Terör şeytanın insanlığa tuzağıdır

■ Düşmanın karınca ise sen onu fil gibi san! (Türk Atasözü)

***

Hain terör bu kez korkunç yüzünü

İstanbul’da Uluslararası Atatürk Hava

Limanında gösterdi. Onlarca ölü ve yaralı var. Yine gözyaşı, yine evlere ateş düştü. Analar, babalar,  nineler, dedeler, evlatlar Türkiye ağlıyor. Ayağa kalkmaya çalışan Turizm Sektörü yeni bir darbe daha aldı.

Şimdi birlik ve beraberlik zamanıdır.

Saflarımızı daha sıklaştıracağız, bir ve beraber olacak, terör belasına iman gücümüzle de çelikten duvarlar öleceğiz.

Bu yüce Ulus, kuşkusuz terörün de belini kıracak ve yok edecektir. Tarihimiz şanlı destanlarla doludur;  uygunsuz koşullara karşın Kurtuluş Savaşını kazanan Türk Ulusu, kahpe, kalleş terörün de üstesinden gelecek, esenliğe tamca kavuşacağız.

—

Doğu ve Güneydoğuda da şehit haberleri gelmeye devam ediyor.

Bıçak kemiğe dayandı artık!

Yetti gari…

Terörün insafı yoktur.

Terörün merhameti de yoktur.

Terör  dobra değil kalleştir, arkadan  vurur, üstelik  kan emicidir.

Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakıyor.

Işıklar sönüyor, yuvalar dağılıyor, insanlar ölüyor ve sakat kalıyor. Terör, günümüzde kenarda kalmış, yöresel bir eylem değildir; nedenleri ve sonuçlarıyla da çok uluslu olmuş, küreselleşmiştir.

—

Terörün, sağı, solu, ırkı,  cinsi, dili, milleti de yoktur. Terör insana ve insanlığa karşıdır. Kanlı eller, cana, mala kastediyor, çoluk çocuk demeden, kadın erkek ayırım yapmadan, genç mi, yaşlı mı hiç bakmadan ve acımadan tetiği çekiyor.

Terörizm millet ve devletlerin geleceklerine,  mutluluklarına savaş ilan etmiştir; birincil amacı toplumun kaynaklarını kurutmaktadır.

Teröristler toplumda korku ve dehşet iklimi oluşturur,  her yerde ayrım yapmadan, gözünü kırpmadan cinayet işlerler.

Teröristler, eylemlerini kollektif ve planlı bir şekilde yapmakta, zorlayarak, korkutarak görüşlerini kabul ettirmektedirler.

…

Terörün İslamiyet’te de yeri yoktur;

“Kim ki, haksız yere suçsuz bir insanı öldürürse, tüm insanları öldürmüş gibi sayılır. Kim suçsuz tek insanın hayatını kurtarırsa tüm insanları kurtarmış gibi kabul edilir” (Maide Sûresi)

—

Hz. Ebu Bekir tarihi emri şöyle;

“Dikkat ediniz! Düşman topraklarında her şeyi yapma hakkına sahip olduğunuzu sanmayınız. Düşmanın yaşlı, kadın, çocuk hasta ve mabetlerdeki din adamlarına dokunmayınız. Hayvanlarını telef etmeyiniz, bağ, bahçe gibi yeşilliklerine zarar vermeyiniz. Düşmanınız cephede sizinle savaşanlar olduğunu unutmayınız!”

—

■ Fitne (anarşi) uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin! (Maide Sûresi)

—

Terör, kalleşliğin mizansenidir.

Terör, çağ dışılığın kan kusan belasıdır.

Terör, şeytanın değişik görüntüsüdür.

Terör şeytanın insanlığa tuzağıdır.

Kimin, nerede ve nasıl kurşunlarla hedef olacağı önceden bilinememektedir.

Terör,  amacını yitirmiş silik cinayetler olarak algılanmamalıdır.

Bizim anlayışımızda ülkemizin her bölgesi aynıdır, kutsaldır. Bölgeler arasında ayırımcılık yapmak, fesat tohumları ekmekle eş anlamlıdır.

