Konya AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

İnsan insana ilaç olmalı!

İnsan insana ilaç olmalı!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

İnsan insana ilaç gibi olmazsa, derdine derman olmazsa, destek vermezse, elinden tutmazsa, elini uzatmazsa hayat da zor, ayakta durmak da zor sevgili okurlar.

Dost olmak, arkadaş olmak, kardeş olmak, akraba olmak, halden anlamak lafta kalmamalı! İnsan insana ilaç gibi gelmeli, insanın yanında ilaç gibi insanlar olmalı, durmalı, bulunmalı, arandığında yanıbaşında bitivermeli.

Adeta, Hızır misali yetişmeli!

Yetişmeli de, nerde o günler, nerde o Hızır tabiatlılar?

Şimdi değil dostunun arkadaşının, anasının babasının kapısını açan yok, çalan yok!

Telefonla sordum iyiyiz bizi merak etme dediler. Bir ihtiyaçları da yokmuş. Vallahi, daha dün aradım, sordum diyenlerin aynı mahallede, bazen aynı site ve apartmanda oturduklarını söylememize gerek var mı?

Telefonla hal hatır soran evlatlar, iğneli laflı gelinler, evlendiği kadını anasına-babasına göndermeyen damatlar, eve yeni ne almışlar diye önce mutfağa, sonra evin diğer odalarına değişik mazeretlerle dalan akrabalar hatta öz be öz kardeşler, bayramlarda bile ailenin en büyüklerini telefonla aramayı unuttum kavramının ardına gizlerek es geçen torunlar kime ilaç olacaklar!

Bir devrin çok güzel mahalleleri ve sokakları vardı. O sokaklarda ki, hanelerde güngörmüş, halden anlayan, gurbet nedir, hasret nedir, yokluk nedir, fakir-fukaralık nedir bilen insanlar otururlardı. Mahallede, sokakta kim dara düştü, kim kadre uğradı, kim biçare, kim çaresiz, kimin işi, parası yok, borcu çok, bilirler, gururu kırılmasın, yanlış anlamasın diye fevkalade bir nezaketli, bir şekilde o insanları da incitmeden, üzmeden, kırmadan sıkıntılarını sessiz bir şekilde, kimselere duyurmadan çözerlerdi.

Düşmez kalkmaz bir Allah cümlesi dillerinden düşmezdi.

Onun için, ilaç gibi insanlar denirdi bu insanlara.

Onlarla sohbet edenler dahi, huzura erişir, rahatlar, yorgunsa yorgunluğu giderdi

Yok diye ağlamayı huy edinmişleri, ağlamaya bayılanları, cimrileri,  kendinden başkasını düşünmeyenleri, eli sıkıları, cömertleri, bonkörleri, har vurup harman savuranları, kendinden başkasını düşünmeyenleri yüzüne bakar bakmaz bilirlerdi.

O günler fi tarihinde kaldı, o insanların her biri toprak oldular, onların izinden, yolundan gelenlerin nesli tükendi gitti diye karamsarlıklara kapılanlar o kadar çok ki…

Bugün, insanın derdini yüzüne bakar bakmaz okurum diye atıp-savuranlar, okurum da söylemem diye laf sıralayanlar, sözde hissettiğini söyleyen yalancılar-göz boyayıcılar aramadığınız kadar çok!

Madem bu kadar herşeyi bilirler de, neyin var, ne derdin var diye neden sormazlar?

İhtiyacı olana, ihtiyacın kaç lira diye sormadan edemeyen ekabirler, neden gönlünden geçeni çıkarıp bir kenara iliştirmezler?

Kaç lira lazımdı diye, eli cebinde iplere un serenler, keşke dün isteseydin şuna verdim, buna verdim diye, en olmadık gerekçelere sığınmayı marifet sayanlar, düşenin, düşmüşün, çaresizin o halini seyre mi gelmaktabn utanmazlar mı?

Feleğin sillesini yemişe bir oyunda ben oynayayım diye düşünmeye utanmazlar mı?

Yarın benzeri olaylar başlarına geldiğinde, geriye dönüp, ben nerede ne yanlış yaptım diye düşünmeyecekler mi?

Değilse durmayın konuşun, bana dostlarım ilaç gibi derler diye!

Nasıl bir ilaçsanız artık!

Kim sıkıntıya düştüde koştun?

Kime yardım ettin?

Kimin elinden tuttun?

Kimi okuttun?

Kim iş istedi de buldun?

Kimi iş ve güç sahibi ettin?

Nereye bir hayır yaptın?

İlaç olmayı konuşmak olarak algılamak, kabullenmek değişik bir kurnazlık.  

Lafla para vermek, hallederiz demek, laftan kuleler dikmek, laftan saraylara misafir etmek, laftan iş ve güç vermek, yapmak, hazırlamak nasıl olsa bedava!

Çıkar ver, vermezsiniz!

Derdini, şikayetini, sıkıntısını, söyleyemediklerini, anlatamadıklarını, ifade edemediklerini yüzünden, konuşmasından, gözlerinden , gözlerini kaçırmasından, utanıp, sıkılmasından anlayamadıysanız, anlamak istemediyseniz, kime, nasıl ilaç olacaksınız, ilaç gibi geleceksiniz?

Rabbimiz, adı ilaç gibi olanlardan cümlemizi korusun! Cümlemiza, bizi anlayan, dinleyen, müşküllerimizi çözen insana ilaç gibi olan, ilaç gibi gelen kardeşler, dostlar, arkadaşlar ve akrabalar nasip etsin! 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

‘Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir’

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.