Konya
°C
Yeni Meram

Stres var panik yok!

Stres var panik yok!- Nevzat TARHAN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
13.05.2020 01:19
12.05.2020 15:24
0
5447
ABONE OL
YKS ve LGS bu yıl Pandemi gölgesinde yapılacak. Pandemiyle birlikte YKS ve LGS sınav tarihlerinde revizyona gidildi. Sınavların değişmez bir parçası olan stres ve kaygı, tarihlerde değişiklerin yapılmasıyla hem adaylarda hem de ailelerinde stres ve kaygıyı biraz daha tetikledi. Peki bu süreçte sınav kaygısını azaltmak, motivasyonu artırmak için neler yapmamız gerekiyor? Aday arkadaşlarımızın sınavlarına pandemi döneminde giriyor olmaları onlarda kaygıyı artırırken ölçülü stresin, dikkati ve öğrenme gücünü artırdığını unutmamak gerekiyor. Küresel sorun pandemiyle birlikte dünya ölçeğinde milyonlarca öğrenci evlerinde uzaktan eğitim ile öğretimlerini sürdürüyor. YKS ve LGS’ye girecek aday arkadaşlarım da sınava hazırlanıyor. Bu süreçte biraz daha fazla kaygı taşıyorlar. Sınav tarihlerinin belli olması öğrenci kitlesinde pandemi kaygısı dışında ilave bir kaygı daha oluşturdu. Böyle durumlarda stres olağan bir durum. ‘Stres var panik yok’ diyoruz. Ölçülü stres, dikkati ve öğrenme gücünü artırır ve motivasyonumuzu olumlu yönde etkiler. Sıfır stres, yani gamsızlık kişiyi kayba ve yok olmaya götürür. Hayat bisiklet kullanmak gibidir. Fazla hızlı giderseniz düşersiniz, sürekli aynı hızda gidip birden yavaşlarsanız da düşersiniz. Hayat da aynı şekilde belli bir tempo gerekli. Boş kalmak kişinin hem beyin sağlığı açısından hem de ruh sağlığı açısından olumsuz etkileyen bir durum. Boş kalmak aynı zamanda Alzheimer’ın da sebeplerinden birisidir. Stresi düşman gibi görmeyelim! Stresi düşman gibi görmemek gerekiyor. Stres konusu olduğunda stresi yenmek denmez, stres yönetimi denir. Stres yenilecek bir şey değil, faydalanacak bir şeydir. Siz stresinizi yönetirseniz o stres sizi amacınıza götürür. Yönetemezseniz sizi yıkıma götürür. Kişinin stressiz olması doğasına aykırı. İnsanı tembelleştiren ve insanı zevk tuzaklarına da düşüren bir şey. Bağımlılığın artma sebeplerinden birisi de zevkçilik ve stresten kaçma. Bizim genetik dizilimimizde bir amaç belirlemek ve bu amaç için çalışmak var. İnsanın genetik dizilimi buna göre kodlanmış. Bunu yapmadığımız zaman aradaki kısa hedefler bizi sadece oyalar. Stresi yönetilmesi gereken bir araç olarak görmeliyiz… Stresin bir kaynak yönetimi mantığı ile yönetilmesi gerekiyor. Önce hedefin belirlenmesi aksi halde plansız bir gidiş söz konusu olacaktır. Şöyle düşünelim, elinizde bir harita var, nereye gideceğin belli ama nerede olduğunu bilmezsen nereye gideceğini bilmenin bir anlamı olmaz. Kişinin kendi stresini yönetmesi de aynı şekilde hayat planları için çok önemli. Kişinin sağlıklı kararlar vermesine neden olur. O nedenle sınava girecek aday arkadaşlarım stresi tehdit olarak değil, yönetilmesi gereken bir araç olarak görmeli. Başaramama korkusu çocuğu strese sokar! Yüksek motivasyon da düşük motivasyon kadar tehlikeli. Yüksek motivasyonu olan kişilerde genellikle kaygı artar. Motivasyon verirken aynı zamanda sorumluluk duygusunun da geliştirilmesi lazım. Başaramama korkusu kişiyi strese sokar. Böyle durumlarda kişiye önceki başarılarını hatırlatmak ve güç vermek faydalı olacaktır. Motivasyonu yönetememek stres sebebi! Motivasyonu yönetememek stresin sebeplerinden birisidir. İnsan kendisini harekete geçirebilmeli, motive edebilmeli. İki türlü gemi var. Yelkenli ve buharlı. Buharlı gemiler kendi motivasyonludur. Ama yelkenliler dış motivasyonludur. Biz motivasyon eğitiminde iç motivasyonu öğretiyoruz. İç motivasyon amaç ve istek uyandırır. İstek uyanınca kişi kendini harekete geçirir. Yani istek ihtiyacı oluşturur. Amaç yoksa istek oluşmaz, istek uyanmazsa da ihtiyaç oluşmaz. Anne babalar şu an benim çocuğum ders çalışmıyor derken, çocuğun ders çalışmak için bir amacı var mı diye sorsunlar. Hisler bizi tembelleştirir… Ergenlik döneminde duygular daha baskın olur. Özellikle ergenlik döneminde akıl değil, duygular ön plandadır. Bunun sebebi de beynimizin ön bölgesindeki frontal lobun olgunlaşma dönemi, ergenliktir. İrade eğitimi dediğimiz dönemdir. Fakat eğitim gibi konularda hisler değil, akıl devreye girmeli. Hisler bizi tembelleştirir. Anne-baba-çocuk ilişkisini bozmadan çocuğu ders çalışmaya yönlendirin Şimdiki gençler hayattaki birçok şeyi garanti görüyorlar. ‘Neden evleneyim ki?’ diyorlar. Bilinçli anne babalar küçük yaştan itibaren çocuğa ego ideali oluşturur. Bir insanın bağımsız düşünce ve bağımsız karar verme mekanizması gelişirse o insan kendi kendini yönetebilir. Gençleri zorla çalışmaya itmek onları savunmaya iter ve onları pasif agresif yapar. Pasif agresif çocuklar da anneye babaya ‘tamam’ der ama bildiğini okur. ‘Kitap oku’ dendiğinde kitabı açar ama arasına cep telefonu koyar. Anne babayı kızdırmaktan zevk alır. Böyle konularda anne baba uyarıcı bir rol oynamalı zorlayıcı olmamalı. Seçenekleri çocuğa sunmalı. Hayat senin, çalışırsan bu, çalışmazsan şu olur demeliler. Anne babanın aynı zamanda çocuğa bazen sahip olduğu şeylerden mahrum olacağını hissetmesi gerekiyor. Burada anne babanın üzüldüğünü bilse bile çocuk ondan ders alır. Eğer sevgiyle büyümüş bir çocuksa anne babası üzülmesin diye ders çalışır. Anne- baba -çocuk ilişkisini bozmadan çocuğu ders çalışmaya yönlendirmek lazım. Anne babadan kopuk olup ders çalışan çocuk da akademik başarı elde eder belki ama iyi bir çocuk olmaz. ‘Hayat başarısı yok’ gibi olur. Prof. Dr. Nevzat Tarhan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatrist
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.