Sıkça dillendirmek de fayda var. Hoyratça kullandığımız kaynaklarımız tükenmeye yüz tutmuş. İşin vehametininde pek farkında değiliz galiba. Hepimizin malum olduğu üzerine Bursa’da doğal su kaynakları bitti ve kurudu. İnsanların kullanımında olan göletler yüzde 25, 15, 5 derken bir de baktık ki bir haber yüzde 0,2’ye düştü diye. Sonrası da belli tek bir cümle kurudu.
Suyun kıymetini ne kadar anlatırsak anlatalım bilemiyoruz. Bildiğimiz Bursa içtiğimiz damacana sularının bir bölümünün çıktığı Uludağ’ın içinde bulunduğu bir şehir. Yağış alıyor, kar alıyor. Ancak onun eteklerindeki göletler dahi kuruyor ise Konya’nın vay haline. Uludağ Bursa için bulunmaz bir nimet ise Erciyes Dağı da Kayseri için bulunmaz bir nimet.
Bilmemiz gereken şu. Dağ da olsa ova da olsa Rabbimin rahmeti lazım, bereketi lazım, kar lazım, yağmur lazım genel ifadesiyle yağış lazım. Bir tarihte Kayseri ziyaretimizde Erciyes’e çıktık. Orada bir makine gördük. Kamyondan biraz daha iri. Bu nedir dediğimizde “ kar Makinesi” dediler. Bu yağış azlığı, bu kuraklık demek ki Erciyes’in zirvesinde dahi var ki insanlar kar yağdırmak zorunda kalıyorlar. Aşağıdan tankerlerle suyu alacaksınız, dağın tepesine taşıyacaksınız, su zerreciklerini havaya püskürtecekseniz yere düşerken soğuk havadan dolayı kar olarak düşecek!
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki aşağıdan tankerlerle aldığımız su bitmek üzere. Konya’da örneği yok mu? Derbent Aladağ. Yıllar önce kardan geçilmeyen Aladağ’da doğru dürüst kar yağmıyor. Gerçi taşıma suyla değirmen dönmez deyimi gibi taşıma suyla kaynak yapılmaz denebilir mi? Denilmesi gerek.
Her zaman ifade ediyoruz. Şu anda Mavi Tünel, Apa, Altınapa gibi Konya’mıza içme suyu sağlayan kaynaklardan Konya’mıza su gelmiyor. Merkezde ve diğer ilçelerde bol bol su kuyusu açıyoruz. Su kıtlığından çöken kuyuların yerine daha farklı noktalarda bol bol kuyu açıyoruz. Nereye kadar bilemiyoruz. Meselenin özüne inmek için siyasi bir irade gerekiyor. Bölgesel tarım politikaları.
Elimizde mevcut su kaynaklarına göre ülke genelinde nerelere hangi bitkilerin yetiştirilmesiyle ilgili bir program yapılmalı.
Rabbimin veremi. Konya’mız Bir iç denizin üzerine kurulmuş bir şehir. Bize abartılı gelebilir ancak eğer Takkeli Dağ’ın tepesinde gemilerin demirlemelerini sağlayan halkalar bulunduysa her yer deniz su. Pekala ne olmuş bu mübarek suya kullana kullana çekilmiş çekilmiş.
Bilenler bilir 1965-70’li yıllarda şu anda buğday pazarı olan yerde yer altı su seviyesi “0”dı. Araplar mevkisinde 5 – 10 m civarında idi. aynı yerlerde şu anda yer altı su seviyeleri 50 metrelere yaklaşmış indikçe de iniyor. Daha önceleri de ifade etmiştik biz bu tarım politikasıyla bırakın tarımsal sulamayı, içme suyunu bulmak için çırpınacağız.
Geçenlerde Büyükşehir Belediyemizin bir güzel, manidar ve farklı uygulamasını gördük. Döviz asmışlar “Bu alanda az su kullanan bitkiler kullanılmaktadır” diye. Alkışlamak lazım. Herkes kendine çeki düzen vermeli, önlem almalı.
Bolca su isteyen çimler, güller, yıldızlar ve diğer süs bitkileri devri kapanmalı. Konyalının gözleri yemyeşil çim ve içindeki bol su kullanılan bitkilere alışkın olsa da suyun dibi göründü. Herkes kendi çapında önlem almak zorunda. Ülke genelinde her gün bol miktarda sulanan çim sahalara ne demeli. Teknoloji gelişti. Sporcularımızın yararlanmalarına imkân vermeyen son teknoloji ile üretilen “Suni çim sahalar” yapılmalı. Başka çaremiz var mı?
Su kullanımı ile ilgili başta okullarımız olmak üzere eğitim verilmeli. Yabancı bir devlet adamının ifadesine bakın. “ Elime sabunu almadan suyu açmam.” Pekala bizdeki mantık nedir. Parasını ben ödüyorum, istediğim gibi kullanırım. Hep ifade ediyoruz ya! Ya parasını ödeyecek suyu bulamazsan ne olacak. Eğer önlem almaz isek, suyu hoyratça kullanmaya devam eder isek deniz suyunu arıtmaya kadar gider bu işin sonu. Tüm dünyadaki su kaynaklarının (denizler dahil ) % 3’ü içilebilir su. Bunu bilelim, buna göre davranalım, önlem alalım.
Arabaların yıkanma süreleri ve yıkama tekniklerini ona göre ayarlayalım. En çok yağmur alan Avrupa’da insanlar binalarına düşen yağmuru bodrumlarda depolayıp yazın bitkilerin su ihtiyaçlarında kullanıyorsa biz niçin yapmayalım. İstanbul’da hatta Taşkent Ilıcapınar’da ta eskiden atalarımızın kullandıkları yer altı sarnıçlarından niçin ders almıyoruz.
Rabbim ülkemizi seviyor 3 tarafı denizlerle çevrili, tatlı su kaynaklarının bolca olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bursa konumuna ülkede düşebilir.
Tasarruf edelim su tasarrufuyla ilgili her türlü önlemi alalım. Zira bu su bizim olduğu kadar bizden sonraki nesillere de ait.
Büyükşehir Belediyemiz güzel bir tasarruf örneği verdi. İnşallah işaret fişeği olur.
Kaynak: Mehmet Hançerli
Taktik yok, Mücadele Yok, Sonuç mu? Felaket…