NE OLACAK BU CHP’NİN HALİ!

Siyasi partiler Türkiye gündemine oturmalılar. Derler ki gündemi belirleyen siyaseti belirler. Çizilen, öngörülen, oluşturulan gündem neticesinde toplumun tepkileri onayları, eleştirileri de bir bakıma ölçülür. Bazen iktidar, bazen muhalefet belirledikleri konularda kurgulanmış olanı toplumun önüne sunarlar. Konunun büyüklüğüne ve vahametine göre bazen günlerce bazen de haftalar boyunca konu tartışılır. Gündemi belirleyip ortaya atanlar alacağını, ya da dersini alır.

Şimdilerde eşine benzerine pek rastlanılmayan bir durum var. CHP’nin eskileri, yenileri, yönetimdekileri, yönetimden azledilenleri karşı karşıya.

Yargımız CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ndeki usulsüzlükler nedeniyle geçmişte yapılan kurultayı yok sayıyor. Akabinde de daha önce İstanbul İl Başkanlığı da milletvekilliği de yapan CHP’li bir tecrübeli Gürsel Tekin’i kayyum olarak İl Başkanı olarak atadı. İstanbul da CHP iki parçaya ayrılmış durumda.

Birinci grup Genel Başkan Özgür Özel ve ona bu makamı sağlayan Ekrem İmamoğlu safında olanlar. İkinci grup ise kurultay entrika ve ikna yöntemleri ile koltuğundan edilen eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu ve onun ekibi.

Hamleler her iki taraftan geliyor. Şu anda Genel Merkez cephesi kayyum olarak atanan Sayın Tekin’i İl Başkanlığı koltuğuna oturtmamak istiyor. Hani derler ya siyaset boşluğu kabul etmez, kalkılan koltuğa birisi oturur diye. Diğer taraftan Sayın Kılıçtaroğlu ve partiden dışlanan ekip de yetkilerini kullanarak CHP’nin İstanbul İl örgütünü, akabinde de Genel Merkez kurultayının olası iptali ile partinin tekrar yönetimini ele geçirmek.

İki gelişmeye kafamı öyle taktım ki sormayın. Genel Kurultay ile ilgili kararın 15 Eylül’de açıklanması beklenirken kararı verecek olan mahkeme İstanbul Kongresi’nin iptalini veren mahkemeden karar dosyasını istemiş. Bunu fazla eğip bükmeye gerek var mı? Yargımız mahkemenin verdiği bu karara sadece bakmak istemiş olamaz mı?

Bir diğer önemli gelişme CHP’de milletvekilliği, PM üyeliği ve üst düzey bütün görevlerde dahası Genel Başkanlık yapan Hikmet Çetin’in söylemi, “Kemal Kılıçtaroğlu’nun Genel Başkan olma niyeti var” hatırlayın önceleri yargı kayyum olarak atarlarsa kabul eder, etmez tartışması bitmiş. CHP’nin yargı içerisinde acaba bir duyumu mu ola ki başkanlık için Sayın Kılıçtaroğlu aşka gelmiş.

Atalarımız her konu hakkında tüm yönlerini dikkate alarak özdeyişler söylemişler. Demişler ki “Eden bulur”, demişler ki “Namlunun arkasında duran, önüne de geçer” hatta Arapçada dahi var. “Men dakko dukka” ne demek ben ettim buldum.

Sayın Kılıçtaroğlu’nun hiç beklemediği genel kurul delegelerinin iknası sonrası genel başkanlıktan düşürülmesi hoş olmadı ve genel başkan bunu unutmadı. Hakikaten kendinizin tek tek çalışması ile belirlediğiniz, en güvendiğiniz delegeler çok farklı mekanlarda ikna edildiler, görüldüler, adamları alındılar vesaire. Ama netice hasıl oldu. Bu para nelere kadir değil mi?

İstanbul’daki tabiri caizse CHP’deki direniş devam edeceğe benziyor. Fakat iki önemli argüman var. CHP seçmeni üzerinde yapılan ankette rüşvet olaylarının doğruluğuna inananların oranı parti içinde %55 civarında. Az bir oran değil. Diğer bir konu kalenin teslim edilmemesi için parti İstanbul’un 39 ilçesine SMS gönderdi. İl Teşkilatının önünde buluşuyoruz diye davet etti. Partilerden katışım 578 kişi… Buyrun…

Herkes hamlesini yapacak. Gürsel Tekin legal başkan olarak güvenlik güçlerinin de yardımı ile çalışmalarına başlayacak.

CHP Genel Merkezi’ne kendi politikaları çerçevesinde CHP İstanbul İl Teşkilatının kapatılması ve yeni bir kongreye gidilmesi gibi absürt kararları alacak.

Acaba dananın kuyruğu ne zaman kopacak ya da kopacak mı? 15 Eylül’de olası bir yargı kararı ile İstanbul’daki uygulamanın benzer kararı Genel Merkez için alınırsa ve Sayın Kılıçtaroğlu kayyum Genel Başkan olarak atanırsa durum ne olur?

Bizim insanımız ortama çabuk uyum sağlar. Güçten yana, hizmetten yana tavrını koyar. Kayyum Genel Başkan da parti içindeki delege yapısını tekrar gözden geçirir. Yasal süreyi de sonuna kadar kullanır ve Kurultay Kararı alırlar. Zaten CHP oldum olası Kurultayları sever.

İşler bu şekilde gitmezse ne olur. Belki de yeni bir sosyal demokrat partimiz daha olur. DSP gibi SHP gibi.
Bakalım, göreceğiz.