulunuyoruz. Ne yapacağız? Kuşkusuz elimiz kolumuz bağlı bir mucize beklemeyeceğiz ya da yan gelip yatmayacağız.
Evrensel ve ulusal anlamda diğer ülkelerin uydusu olmadan aklımız ve özgüvenimizle çözüm projeleri üretmek zorundayız!
Sorunların çözümünde göre birincil kanal “tartışmaya” açık olmalıdır. Tartışmayı kavga olarak anlamadan ve algılamadan sorunların ayrıntılarıyla gündeme getirdiğimizde çözüm konusunda mesafe almış oluruz. Tartışma özürlüsü ve kavgaya dönüştürme eğiliminde olduğumuza vurgu yapmalıyız;
■ Kötülerle tartışma üzerler, iyilerle tartışma küserler.

İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır; bu söz uzlaşının alfabesidir.
■ Fikir çatışmaları güneşten doğar.Yüz çiçek açsın bin fikir yarışsın. (Zedung)

Konuşarak sorunları çözmek olasıdır; üstelik
konuşmak, demokrasinin doğasında vardır; ancak içerik sığ değil, dolu olmalıdır.
İki ya da fazla kişinin belli bir konuda düşüncelerini sergileme yoluyla fikir alışverişinde bulunmalarına tartışma denir.
Tartışma polemikle ilintilidir. Üst sınırı hakarete dek varır ki amaçtan sapmış olur.
Polemik kavramı, Yunanca savaş – kavga anlamını taşıyan Polemikos sözcüğünden türemiştir. Platon, Cumhuriyet adlı yapıtında Polemarchuskarakteri yaratmış, polemiği etik tartışmalara götüren araç olarak nitelemiştir.

Türk Dil Kurumu polemiği ağız dalaşı ve kalem kavgası olarak tanımlar. Polemik aynı zamanda Fransızca kökenli polémique’den gelmektedir; söz dalaşı ve kalem kavgası anlamındadır. Basın terminolojisinde kalem dalaşına polemik denilmektedir;
Polemik türleri: Hiciv (Pamphlet),Yergi (Libelle) , Propaganda , Taşlama (Satire) Manifesto, Savaş – Kavga İlanı (Blame). İtalyan tiyatroları polemiğin amacını yansıtır; Castigat ridendo mores! (ahlaksızlıkları
gülerek cezalandırmak ve çok kez öğreterek)
Edebiyat dünyasında Luther, Erasmus ve Calvin bu konuda ustalaşmışlardır.
N. Kemal’i okurken Mektuplarında ağır hakaretlerle yüklü olduğu gözlenir. Savaşçıda nezahet-i lisaniyye aranmaz, denir. Polemikte yumuşaklık olmaz. Ölüm de mazeret değildir.

■ Yaşayanlara saygı borçluyuz çok, ölenlere tek borcumuz; gerçek (Voltaire)
■ Namık Kemal demiş ki; “Barika-i hakikat) müsademe-i efkârdan çıkar.” (Hakikatin ışıklı şimşeği fikirlerin çatışmasından çıkar)
Süleyman Nazif buna şu yanıtı verir;
“Çarpışanlar balkabaklarıysa, sadece çekirdek çıkar”

■ Dönemin fikir hareketleri üzerine hararetli nutukların atıldığı bir dost meclisinde bulunan yetkin bir kişi der ki; “Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat çıkar.” Dost Meclisinde bulunanlardan ünlü yazar ve romancı Refik Halit itiraz eder; “Yok, ! Bizde çatışmalardan ya kurşun çıkıyor, ya da sürgün!”
■ Bir toplantıda bir genç, M. Akif’i küçük düşürmek için sormuş;
– Afedersiniz, siz veteriner misiniz?
M. Akif hiç istifini bozmadan yanıt vermiş;
“Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?”
■ Sadrazam Keçecizade Fuat Pasa Paris’te iken, elçiler arasında hangi devletin kuvvetli olduğu tartışılıyordu. Sıra Paşaya gelince, elçilere şöyle dedi;
“En kuvvetli devlet, Osmanlı devletidir.”
Herkes bu sözler üzerine şaşkınlık içerisinde iken, Paşa sözünü tamamladı; “ O kadar kuvvetli ki, siz dışarıdan biz içeriden çalıştığımız halde, bir türlü yıkamıyoruz.”
■ Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada dost kalmazdı .(Pascal)

Büyük bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Nihayet kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün kavağa: sormuş
-Sen kaç ayda bu hale geldin?
-On yılda!
“On yılda mı”? diye gülmüş kabak ve çiçeklerini sallamış;
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
– Güz gelsin de seni o zaman görürüz.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Kabak endişeyle kavağa sormuş;
-Neler oluyor bana?
-Ölüyorsun!
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için…
—-
Çok anlamlı atasözlerimiz vardır;
Acele işe şeytan kar ışır
Acele işin sonu nedamettir.
Acele giden yolda kalır.
Yusuf Has Hacib, ölümsüz eseri Kutadgu Bilig’de bir nasihatte bulunur;
“İve işleme iş meger din işi
İveg işte asgın bulımaz kişi”
(Din işinden başka işlerde acele etme; insan acele işin faydasını görmez.)

Şeyhi’nin Harname adlı yapıtından iki dize;
“ Gazab ta’cîl ile cahillerindir
Teenni hilm ile âkillerindir.”
(Öfke ve acelecilik cahillere, acelesizlik ve yumuşak davranış akıllılara özgüdür.)

Konuyu dinsel yönden irdelediğimizde acele hareket etmenin sakıncaları dile getirilir;
“Her şeyde teenni hayırlıdır, ahiret ameli müstesna!- Teenni Rahman’dan, acele ise şeytandandır.” (Hadis)

Sinop kalesinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir mahkûm hücresinin duvarına şu sözü kazımış:
– Bu da gelir, bu da geçer.
Kale komutanı günün birinde hücreleri gezerken bu ibareyi görmüş ve emir vermiş;
“Salıverin bu adamı! Madem bu kadar umutla yaşıyor, salın gitsin.”

Yaşamın genel kuralı; umutsuz yaşanmaz…
Erişir menzil-i maksûduna âheste giden
Tîz-reftâr olanın pâyına dâmen dolaşır.
Yavaş yavaş ilerleyenler maksatlarının son durağına erişirler; acele edenlerin ise etekleri ayaklarına dolaşır. (Edirneli Hatemi)

Umutsuz hiç değiliz. Sorunlarımızı birer ikişer, çözeceğiz. Bu yüce Ulus, uygun olmayan koşullar da bile canını hiçe sayarak vatanını düşmanların işgalinden kurtardı. Cumhuriyeti kurdu, çok partili demokrasiyi de gerçekleştirildi. Sırada ileri demokrasi var. Önce ülkeyi terör belasından kurtaracağız. Şimdi bir ve beraberlik zamanıdır, ciddi, doğru yolda, güvenli özgüvenli olalım. Tünelin ucu görülmüştür. Egemen güçlerin çok basit ayak oyunlarından özümüze dönmeliyiz.
Çözümün reçetesi Büyük Türk Atası Bilge Kağan’ın uyarı nitelikli tarihi iletisidir;
“Ey Türk; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir. Titre ve kendine dön! ”

Bir damla;
“ Türk sözcüğü, bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili,
dini, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, mezhebi ne olursa olsun, tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kucaklayan milletin ortak adıdır.
(Danıştay’ın, 18 Şubat 2011 Tarihli Kararı)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Bu yıl kimin pabucu dama atılıyor?

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.