Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Geçmiş Zaman Olur Ki... - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

■ Mazi hayatınızın lambasıdır. Karanlıkta size yol gösterir önünüzü aydınlatır. (Atasözü)

***

Toplumun tüm katmanlarında genelde eskiye karşı bir hayranlık var. Nostalji yüklü bu tutkuya duygusal yaklaşım da diyebiliriz.
Siyasetin ve siyasetçinin eskisi olmamalıdır. Kendini yenilemeyen ve günün koşullarına ayak uyduramayan anlayış devam edip gitmez.

Eski siyasetçileri özlemek genelde kişilik yapılarıyla ilintilidir. Onlar, evelemeden-gevelemeden dobra konuşurdu.

■ Eskimek çok güzel, eksilmedikçe…

(Nazım Hikmet)

Kimi Milletvekillerinin dokunulmazlığı çetin tartışmalardan sonra yasayla kaldırıldı. HDP başta CHP, MHP ve AKP’li Milletvekillerinin dosyaları birer ikişer yargıya gönderilecek.

Geçmişte hakkında yolsuzluk davaları açılan ağa, milletvekili seçilince dokunulmazlığa kavuşur, savcının hazırladığı iddianameleri rafa kaldırılır. Yardımcısı koşa koşa ağasının yanına gelir ve heyecanla anlatır;
Ağam, dün akşam rüyamda seni gördüm.
– Hayırdır, nasıl gördün?
İkimiz de uçakla Ankara’ya gidiyorduk, sen vekil mazbatasını alacaktın, uçak Ankara’ya varmadan düştü!
   – Yaaa.  Hayırdır inşallah len. Sonra n’oldu?
– Ben lağım çukurunun içine, sen ise kocaman bir bal çukuruna düştün.
   – Olacak di mi o kadar fark? Ağalığım rüyada bile belli olmuş! Peki, sonra n’oldu?
   – Sonra birbirimizi yalaya yalaya temizledik!

■ Osmanlı Paşalarından, Öküz Ahmet Paşa, bütün paşaların bulunduğu çadırdaki toplantıda otlayan bir öküz içeriye başını sokar ve ses verir;
   “Mööö, möööö!” .
Paşalar bıyık altından gülmeye başlar.

Lakabından dolayı kendine gülündüğünü anlayan Öküz Ahmet Paşa der ki;
“Paşalar! Az önce içeri giren öküz ne dedi duydunuz mu, kuşkusuz ki hayır.  O öküz bana dedi ki; “Hadi sen bizdensin. Peki bu eşeklerin içinde ne işin var”


■ Eski başkadır, eskimiş başkadır. Nice eskiler vardır ki, eskimez. (Peyami Sefa)

   ■ Keçecizade Fuat Paşa’ya, yetmişlik bir kadının otuz yaşındaki gençle evlenmek istediğinden söz edince itirazda bulundu;
   – Ahmet, izin vermez!
Sordular;
– Hangi Ahmet?
Paşa yanıt verdi.
   – Karacaahmed!


■ Eskiden iyilik yaparlardı, söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem söylemeye başladılar. Şimdi ise yalnız söylüyorlar. (Ömer Bin Haris)

   ■ Kıbrıs çıkartmasını “Ayşe Tatile Çıktı” parolasıyla başlatan efsane Dış İşleri Bakanı Turan Güneş Hoca, bir yurt gezisinde, yol üstündeki kahveye oturmuş. Gelen kahvenin fincanının kulpunu kırık görünce seslenmiş;
   – Bunu bizim genel merkeze götür; mutlaka bir kulp bulur, takarlar!


■ Dünle beraber gitti cancağızım; ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek gerek. (Hz. Mevlana)

  

 ■ Saatlerce meydanlarda nefes tüketen “ sapı çok, danesi az” yorumuyla verilen oyları eleştiren merhum siyasetçi Osman Bölükbaşı kürsüde konuşurken, soyadı “Balık” olan bir milletvekilinin attığı lafa anında yanıt verir.
“Oynama balık, tutarım seni!”


Bir ülkede, parti genel başkanlığı yapan bir kişiye sormuşlar;

   – Senin için Milletvekili neye benzer?

Eski politikacı yanıt vermiş;

   -Mektuba benzer!

Soranlar şaşırmış;

   – Ne alakası var?

Eski politikacının yanıtı kısadan hissedir;

   – Ne olacak?  İkisinde de önce yazarsın, sonra yalarsın, sonra postalarsın.

 

  Devlet adamı Süleyman Demirel yaşama veda edeli bir yıl oldu. O, sadece politik aktör değil, halkın içinden çıkmış, onu özümsemiş politikayı gerdiren değil, yumuşatan gülmece küpüydü, ondan saygı bağlamında bir anı;

   Bir seçim kampanyasında bol keseden atıp tutuyor, yapacaklarını sıralıyordu;
   “Benim işçim, benim köylüm, benim memurum!”
Söylemler büyük ilgi ve yankı bulmuş halk çoğunluğu onun peşinden gitmişti;
“Kurtar bizi baba!”
Demirel, Başbakan olduktan kısa süre sonra bu kez Türk-iş Kongresine gitmiş salondakiler tempo tutmuştu;
“ Şunları, bunları yapacaktın, koltuğa oturunca ne oldu, hiç sesiniz çıkmadı?”
Usta siyasetçi konuşması sıkça kesilince esprinin ipine sarılmak zorunda kaldı;
“ Ben seçimde, şunları yapacağım, bunları yapacağım, diye söz verdim, yapamadım. Bunlar benim kabahatim. Ya sizin hiç mi kabahatiniz yok?”
Usta politikacı, deyeceğini sona sakladı;

– Bunların yapılacak şeyler olmadığını, siz bana niye o zaman söylemediniz?
Salon gülüşme ve alkışlarla inlemişti.


Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı aynı trafik kazasında ölmüş. Cenazeleri dua ve gözyaşlarıyla kaldırılmış. İki-üç gün geçmiş, bakmışlar ki Karadenizli çıkmış mezardan üstünü silkeleyerek geliyor. Önce bir panik yaşanmış, sonra bakmışlar gerçekten canlı. Cesaret edip yanına yanaşmışlar ve merakla sormuşlar:
   – Yahu sen öteki dünyadan nasıl döndün?”
Anlatmış;
Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer. Rüşvet, haksızlık, hırsızlık, yolsuzluk diz buyuymuş. Beni geri göndermek için 5 bin dolar istediler, bastım parayı geri geldim!
– Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi?
– Valla ben gelirken Kayserili hala 3.500 dolara olmaz mı, yapın bir indirim de ayağımız alışsın” diye pazarlık ediyordu.
Ya Diyarbakırlı?
– O da ‘ben vermem, devlet versin’ diye inatlaşıyordu!

   Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyasında köy köy, belde belde, kent kent dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken şoförün dalgınlığı sonucu derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, ‘kurda-kuşa yem olmasınlar’ diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah polisler, soruşturma için çiftliğe gelmişler ve çiftçiye sormuşlar;

   – Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek? Hepsi de ölmüştü değil mi?

   Çiftçi yanıt vermiş;

   – Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler, ama politikacıları bilirsiniz işte. Nasıl yalan söylerler!

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Milletvekili Babaoğlu, başarılı, AMA!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0