■ Ayrılık her şiir-muhabbetin son mısraıdır.
(Cenap Şahabettin)
■ Bazen tek bir mısra bir ülkeyi tanımaya yeter. (R.Horne)
***
Diz boyu kar…
Kimi zaman tipiyle birlikte kar.
Bir de araya yoğun sis girince..
Ve…kar – tipi -sis doğaya egemen olunca eğitim engellenir, kara- hava- deniz ulaşımları aksar. Üst solunum enfeksiyonları peşimizi bırakmaz, başka hastalıklar yakamıza yapışır.
…
Hava koşullarının olumsuzluğuna karşı her mevsim gibi kışın da güzelliği, zenginliği, üretkenliği, hareketliği var: çocuklar kar topu oynar, kardan adam yapar, kayak merkezleri canlanır. Kuraklıktan kıvranan topraklar, karla birlikte uykularından uyanır. Dereler- göller donar, su olarak geri dönüşler zahmete değer. 2. sahne bet-bereket- düğün-dernekle açılır.
…
Gökyüzünün yeryüzüne armağan ettiği çiçekler bunlar, beyazın, bembeyazın şaha kalkışıdır. Bu kartpostal manzara karşısında ne yapılır? Yurt ve dünya sorunlarından bir süre için soyutlanır, Cenap Şahabettin’in sanatsal abidesi “Elhan-ı Şita” adlı nefis şiiri okunur. Kendinizi kar tanelerine kaptırır gidersiniz, bembeyaz; hile yok, ayrışma yok, kargaşa yok
■ Günümüz Türkçesinde “kar tanelerinin ezgisi” ya da” kış ezgileri” değerlendirmesi yapmak doğru yaklaşımdır. Sembolist şiir anlayışının müziği ön plana çıkarma özelliğine gösterilebilecek en güzel örneklerden biri.
“Cenap Şahabettin, karın yağışıyla name arasında müzikal bir ilgi kurmuş. Edebiyat Dünyamızda sevet-i fünuncular genelde her şeyi müzikaliteyle eşleştirmeyi yeğlemekteler. Karın yağışında bir müzikalite bir ritm var ve bunları dizleri yüreğinize dek götürdüğünüzde tatmak ve okumak gelinecek en görkemli duraklardan birini oluşturmaktadır.
Kar’ın yağışındaki ‘müziği’ aruz vezniyle ifade eden Edebiyatımızın başarılı şiirlerinden Elhan-ı Şita’yı yüreğimizle okuyalım;
■ Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar. Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu Ey kebûterlerin neşideleri O baharın bu işte ferdâsı Kapladı bir derin sükûta yeri Karlar Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar. Ey uçarken düşüp ölen kelebek Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek Gibi kar Seni solgun hadîkalarda arar. Sen açarken çiçekler üstünde Ufacık bir çiçekli yelpâze Nâ’şun üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervâze Karlar Ki semâdan düşer düşer ağlar! Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar; Küçücük, ser-sefîd baykuşlar Gibi kar Sizi dallarda, lânelerde arar. Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân Şimdi boş kaldı serteser yuvalar; Yuvalarda – yetîm-i bî-efgân! – Son kalan mâi tüyleri kovalar Karlar Ki havada uçar uçar ağlar. Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter… Dök ey semâ – revân-ı tabiat gunûdedir Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler! Her şahsâr şimdi – ne yaprak, ne bir çiçek! Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid… Ey dest-i âsmân-ı şitâ,durma, durma, çek. Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd! Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun. Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök. Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök: Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi; Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.”…
Büyük Halk Ozanı Karacaoğlan 300 yıl önce kar yağışını sevdiğiyle bütünleştirmişti;
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye…
…
Teknesinde donarak ölen balıkçının şiirini Tevfik Fikret: “Balıkçılar” başlığıyla yazmıştı;
Bugün açız yine evlatlarım diyordu peder,
Bugün açız yine; lakin yarın ümit ederim
Sular biraz daha sakinleşir ne çare kader!
…
İstanbul Göztepe’de elektriğin gelmediği yıllarda, ilkokul çocuklarına Fazıl Ahmet’in “Kış” şiiri ezberletilirdi:
Soğuk, karın yanında
İnatçı bir komiser
İhtimal ki yarın da,
Ayaz Paşa kol gezer.
Kışın akla ne sığar,
Ne de yarar işleri.
Saçakların şimdi var,
Buzdan yapma dişleri.
…
Safiye Ayla’nın sesinden iz bırakan kış şarkısı soğuk kış günü kendisi Haydarpaşa Numune Hastanesinde ölen Saadettin Kaynak bestesi;
Bahar bitti güz bitti / Artık bülbül ötmüyor
Yâre tel çekem diye / Tel derdim iletmiyor
Yollar kapalı kardan / Turna gelmez diyârdan/ Haber çıkmadı yârdan / Bu ayrılık bitmiyor
…
Necip Fazıl, tüm erkeklerin güzel kadınların eteklerini çapkın rüzgarın uçurmasını karda-kışta gözlediğini dize dize şiirleştiriyor;
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
….
Ahmet Hamdi Tanpınar rüzgâra değil de, sevgilinin gül -sümbül kokan nefesine vurgun.
Varsın bahçelerde rüzgâr gezinsin,
Yağmur ince ince toprağa sinsin,
Bir başka âlemden gelmiş gibisin,
Dalmış gözlerinle pencerelerde.
…
■ Şiirle insan ruhu arasında çok eski bir arkadaşlık vardır. Bu yüzden sevinçli ve hüzünlü zamanlarında daima insanların yanında olurlar. (France)
■ Şiir öyle bir orkestradır ki, bütün doğanın ve insanların sesini yansıtırlar. (Hugo)
Konyaspor’un istikbali için transfer yapın!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.