GÜNÜMÜZ GENÇLERİNİN EKRANLA İMTİHANI!

Kıymetli dostlar, kafelerde, otobüslerde, hatta yan yana yürürken bile… Gözlerinin feri sönmüş, elleri adeta ekranla bütünleşmiş bir nesil görüyoruz. Onlar, Z kuşağı, Alfa’nın öncüleri olarak nitelendirilse de, bu tanımlara katılmıyorum..
Dijital dünyanın tam ortasına doğmuş, bilgiye bir tıkla ulaşabilen, sosyal medyada kendi evrenlerini kuran bu gençler, beraberinde yepyeni tartışmaları da getiriyor. Acaba bu parlak zihinler, ekranın esiri mi oluyor, yoksa çağın sunduğu bu muazzam gücü ustaca kullanan efendiler mi? Gelin, bu sorunun peşine düşelim ve günümüz gençliğinin hem ışıltılı hem de gölgeli yanlarını birlikte inceleyelim..
Günümüz gençliğinin en büyük artılarından biri kuşkusuz teknolojiye olan inanılmaz adaptasyonları. Onlar için internet sadece bir araç değil, adeta ikinci bir dil. Bilgiye erişimleri sınırsız, farklı kültürlerle etkileşimleri kolay, yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri sayısız platforma sahipler. Hızlı öğreniyor, çoklu görevlerde ustalaşıyor ve küresel olaylara karşı eskiye göre çok daha bilinçliler. Girişimcilik ruhları yüksek, yeniliklere açıklar ve dünyayı değiştirme hayalleri kurmaktan çekinmiyorlar..
Şimdi biz artılarından bahsediyoruz ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Aynı dijital dünya, beraberinde bazı sosyolojik ve psikolojik zorlukları da getiriyor. Yüz yüze iletişimde zorlanma, sosyal medyada mükemmeliyetçilik dayatmasıyla artan kaygı ve depresyon, dikkat dağınıklığı, siber zorbalık gibi sorunlar ne yazık ki günümüz gençliğinin karşılaştığı acı gerçekler arasında. Sanal dünyada kurulan ilişkilerin yüzeyselliği, gerçek hayattaki bağların zayıflamasına neden olabiliyor. Anlık tatmin arayışı, sabırsızlığı ve uzun vadeli hedeflere odaklanma güçlüğünü beraberinde getirebiliyor..
Onlar için dijital dünya bir oyun alanı kadar bir savaş alanı da. Bir yandan kendilerini ifade etme, bilgi edinme ve sosyalleşme imkanı bulurken, diğer yandan dezenformasyon, manipülasyon ve bağımlılık gibi tehlikelerle karşı karşıyalar.. Kendi kimliklerini sanal dünyada inşa etmeye çalışırken, gerçek benlikleriyle arasındaki dengeyi kurmakta zorlanabiliyorlar. Beğeni ve takipçi sayılarının yarattığı baskı, özgüvenlerini olumsuz etkileyebiliyor. “Dijital detoks” kavramı onlar için lüks değil, adeta bir zorunluluk haline geliyor…
Günümüz gençliği, potansiyeli yüksek, donanımlı ve dünyaya farklı bir gözle bakan bir nesil. Onların enerjisi, merakı ve öğrenme istekleri geleceğimiz için büyük bir umut kaynağı. Ancak bu parlak zihinlerin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için biz yetişkinlere de önemli görevler düşüyor. Onlara rehberlik etmeli, dijital dünyanın nimetlerinden faydalanırken olası tehlikelere karşı bilinçlendirmeli, gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki dengeyi kurmalarına yardımcı olmalıyız..
Unutmayalım ki, ekranın esiri değil, çağın efendisi olmaları onların elinde. Bizim görevimiz ise onlara bu yolda destek olmak ve potansiyellerini tam anlamıyla ortaya çıkarmalarına olanak sağlamak.. Gelecek onların omuzlarında yükselecek, bu yüzden onlara yatırım yapmak, aslında geleceğimize yatırım yapmak demektir.. Vesselâm…