ABD Savunma Bakanlığı (Defence Ministry) yerini Harp Bakanlığına (War Ministry) bıraktı. Bizde Harbiye Nezareti vardı, şimdi Milli Savunma Bakanlığı olarak hizmet veriyor. Ancak hangi kavramları kullanırsanız kullanın, savaş barış zamanında kazanılır, diplomasi ile korunur.
Devlet olmak önce halkını ve ülkesini korumak demektir. Bu da barış istemek yani savaşa hazırlıklı olmaktan geçer. Çünkü tarihi gerçekleri, bu kesin kuralı öğretmektedir. Tarihte Türk devletleri günün şartlarına uygun ordular hazırlamışlar, tersane, tophane gibi yatırımları asla ihmal etmemişlerdir. Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlının çöküşü ile sonuçlanması Kurtuluş Savaşındaki savunma harcamalarının zorluklarını artırmıştır. Cumhuriyet idaresinde bunun eksikliği görülerek yeni yatırımlar yapılmış ama Truman Doktrini, Marshall yardımı, NATO üyeliği ve diğer faktörler ile savunma sanayiindeki Demirağ gibi girişimcilere engeller konulması bu sektörü geriletmiştir.
Sekizincisi düzenlenen ve alanında dünyanın en büyüğü olduğu kaydedilen Teknofest’de “Tam Bağımsız Türkiye” vurgusuyla milli sanayi hamlesi üzerinde durulmuştur. Açılış günü gezme fırsatını bulduk. Üniversiteler o tarihte açılmadığından daha ziyade orta öğrenim öğrencileri vardı. Uzun bir süreden beri yapılan projelerin artık gösterime çıktığı programda dijitalleşme ve yapay zeka ön plana çıkmaktadır. Nitekim programda finans ve psikoloji alanında çalışmalar yer almıştır. Sosyal bilimler üzerinde de durulabilir.
Türkiye son yıllarda savunma sanayiinde sadece teknoloji transfer eden ya da kopyalayan bir endüstriden kendine özgü ürünleri üretebilen bir endüstriye dönüşmeye başlamıştır. Savunma harcamalarında ABD, Çin, Rusya, AB gibi ülkelerle kıyaslanması gerekir. Savunma sanayinin milli gelire oranları ABD 3,1; Suud 10, Rusya 4,3, Fransa 2,3 Türkiye 2,2. Ülkelerin güvenliği ve çıkarları sahip oldukları savunma gücüyle doğrudan ilişkili olup, güçlü savunma sanayii ve sistemlerine sahip olanlar bu sistemleri üretme imkanlarını da bünyelerinde barındırır ve bu güç için teknolojik gelişmelerin desteklenmesi ülkeler arasında oldukça önemlidir. İktisadi bakımdan da pahalıya mal olsalar da bu sistemlere yapılan harcamalar masrafların geri ödenmesini sağlar.
Savunma sanayi ülkenin jeopolitik konumu ile yakından ilgilidir. İsrail’in Gazze soykırımı ve sonrasında gelişen olaylar Lübnan, İran, Yemen, Katar’a İsrail’in saldırıları pek çok ders vermektedir. Ama bu dersler anlayana… Bize de Kıbrıs Barış Harekatı pek çok ders vermişti: Bir ülkenin güvenliği, asla bir başkasına bırakılamaz.
Türkiye’nin savunma sanayiindeki harcamaları artmakla birlikte, bazılarının iddiası gibi aşırı olmadığı karşılaştırmalardan anlaşılmaktadır. Yerli üretimle birlikte savunma sanayiinde ithalattan ihracata doğru bir kayma olmuştur. Türkiye’nin savunma sanayiinde 2025 yılındaki ihracatı 8 milyar $ civarındadır. Türkiye’de bu sektörde 3500 firma yer almaktadır. Bunların proje tutarları 100 milyar $, arge harcamaları 2,6 milyar $,(ABD 450 milyar $; Çin de bu sektörde büyük harcama yapmakta) sektör cirosu 15 milyar $’dır. Hızlıca seri üretime geçilmesi önem taşımaktadır.
