■ Allah, gördüğü halde insanın ayıbını gizler. İnsan, görmediği halde yaygara koparır. (Sadi Şirazi)
■ Herkesin yankesici olabileceğini düşünen kimse, kesesindeki inciyi kolay kolay kaptırmaz. (Sadi Şirazi)
***
Şirazlı Sadi Gülistan adlı kitabındaki öykülerinden birinde anlatıyor;
■ İşittim ki; padişahın şehzadelerinden birisi kısa boylu, gösterişsiz imiş. Padişah, kısa boylu oğluna, beğenmediğini sezdiren bir nazarla bakınca Şehzade olayı anlamış. Babasına saygısını belirtmiş, sonra demiş ki;
“Şah baba! Akıllı kısa, cahil uzundan daha iyi biridir. Boyca her türlü büyük olanın kıymette daha iyi olması lazım gelmez. Koyun paktır, fil murdardır. Yeryüzündeki dağların en küçüğü Tur’dur, fakat Cenabı Hakk’ın indinde kadir ve mertebece diğer dağlardan daha büyüktür. İşittin mi, bir gün zayıf âlim bir şişman ahmağa şunu demiş:
– Arap atı zayıfsa da tavlı eşekten iyidir!
Şehzadenin sözüne babası gülmüş, devlet erkânı beğenmiş, kardeşleri ise incinmiş.
—
■ Bir insan söz söylemedikçe ayıbı, hüneri gizli olur. Her ormanı boş sanma, içinde bir kaplanın uyuması da olasıdır.
Güçlü ve çetin bir düşman padişaha yüz göstermiş, savaş ilan etmiş. İki ordu karşı karşıya gelmiş. Meydanda ilk atını oynatan o şehzade olmuş ve düşmana şöyle demiş:
– O kimse değilim cenk gününde arkamı görmüş olasın. Kanlı toprak arasında baş görürsen işte o benim başımdır. Savaşa giren kendi kanıyla oynar. Kaçacak olursa ordunun kanıyla oynamış olur.
Şehzade bunu söyledikten sonra düşman askerlerine hücum etmiş. Yiğitlerden bir
kaçını öldürmüş. Sonra dönüp babasının huzuruna gelerek yeri öpmüş;
Saygı değer babam! Ben hakir görülmüş, şişmanlık hüner sayılmıştı. Oysa savaşta ince belli Arap atı işe yarar, besili öküz ise bir şey yapamaz!
—
Düşman çok, bunlar az imiş. Askerin bir kısmı kaçmak istemiş. Şehzade, “Yiğitler, çalışın ki kadın elbisesi giymeyesiniz” diye haykırmış. Şehzadenin sözüyle süvarilerin hiddeti, şiddeti artıp hamle etmiş. O gün içinde düşmanı yenmişler. Bu zaferden dolayı padişah şehzadenin başını gözünü öpmüş, onu kucaklamış. Ona karşı hüsnü nazarını her gün daha artırmış. Nihayet onu veliaht yapmış. Kardeşleri kıskanmış, yemeğine zehir koymuşlar. Çardaktan bu tuzağı gören kız kardeşi pencerenin kanatlarını birbirine vurmuş. Zeki çocuk işi anlayarak elini yemekten çekmişi demiş ki; “Hünerliler ölsün de, hünersizler onların yerini tutsun, bu olmayacak bir iş!”
(Dünyada hüma kuşu kalmasa dahi baykuşun gölgesi altına kimse gelmez.)
İşi padişaha duyurmuşlar. Padişah diğer oğullarını çağırtıp onları cezalandırmış. Sonra memleketi çocukları arasında taksim etmiş, her birine memnun olacakları bir parçayı vermiş. Bu suretle fitne yatışmış, münazaa kalkmış. Zira bilge kişi demiştir ki:
“On derviş bir kilimde uyur, iki padişah bir iklime sığmaz.”
Şirazlı Sadi’den inciler;
■ Allah adamı bir ekmeğin yarısını yerse yarısını yoksula verir.
■ Bir padişah yedi iklime malik iken son iklimi de almak arzusunda bulunur.
■ Elinden geldiğince kimsenin gönlünü incitme, bu yolda çok dikenler bulunur.
■ Zavallı bir fakirin bile işini yap, çünkü senin de görülecek işlerin olabilir.
■ Kötülük düşünene iyilik yap. Köpeğin ağzının lokma ile kapatılması uygun olur.
■ İyilik düşünen dostların tenceresini kaynatmak için ev içinde yanabilen şeylerin yanması lazımdır.
■ Fena dilli bir kimsenin sözü nihayet onun ağzından çıkar. Acı söz istemezsen onun ağzını tatlı yapmaya çalış.
■ Yaralı gönüllerin tütününden sakın, gönül yarası nihayet tesir eder; elinden geldiği kadar bir gönlü perişan etmemeye çalış, çünkü bir ah cihanı altüst eder.
■ Ruhu iki şey karartır: susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.
İnancın samimisine duanın hakikisine hasret kaldık!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.