Konya
°C
Yeni Meram

MÜSLÜMAN TÜRK’ÜN KUTLU ŞEHRİ KONYA

MÜSLÜMAN TÜRK’ÜN KUTLU ŞEHRİ KONYA- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
25.10.2022 01:43
24.10.2022 15:47
0
2229
ABONE OL

Yedi asrı aşkın süredir Müslüman Türk’ün kutlu şehri; Anadolu Selçukluların ünlü başkenti Konya’nın, birbirinden enteresan ve esrarengiz yatırlarından birisi de, TAVUS BABADIR. Şehrin ünlü mesireliği Meram’da Meram çayına hakim bir tepe üzerinde, sade ve mütevazi türbesinde bu günde ziyaretçilerini bağrına basmakta olan bu yatıra halkın dili “ TAVUS BABA” derken, yedi yüz yıllık olan menkıbeler “TAVUS HATUN “ demektedir. Biz yıllardan beri onun cinsiyeti üzerinde yapıla gelen fikir teatilerini; onun hak ve hakikat yolunda erleşen bir hatun mu , yoksa hak ve hakikat ölçülerine sahip bir babamı olduğu tartışmalarını bir tarafa koyup bize kadar gelen unutulmaz hatırasına yer verelim. Bunun içinde gözümüzü 20.yüzyılın kavgacı hırçın geçimsiz dünyasına kapayarak on üçüncü asrın asude huzurlu sakin aydınlık alemine, Mevlana günlerine açalım. O günlerin Konya’sında, İslam aleminin ve hatta Hıristiyanlık dünyasının çeşitli yerlerinden bir çok kişi gruplar halinde Konya’ya gelip Mevlana’yı ziyaret etmektedirler.


İşte KONYA’YA uğrayan kervanlardan birisiyle bir gün kimliğini kimsenin bilmediği bir kadın geliyor. Görmeden vurulduğu tanışmadan sevip saydığı Mevlana’nın aşkı ile buralara kadar gelen bu hanım, Mevlana’nın sık sık uğradığı mesireliğe çıktığı Meram bağları arasında uygun bir yer arayarak yerleşmek ister. Bu arzu ile gezip dolaştığı Meram baş ve bahçeleri arasında bu gün türbenin bulunduğu yüksekçe bir tepeyi severek buraya mütevazı bir kulübe yaptırıp yerleşir. Etrafı güllük gülistanlıktır. Mevlana gününün unutulmaz hatıralarına da sahne olan Meram bağları Mevlevilerce Mevlana canlarınca da aziz tutulurdu. Buradaki yazlık bağ evlerinin geniş taşlıklarında, serin havuz başlarında gece ve gündüz sema meclisleri yapılırdı, saatlerce süren sohbetler ve musiki toplantıları yapılırdı. Canlar meclise gelip giderken, mütevazi kulübenin bulunduğu tepenin yakınından geçerken her defasında kulaklarından süzülerek gönül alemlerine kadar nüfuz eden bir rebap sesiyle mest olurlardı. Hiç kimse cesaret edipte; rebabın bu usta çalıcısı, kulübenin bu meçhul sakini kimdir necidir ne işle meşguldür, araştıramamış, öğrenememiş, adeta bir sır olarak kabul ettikleri bu meçhul varlığın esrarına vakıf oldukları an kaybolup gideceğinden buna tevessül ve teşebbüs bile etmemiş edememişlerdir.


Zaten Konya aşkla mest; Konyalılar, muhabbetle sermesttir. Kimsenin başkasının özel ve sırlı hal ve hayatını araştırmaya vakti ve ihtiyacı yoktur. Onların her türlü heva ve hevesini Mevlana fazlasıyla doyurup kandırmaktadır. Kulübeden süzülerek, önce Meram baş ve bahçelerini sonra da Konya ovasını nağmelerin efsunlu kolları arasına alan bu latif rebap sesine, Mevlana da aşinadır. Nice gönül aşıklarının, gidip o tepeciğin eteklerindeki ağaçların altında, dakikalarca bu nağmelere kulak ve gönül açtıklarını bilmektedir. Günler böyle geçer. Yine rebap vurgunlarının civarında gezdikleri tepeden bir gün, bütün beklemelere rağmen mutad nağme bir türlü duyulmaz. Bir hayli oyalanırlar. Beklerler. Ama, gönüller yıkayan, dertleri yok eden o latif ses, kulübeden bir türlü arz-ı endam edip, çoşup çağıldamaz. Herkesi bir büyük telaş ve merak alır. Halbuki o gün sabahın erken vaktinden beri Mevlana’da ordadır. Libasına bürünmüş iki dizi üzerine oturmuş başı önünde biraz sonra afakı kaplayacak rebabın nazenin nağmesini beklemektedir. Beklerler, beklerler. Ama nafile.. Gün iyice aydınlanınca, Mevlana başını kaldırarak yanındakilere ”Gidin, kulübeye bir bakın” der. Hemen koşuşurlar. Tepeye çıkıp, zaten aralık duran kapısından kulübeye girerler. Ama hepsi de kulübenin bomboş bir köşesinde ayrıldığı bedenin taze sıcaklığını henüz kaybetmemiş bir yığın tavus kuşu tüyünden başka bir şey bulamazlar. Gidiş o gidiştir. O güne kadar kimse onun kim olduğunu bilmediği gibi, o günden sonra da onu bilen olmamıştır. Mevlana, eli boş dönenleri görünce onlara sadece kulübenin bulunduğu yere türbesini yapmalarını tavsiye eder. Ve ağır ağır oradan uzaklaşarak şehre döner. O gündür bu gündür Konyalılar ve Konya’ya Meram bağlarına gelen bütün misafirler bu tarihi türbeyi sık sık ziyaret ederler. Yedi asırlık ölümsüz ve fakat esrarengiz bir hatırayı canlandıran bu türbenin doğusunda Karamanoğlu II. Mehmet zamanında yaptırılmış büyükçe bir mescit ile, onun doğu bitişiğinde kesme taşlardan imal edilmiş bir Daru’l Huffazı (Hafızlık okulu) bulunmaktadır.
Tavus Baba’nın menkıbesini bilen ve mütevazı türbesini ziyaret eden yerli,yabancı herkes, bu günde de Meram bağ ve bahçelerinin yeşilliklerle bezeli koruluğunda ve yeşilin en güzeline bürünmüş ağaç dallarından süzülen gedavet rüzgarında, aynı rebap nağmelerini adeta duyar, dinler gibi olurlar.
Saygılarımlar. Faydalanılan Kaynak: Konya Velileri.
Not: Sayın Sarayönü Belediye Başkanımız; Ladik bugün rahmetli Hacı Ahmet Hüdai ağanın bulunduğu yer. Buraya günün 24 saati gelen giden olmaktadır. Bende buraya neredeyse ayda 2 kere ziyarete giderim. Siz sayın belediye başkanımızdan isteğimiz Ladik içerisine kadar yolların ENERYANIN kazısı sonunda bozulmuş olup acilen buralarının ve özellikle de Çalı bağına giden yolunda düzenlenmesidir. Gereğinin yapılmasını rica ederim. Saygılarımla.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.