Konya
°C
Yeni Meram

KONYA’DA HASTALIK VE ÖLÜMLERDE YAPILAN İŞLEMLER

KONYA’DA HASTALIK VE ÖLÜMLERDE YAPILAN İŞLEMLER- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
13.12.2022 01:24
12.12.2022 13:31
0
2665
ABONE OL

Değerli okurlarım; bu hafta size geleneksel Konya yaşamında hastalılar ya da ölümlerde yapılan bir takım işlemleri anlatmaya çalışacağım. Bilindiği üzere “Her canlı ölümü tadacaktır” düsturu ile insanın hayatta kalması Allah’ın kendisine verdiği ömürle sınırlıdır. Ne bir dakika uzun ne bir dakika kısa. Ölüm insana hak olmadan hastalanır, eğer vadesi gelmişse yani nefes sayısı bitmişse ölür. Bir sebep vardır mutlaka. İşte çeşitli şekillerde bunu söyleriz. Şayet ömrü var da vadesi gelmemişse değişik şekillerde tedavi ile hastalıları iyileştirilmeye çalışılır.
Konya hayatında hasta olan kimselerin gerek evinde ve gerekse tedavi kuruluşunda ziyaret edilmesi güzel Konya adetlerinden birisidir. Bu ev ziyaretlerinde genellikle yakın konu komşular bir tas çorba veya süt ve yoğurt getirerek şifa niyazında bulunurlardı. Şayet hasta hastanede yatıyorsa ve ziyarete de uzaktan geliniyorsa bu kişiler bir şişe kolonya veya mevsimlik meyveler götürürlerdi. Bu bazen maalesef hastanın canı istedi diye zaman zaman bizim meşhur etli ekmeği bile götürenler olurdu. Ne kadar doğru ise. Hastayı iyileştirme yerine daha da sıkıntılı hale sokabilirdi bu tarz olaylar.