—

Terörle manipulasyon, el ele, kol kola gitmeye başladı. Terör, önemine koşut, kimlik, sistem ve ad değiştirdi;

Küresel terör var; ülkesel terör var; bölgesel terör var, devlet terörü var.

Terör sözcüğü,  tarihte ilk kez Fransız Akademisince gerçekleştirilen 1798 sözlüğünde yer aldı. Daha sonra 1793 ile 1794 arasında Fransa’yı kan gölüne dönüştüren  “Zanlı Yasasının” sonuçlarını ifade için kullanıldı.  Devrim Meclisine “terör gündemi” olarak sunulan yasa, kimi yayın organları ve yazarlarca, dine, özel mülkiyete ve devrim muhaliflerine karşı bir savaş ilanı olarak değerlendirildi. Tasarının oylanmasından kısa bir süre sonra da öngörülen yaptırımlar onlarca  kişi için infaz edildi. Terör belli bir süreç sonra da küreselleştirildi yeni boyut aldı;

“Kamuoyunu şiddet yoluyla maniple etmek.”

   Tanımlar gelişen olaylarlailgili olarak birbirini izledi. Gelinen en son nokta şu ;

“Terör,  belli bir iradeyi zorla kabul ettirmek için başvurulan her tür şiddettir.”

—

■ Gereğine inandığınız bir şeyi hemen yapınız. Başkaları ne derlerse desinler, aldırış etmeyiniz. Kazanırsınız!(Atatürk)

—

Sultan Abdülaziz Cuma günleri saltanat kayığı ile Boğazda gezintiye çıkar, Emirgân, Beylerbeyi gibi kıyıdaki bir camide cuma namazını kılar, namaz sonu gezintiye devam ederdi. Halkını mutlu görmek, mutlu kılmak ve mutluluğu için çalışmaktan yorulmazdı.

Sultan Aziz, saltanat kayığı ile yaptığı bir Boğaz gezisinden sonra, Cuma namazını kılmak için yeşillikler arasındaki Emirgan Camiine gitti.  hoşça bir anı onu bekliyordu. Söyleşileriyle Sultan Aziz’e dost güzel sesli Kazasker Mustafa İzzeddin Efendi, Sultanın dostluğunu yitirmişti.  Çok üzülen İzzeddin Efendi, kendini dervişliğe vererek camilerde Kur’an ve hutbe okuyarak vakit geçiriyordu. O gün de Emirgan Camii’nde gönülleri ürperten güzel ve davudî sesi ile Kuran okuyordu. Padişah yabancısı olmadığı ve çoktan özlediği okuyuşu içtenle dinledi. Okuma bitince İzzeddin Efendi’yi yanına çağırdı;

-İzzet bu ne hal?

İzzeddin Efendi saygı ve alçak gönüllü bir tutum içinde iki elini açıp dervişlere özgü biçimde eğilerek yanıt verdi;

   -Efendimin hiddeti, derviş etti İzzeti!

Bir kıssa ve hisse…

—

Terör, lanetli bir zihniyetin ürünüdür.

Terör, acımasızdır; hak ve hukuktan yoksundur. Bütün ülkeler, ayırımcılık yapmadan hareket ettikleri takdirde terörist faaliyetler alan bulamayacak, oldukları yerde parçalanıp gideceklerdir. Terörle mücadelede tüm ülkeler ortak payanda da buluşmalı, mücadele programı hazırlanmalı ve vakit kaybetmeden toplu uygulamalara geçmelidirler.

—

Terörü kökünden durdurmak için sosyolojik, ekonomik ve sosyo- ekonomik (istidam ve üretim projeleri dahil)  kararların yanı sıra kimi radikal önlemler de alınmalı, birlik ve bütünlük içinde sorunun üstüne gidilmelidir.

Tüm iyi niyetli yaklaşımlara karşın terör yuvaları, “şer odakları” olmaya devam ederlerse, yapılacak tek şey vardır;

   “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir;

   Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

Nitekim Güvenlik güçlerimizin teröre dönük operasyonları da tekdirle uslamayan  terör  ve tüm şer odaklarına  karşıdır ve kökleri kazıncaya dek sürüp gidecektir.