Burası dünya. Namı diğer gölgeler diyarı. Yıl 2025. Bu yaşlı, bu yalancı dünyada manzara şu: İki yüz kadar devlet sekiz milyardan fazla insan sayısız dil ve inanç, yüzlerce kültür ve medeniyet sahne almaya devam ediyor. Bu sahne de rolünü oynamaya devam eden insanlar arasında, tarihin terazisine insaf ve vicdanla bakan her göz, inançların ve ideolojilerin teorideki iddialarıyla pratikteki tezahürleri arasında derin bir uçurum olduğunu hemen fark eder. Yine insaflı her münevver bu tenakuzlar denizinde, İslam’ın sahilinin, diğerlerine nispetle daha sakin, daha berrak, daha temiz olduğunu bilir ve görür.
Müslümanlar, hakikatin kemaline erişememiş, “eskimez hakikat” yurdundan hicret etmiş olsalar da tarihin gördüğü en adil ve merhametli yönetim örneklerine onlar imza atmışlardır. Osmanlı’nın, Abbasî’nin, Selçuklunun değişik kıtalarda açtırdıkları medeniyet çiçekleri bunun en somut şahididir.
Kudüs: Hakikati Ölçen Terazi
Kudüs ise bu hakikatin mihenk taşıdır. Bu kadim şehir, değişik dinlerin, farklı medeniyetlerin hâkimiyetine girmiş, akı karadan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırmış şaşmaz bir terazidir. Kudüs kendine sahip olan, kendisine misafir olan inançlar, medeniyetler, ırklar, diller arasında en iyisinin hangisi olduğunu görüp bunu dünyaya da anlatan adil bir bilgedir. Kudüs, mazide huzuru ve emniyeti, İslam’ın gölgesinde bulduğunu biteviye haykırdı ve haykırmaya devam ediyor.
Zulmün ne olduğunu, kötülüğün nerelerden ve kimlerden geldiğini son iki yıldır yaşadıkları ile bir kere daha gösteriyor tüm ademoğullarına. Bugün bu kutsal topraklarda, tarihin kaydettiği en vahşi zulümlerden biri yaşanıyor. Siyonist zulüm, kadın, çocuk, yaşlı, sağlık görevlisi, gazeteci demeden öldürüyor. Hastane, okul, cami, kilise ayırt etmeden bombalıyor. Gazze’de hayatını kaybeden her can, bu zulmün sessiz bir tanığı olarak tarihe geçiyor ve Kudüs bu zulmü hafızasına kazıyor.
Hz. Ömer’den Erdoğan’a Bir Eman’ın Yolculuğu
Geçen hafta bu karanlık tablolar yaşanırken asırlar öncesinden gelen bir meşale yeniden parladı insanlığın ufkunda: Kudüs Rum Ortodoks Patriği III. Giannopoulos’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye ettiği o anlamlı tablo, sıradan bir tarihî hatıra değil, çığlığa dönüşmüş bir sessizliğin sembolüdür. Hz. Ömer’in asırlar önce Kudüs’ü fethettikten sonra orada yaşayan başta Hristiyanlar olmak üzere tüm azınlıklara verdiği bir emanın tablo haline getirilmiş hali, kutsal davanın bu günkü temsilcisi olan Türkiye ve onun başkanı olan Erdoğan’a verilmiştir. Hz. Ömer’in emanetini barındıran bu tablo, 14 asır sonra, aynı topraklarda yeniden kimden ve neden yardım dilenileceğinin, zulmün bu kadar koyulaştığı bir dönemde adalet güneşinin kimden isteneceğinin arayışının sembolü oldu. Patriğin bu hediyesi, “Ey Müslümanlar, neredesiniz?” sorusunun en zarif ifadesidir. Bugün Kudüs’ün Hristiyanları, kendilerine zulmeden Yahudi yönetiminden değil, tarihin derinliklerinden gelen o adalet sesine, Hz. Ömer’in ruhuna sığınıyor. Bu, sadece bir yardım çağrısı değil, aynı zamanda İslam medeniyetinden bir medet umuş, onun adalet anlayışına duyulan derin bir güvenin tezahürüdür.
Zamanın Ötesinden Gelen Kurtuluş Reçetesi: Hz. Ömer’in Emanname’si
Hz. Ömer (r.a.), Kudüs’ü fethettiğinde, başta şehrin Hristiyan halkına ve tüm azınlıklara hakikat hazinesinden çıkardığı bir adalet terazisi verdi. Bu sıradan bir fetihname değil, insan onurunu, inanç özgürlüğünü ve barış içinde bir arada yaşama iradesini taçlandıran bir medeniyet manifestosuydu. “Kiliseler korunacak, canlar emniyette olacak, inançlar özgür kalacaktı.” Bu Emanname, kılıcın gücünden ziyade, adaletin iksiriyle yazılmış bir necat-ı Sefine idi. Kudüs ve içinde yaşayan tekmil adem oğulları inançları, dilleri, kültürleri farklı olsa da bu ahdin gölgesinde asırlar boyu huzur içinde yaşadılar.
Netice Pek Mühim
Patrik Giannopoulos’un verdiği o tablo, aslında karanlığa bürünmüş günümüz dünyasına tutulmuş bir aynadır. Bir yanda, hiçbir kural tanımayan, insanlığı katleden modern zalimler (Siyonistler); diğer yanda, 14 asır öncesinden gelen, cana, mala, inanca saygıyı emreden bir adalet belgesi… Dünya, bugün Ömer’i (r.a.) ve O’nun adaletini, merhametini, insana ve inanca verdiği değeri arıyor. Kudüs’ün Hristiyan ruhani lideri Patrik Giannopoulos’un bu çağrısı, sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa, adaletin ve merhametin evrensel dilini bir kez daha hatırlatıyor.
Bu büyük merhamet denizinin kaynağı ise Kur’an ve sünnettir. Asırlar önce şöyle haykırmıştı son elçi (sav): “Ey insanlar! “Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır…”
Kaynak: Lütfi AYHAN
Allah’ın Övgüsüne Nail Olmak
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.