Eğer “ Ölüm gelmiş cihana , baş ağrısı bahane” yapılacak bir şey yoktur. Ölünün yakınları tevekkülle ölüm olayını karşılayıp kendi aralarında yapılacak işlerin müzakeresini yapmaları gerekirdi. İlk durumda ölen kimsenin bir vasiyeti varsa buna göre mezar kazma işlemleri, yoksa bulunan boş bir yere mezar kazılıp bu hazırlık yapılırdı. Cenaze sahibinin bir yakını da mahallede ve diğer camilerde sela verdirip cenazenin nereden saat kaçta ve nereye gömüleceğini bildirirlerdi. Konya ve İslam geleneğinde normal şartlar varsa yani beklenilen gelecek bir kimse yoksa hemen cenazenin kaldırılması beklenilmemesi gerektiğini, gasılhanede gasl edilip kefenlenerek tabuta konma işi yapılırdı. Bu iş şimdi Konya’mızda Konya Büyükşehir belediyesi tarafından beklide Türkiye’de ilk ve tek olarak tamamen ücretsiz yapılmaktadır. Hatta kefeni bile yoksa buda karşılanır. Bazı kişilerde sağlıklarında ne olur ne olmaz diye kendi kefenlerini aldıkları, bunu çocuklarına yada yakınlarına söylediklerini biliyoruz. Bunu bazen de bir yakınına söyleyip işte şayet vefat edersem kefenimi sen al dedikleri de zaman zaman olmuştur.
Cenaze kefenlenip tabuta konulduktan sonra cenaze namazı kılınmak üzere omuzlarda taşınarak namazın kılınacağı Musalla taşına konulur. Eğer kişi erkek ve ilmiye sınıfından bir kişiyse sarığı bayansa yazması bir kavak dalına takılarak cenaze konvoyunda taşınırdı. Cenaze mezarlığa getirildikten sonra yakınları tarafından kazılan çukura usulü ile gömülür. Sonra hoca efendi tarafından okunan dualar ve Kuranı Kerim ile defin işlemi biterdi. Gelen cemaat mevtanın yakınlarına mezarlıktan çıkmadan önce taziyede bulunurlar, sonra bu gelenlere Konya’nın meşhur Peynir şekeri ikram edilirdi. Şimdi artık bu gelenek birazda ölen kişi varlıklı ise en kaliteli çikolata ikram ediliyor. Daha sonra komşuları ve akrabaları cenaze evine YER duası okumak üzere giderlerdi.
Gelelim yemek ikramına. Konya geleneğinde cenaze evine aynı gün yemek göndermek güzel bir adet vardı. Bu yemek tabi bugünkü gibi işte gelen misafir sayısına göre 15-20 etliekmek ayran gibi ikramlar değildi. Bu yemek işini önce komşular, eş dost yakın akrabalar tam takım dediğimiz yemek ikramında bulunurlardı. Bu özellik Sille’lilerde daha da belirgin idi. Cenaze evine yoğurt çorbasından su böreğine, etli pilavına sarmasına dolmasına tatlısına kadar olur ve bu yemeği getiren kişi evinden tüm sofra takımını da getirirdi. Bu takım sofra bezi, kaşıklar kap kacak. Yemek işi bitince bu gelen malzemeler yıkanmadan toplanır, getiren kişinin evine gönderilirdi. Rahmetli babamın vefatında 1 aydan daha fazla neredeyse üç öğünlük yemek geldi. Bunlar eş dost akrabalar tarafından organize edilir, birbirlerine bilgi verilip bugün yemeği ben getireceğim denirdi. Bu adet Konya Cihanbeyli sakinlerinde çok daha farklı idi. Ölen kişinin yakın akrabaları şayet varlıklı iseler mutlaka bir koyun kesip getirirlerdi. Durumları orta halli ise en az 7-8 kilo et getirip ev sahibine pişirmesi için verirlerdi. Birde bu Cihanbeyli komşuların şöyle güzel bir adetleri de vardı. Ölü evine gittiklerinde şayet kendileri biliyorlarsa Kuranı kerimden bir ayet yada sure okurlar, şayet bu yoksa mutlaka bir hoca ile taziye evine giderlerdi. Bu arada rahmetli babamın ölümünde kapı karşı komşumuz olan bir bakkal arkadaş ben bakkala girdiğimde kendisi yerine eşi beni karşılıyordu. 10-15 gün geçmişti aradan, bende gayri ihtiyari sordum eşine ya eşin nerede görünmüyor dediğimde yok derken bir öksürük sesi duydum. Birde gördüm ki buzdolabının arkasına saklanmış ben bakkala girerken . Neden böyle yaptığını sorduğumda ya hocam çok özür Hacı amcanın taziyesine hoca bulamadığım için gelemedim. Bu yüzden utanıyorum dedi. İşte eski komşuluk hatırları böyle idi. Şimdi nerede bu komşuluklar dediğinizi duyar gibiyim. Evet maalesef şimdi millet cenaze evine gelince “Acıyan yer başka, acıkan yer başka” misali ile hemen etliekmeğin başına üşüşmüyor mu? Birde eskiden komşulukların en iyi olduğu yıllarda diğer komşular bayanlar ve erkekler için evlerini açarlar taziyeye burada bulunurlardı. Şimdi bu olaylar olmadığı için Belediyelerimiz “TAZİYE ÇADIRI “ dediğimiz bir kapalı alan kurup gelen misafirleri bu alanlarda kabul etmektedirler. Belediyeler için güzel bir uygulama ama ben yine eski komşulukların olması gerektiği inancındayım.
Cenazenin kalktığı akşam veya daha sonraki günlerde ölünün sağlığında namaz ve oruç borçlarının olup olmadığı tevhid ve devir işlemleri yapılırdı. Akşam hocalar varsa Kuran Kursu öğrencileri de mevlüt okurlardı. Ölümün meydana geldiği günden sonra ki yedinci gün, kırkıncı ve elli ikinci geceler hatim duası yapılır, mevlüt okutulurdu. Her ne kadar eski gelenek ve görenekleri kaybediyor olsak ta bu güzel adetler hala az da olsa Konya’da yaşanıyor, yaşatılıyor.
Not: Değerli yetkiler, geçen hafta Üçler Mezarlığı ve Musalla Mezarlığı ziyaretlerimde gördüğüm bir durumu arz etmek istiyorum. Burada bulunan çeşmeler malum kişiler tarafından sökülüp götürüldüğü için son birkaç yıldır plastik çeşme kurnaları takılmaktadır. Gördüğüm olay ise kış ayına girmemize rağmen maalesef kar yağmuru da yağmadı. Ziyarete gelen kişiler kabirleri sulamak istedikleri için hala çeşmeler akıyor. Ancak yol boyunca gördüğüm neredeyse tüm plastik çeşmeler arıza yaptıkları için su damlatıyorlardı. Bir damla suyun bile günümüzde ne kadar önemli olduğunu bildiğimizden bu çeşmelerin artık kış mevsimi dolayısı ile kapatılması, su kaçıranlarında yenisi ile değiştirilmesi gerektiği inancındayım. Çünkü bunların tamiri mümkün olmuyor. Ayrıca bu Üçler ve Musalla mezarlığında bazı sıkıntıların yaşanmaması için görevli bekçi ve güvenliklerin artırılması gerekir. SAYGILARIMLA..

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.