Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

“DİJİTAL MEDYA ‘ONAY DİLENCİLİĞİNİ’ ARTIRDI”

Hakikat ezelden beri birdir ve ebediyete kadar da öyle kalacaktır. Bu değişmez, sönmez, eskimez hakikat; fıtrata uygun olduğu için böyledir. Zamanın ve mekânın pörsütemediği gerçeklere bazen kutsal bir kitapta, bazen aklını çok iyi kullanarak sağlam bilgilere dayanan düşüncelerini tefekkür kalelerinin burçlarına diken cins beyinlerde rastlarız.

Elbette zamanın ve mekânın değişmesiyle teferruatta birçok şey değişir; lakin temel ve ana sütunlar hep aynı kalır. Kur’an’da, İncil’de, Tevrat’ta ve tüm ilahî kökenli kitaplarda katillik, hırsızlık, yalancılık, korkaklık, müsriflik, cimrilik nasıl yerilmişse; aynı yergiye peygamberlerin ve büyük mütefekkirlerin sözlerinde de rastlarız.

Her devirde insanların maddî ve manevî durumlarını, eylem ve davranışlarını, düşünce ve ruh yapılarını etkileyen farklı etkenler olmuştur. Son yıllarda bu etkenin adı “internet”, “sanal âlem”, “sosyal medya”, “yapay zekâ” olmuştur. Tabiî olarak her devirde olduğu gibi bu devirde de bu etkilere karşı fikir üreten, görüş bildiren, çıkış gösteren bilim adamları ve mütefekkirler ortaya çıkmıştır.

Günümüzde insanların düşünce ve ruh yapılarını etkileyen bu gelişmelere karşı birçok mütefekkir ve bilim adamı ortaya çıkmıştır. Bu mütefekkirlerden biri de psikolog Carl Jung’dur. Jung, bu alanda at oynatan nadir zirve isimlerden biridir. Bu yazımda, onun sohbetlerinden aldığım bazı görüş ve düşünceleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Alıntılara geçmeden hemen şunu belirtmeliyim ki biz müminler, zaten bu gerçeklerin çoğunu ve daha ilerisini kitabımız Kur’an’dan ve Peygamberimizin hadislerinden bilmekteyiz. Aradaki fark ise şu: İslam âlimleri ortaya çıkan yeni durumları anlamakta biraz gecikmiş görünüyorlar. Çünkü bu gelişmeler Batı kültürünün, Batı tefekkürünün bir eseri. Bizim ulema ise Batı’dan ve onun ürettiği yeniliklerden bîgâne durumdalar. Buna karşılık Jung, bu hakikatleri günümüz gelişmelerine uygun olarak dile getirmiştir. İşte o hakikatlerden bazıları:

1- Şikâyet Bataklığı
Jung’a göre internet/sosyal medya, sürekli şikâyet eden, devamlı negatif enerji yayan tipler ortaya çıkarmıştır. Bu tip insanlara göre “hava ya çok sıcaktır ya çok soğuk; ekonomi berbattır, insanlar kötüdür; kahvesi acıdır, hayat adil değildir…” Konuşmaları, sonu gelmeyen bir dertler listesidir: şikâyet bataklığıdır.

Bu bataklığın en tehlikeli yanı ise bizleri içine çekme potansiyeline sahip olmasıdır. Bu hastalığa dûçâr olan insanlar bir çözüm sunulduğunda, bir proje getirildiğinde, “Olmaz” diye sayısız sebep üretirler. Onlarla konuşan insanlar kendilerini kirlenmiş, ağırlaşmış ve yorgun hissederler. Çünkü onlar şikâyet bataklığına düşmüşlerdir.

2- Onay Dilenciliğini Bırakmak
Jung’a göre, zaten fıtratta var olan “başkalarının tesirinde kalma” gerçeği internet çağıyla birlikte çok fazla arttı:

“…Bazı insanlara nasıl oluyor da negatiflik işlemiyor? Hatta tam tersi, onlar girdikleri her odayı aydınlatıyor, dokundukları her insana ilham veriyorlar… Çünkü onlar içsel güneşe sahipler. Tıpkı güneş gibi başkalarının ışığına muhtaç değiller. Isınmak için başka bir yıldızın yörüngesinde dönmek zorunda değiller. Parlamak için başkasının ışığını yansıtmazlar. Kendi enerjilerini kendileri üretirler. Kendi ışıkları kendilerine yeter. Bu sebepten başkalarının onayına ihtiyaç duymazlar. Yani ‘onay dilenciliği’ yapmazlar…”

Ne kadar güzel değil mi? Günümüzde sosyal medya bu “dilenciliği” akıl almaz bir şekilde çoğaltmıştır. Bizim kültürümüzde de hakikati bulan kişi, “Başkaları ne diyecek, ya insanlar beğenmezse” korkularından uzak durmakla emredilmiştir.

3- Fırsat Gözlükleri – Bakış Açısını Değiştirmek
Jung der ki:

“Aslında hiçbir olay kendi başına iyi ya da kötü değildir. Ona anlamı veren bizim taktığımız gözlüklerdir. Herkesin görünmez bir gözlüğü olduğunu hayal et. Bazı insanlar simsiyah camları olan problem gözlükleri takar. Onlar için yağan yağmur, iptal olan planlar ve çamur demektir. Kovulduğu bir iş bir felakettir. Biten bir ilişki dünyanın sonudur. Baktıkları her yerde sadece engelleri, sorunları ve eksiklikleri görürler…”

Hâlbuki hakikati bilen ve ona göre yaşayan bir insan, taktığı “fırsat gözlüğü” ile her şeyi iyiye yorumlar. Bu gözlükle bakan biri için yağan yağmur, evde sıcak bir kahve eşliğinde kitap okumak için bir bahanedir; toprağın kokusudur, berekettir. Kovulduğu bir iş, aslında hiç de sevmediği bir işten kurtulma ve hayallerinin peşinden gitme şansı verir.

Bu, sorunları görmezden gelmek değildir. Bu, Polyannacılık oynamak da değildir. Bu, her durumun içinde gizli bir hediye, bir ders, bir fırsat olduğunu bilmektir.

Jung, bu durumu günümüz argümanlarını kullanarak şöyle açıklar:

“Zihnini bir arama motoru gibi düşün. O senin çok güçlü bir arama motorundur; Google veya Yandex gibi. Eğer ona sürekli ‘sorun ne?’ diye sorarsan sana yüzlerce sorun bulup getirecektir. Ama eğer ona ‘buradaki fırsat ne?’ diye sorarsan, o zaman da sana fırsatları bulup getirecektir…”

Normal bir insan (ki buna Jung “enerjisi yüksek insan” diyor) zihnine doğru soruyu sormayı alışkanlık haline getirendir.

Jung’a göre “Bu neden benim başıma geldi?” diye sormak yerine, “Bu olay bana ne öğretmeye çalışıyor?” diye sormak gerekir. Böyle yapan insanlar bir zihniyet değişimi yaşarlar ve hayatlarındaki birçok şeyi olumlu yönde değiştirirler. Bunu başaranlar kurban olmaktan, olayların oyuncağı olmaktan kurtulurlar.

İnşallah devam edeceğiz.

NOT: You Tube ’ Enerjisi Yüksek İnsanların 13 Ortak Özelliği” yazınca çıkan videoyu seyretmenizi tavsiye ederim

Kaynak: Lütfi Ayhan

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

BEYAZ TÜRKLER

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.