Her yıl haziran ayında milyonlarca genç, hayatlarının en önemli dönemeçlerinden birinde ter döküyor. Bu yılda üniversite sınavları 21-22 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Milyonlarca aday ve aileleri için heyecan doruk yaparken adaylar artık konu tekrarlarını bitirerek deneme sınavı çözme aşamalarındalar. Bu denemelerde tüm rehberlik uzmanlarının ifade ettiği gibi sınav ortamını yakalamak ve kendimizi sınav ortamına ve psikolojisine hazırlamak sınav günün provasını yapmak büyük önem taşıyor.
Üniversite sınavı, yalnızca birkaç saatlik bir testten ibaret değil; hayallerin, beklentilerin ve hatta bazen ailenin umutlarının da omuzlara yüklendiği bir sınav. Her ne kadar sistemin adaylara ağır bir yük getirdiğini ifade etsek de sonuçta Türkiye’de seçme ve yerleştirme sınavları adeta bir maraton koşusu havasında geçiyor. Kimin nefesi yeterse kim daha çok koşarsa en iyi üniversiteye de o gidiyor. Peki, bu kadar kısa sürede alınan bir sonuç, bir ömrün yönünü ne kadar belirlemeli? Daha da önemlisi, meslek seçimi gerçekten yalnızca bir sınav puanına göre mi yapılmalı? Sorusunu sormadan edemiyor insan. Türkiye’de tercihler puan sıralamasına göre yapılırken. Hangi bölüm yüksek puanlıysa, “geleceği garanti” deniyorsa oraya yöneliyor adaylar. Ancak burada gözden kaçan çok önemli bir detay var: Seçtiğiniz meslek, sabah uyanıp her gün yapacağınız işi belirleyecek. Eğer bu seçim yalnızca toplumun beklentilerine ya da ailenin telkinlerine dayanıyorsa, yıllar sonra tatminsizlik ve mutsuzluk kapınızı çalabilir. Doktorluk, mühendislik, hukuk öğretmenlik gibi klasik “saygın” meslekler hâlâ birçok öğrencinin hayalini süslüyor.
Ancak günümüz dünyasında yazılım geliştirme, dijital içerik üretimi, yapay zekâ uzmanlığı, gastronomi ya da sosyal medya yöneticiliği gibi yeni meslek alanları da yükseliyor. Bu nedenle meslek seçerken sorulması gereken temel soru şu: “Ben bu işi uzun yıllar boyunca yapmaktan mutlu olur muyum?” Üniversite sınavı, bilgi kadar strateji de gerektiren bir yarış. Ancak meslek seçimi bundan çok daha kişisel bir yolculuk. İlgi alanlarını, güçlü ve zayıf yönlerini, hayatta neye değer verdiğini bilen biri, çok daha isabetli kararlar verebilir. Bu yüzden gençlere önerim, kendinize şu soruları sormanız, Öncelikle Nasıl bir hayat yaşamak istiyorum? , Para mı önceliğim, yoksa anlam mı?, İnsanlarla mı çalışmak isterim, makinelerle mi?, bu sorulara vereceğiniz cevaplara göre yönünüzü belirlerseniz hayat boyu mutlu olursunuz aksi takdirde ne bitirilen lisanslar ne yüksek lisanslar , doktoralar sizleri mutlu etmeyecek hayattaki arayışınız hiçbir zaman bitmeyecektir.
En kötüsü de hiçbir zaman hiçbir limana kendinizi ait hissedemeyecek ve sürekli açık denizlere yelken açmak isteyeceksiniz. Bu durumda sizi ve çevrenizde sevdiklerinizi çok yoracak ve yıpratacak bir süreci hazırlayacak. Ben bu meslekte mutlu olurum dediğiniz bir alanı kazanıyorsanız üniversitenin adına bakmadan tercihlerinizi o doğrultuda yapın unutmayın ki üniversite eğitimi dört yılla sınırlı ilen seçtiğiniz meslek bir ömür boyu sizinle gelir. Seçimlerinizi buna göre yaparsanız Eğitim Psikolojisinde kritik zaman olarak tanımlanan kavrama uymanız üniversite eğitiminizde büyük önem taşıyor. Bu noktada kritik zaman, belli davranışları kazanabilmesi için belli dönemlere ihtiyaç vardır. Bu davranışlar belli dönemlerde kazanılmadığı zaman, başka dönemlerde kazanılamaz veya zor kazanılır. Bireyin belli davranışları, belli dönemlerde kazanabilmesi olarak tanımlanıyor. Hal böyle olunca yanlış bir seçim mezuniyet yaşınızı ötelemekle kalmayarak hayatınızın diğer zaman dilimlerinin kaymasına ve fırsatların kaçmasına neden olabilir tüm bu kriterleri düşünerek sınava odaklanmalı ve tercihlerinizi gerçekleştirmelisiniz. Şimdiden istediğiniz mesleği yapabilmeniz dileklerimle.
Sonuç Yerine Bir Başlangıç
Üniversiteye yerleşmek bir sonuç gibi görünse de aslında bir başlangıçtır. Hangi okula giderseniz gidin, önemli olan orada ne yaptığınız, nasıl geliştiğiniz ve hayatınızı nasıl şekillendirdiğinizdir. Unutmayın, yolunuzu belirleyen tek sınav bu değil. Hayat, doğru soruları sormaya başladığınız anda şekillenmeye başlar.
Son söz: Üniversite sınavı bir kader değil; sadece bir araç. Kendi potansiyelinizi tanıyın, tutkularınızı dinleyin ve hayatınızı sadece bir puana teslim etmeyin.
Kaynak: yenimeram.com.tr
Anneler, babalar, çocuklarınızı ev hayvanı besler gibi beslemeyin…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.