Savunma sanayiinin ihracatında kg başına birim değeri yüksektir. Oysa tonlarca patates ihraç etmenin, birkaç kg cep telefonuna karşılık geldiği unutulmamalıdır.
İleri teknoloji nitelikli ihracat ülkemizde 2018 sonrası artış göstermektedir. Türkiye’de savunma sanayiinde çalışan sayısı 92 bini geçmiştir. Bunlar genç grubundadır. Dolayısıyla bu sektörde çalışanlar Türkiye’de dünya ortalamasına göre daha gençtir. Bu da büyük bir avantajdır. Dolayısıyla en büyük varlık insan gücündedir. Mühendis ve teknisyen sayısı hızla artmakta, üstelik sektörden kopmak bir yana geri dönüşler yaşanmaktadır. Konuşmacılar ülkemizde artık mühendisliğin çok tercih edildiğini ifade ettiler. “Şimdi biz (bu sektörde) Türkiye’de en iyi mühendisliği icra ediyoruz.”
Konferansta Savunma sanayiinin ekosistem çıktıları olarak da şunlar kaydedilmiştir: MİLGEM (% 70 milli gemi); TCG Anadolu (%70 milli); ASELFLIR 500-600 (Dünyanın en iyi kamerası); Kızılelma (Baykar); Altay tankı; Uzay sanayi, Yerli Türksat uydusu (Türk cumhuriyetler ile bağlantı sağlıyor); Çelik Kubbe. Ayrıca odak alanları, teknopark şirketleri ve faaliyetleri hakkında bilgi verdiler.
Kitle Fonlama Derneği, teknolojiye yatırım yapabileceklere fırsatlar sunmaktadır. Bu konuyu kamuoyunun gündeminde tutmak ve yönlendirmekte özellikle tasarrufların yönlendirilmesi bakımından yarar vardır.
Savunma sanayi devlete doğrudan bağlıdır. Zira savunma sanayi ürünlerinin tek alıcısı vardır o da devlettir. Bu sebeple monopson ilkelerine tabidir. Yani savunma harcamaları hükümet politikaları ile doğrudan ilişkilidir. Projeler için siyasi irade şarttır. Bunun için siyasi istikrar savunma sanayiinin ön şartıdır.
Savunma Sanayiindeki kamu şirketi ASELSAN, 50. yılında dünyanın en büyük savunma sanayi şirketleri arasında olup 20 ülkede varlığa sahiptir. Bu şirketin en büyük fonksiyonu Çelik Kubbenin geliştirilmesidir. Bu kapsamda tüm hava sahalarının kontrolü için Hisar, Siper, Hakim, Turan sistemleri geliştirilmiştir. Savunma sanayi yatırımları ülkenin her bölgesine yayılmıştır. Konya’da Aselsan ile bu alanda şehrin ihracatının 5 kat arttığı ifade edilmiştir.
Türkiye 2008 yılına kadar tank projesi geliştirememiştir. Herhalde bir sebebi şu haberde mündemiçtir. 28. 07.2001 tarihli Milliyet Gazetesi haberi şöyleydi: “Türk tankları İsrail’e emanet, Ankara’da 20 saat kalan İsrail Genelkurmay Başkanı Mofaz ülkesine, katrilyonluk tank modernizasyonu anlaşmasıyla döndü.” https://www.milliyet.com.tr/dunya/turk-tanklari-israile-emanet-376120
Yapay zeka çalışmaları da en önemli çalışmalardır. Çünkü dünya pazarı 7 trilyon dolardır.
Önceleri askeri sektörde buluşlar olur, bu sivil sektöre tatbik edilirdi. Şimdi ise sivil sektörden askeri sektöre doğru gelişmeler olmaktadır.
Kıbrıs Barış Harekatı savunma sanayiinde ciddi eksikliği ortaya çıkarmıştır. Ancak Savunma Sanayinin gelişmesini siyasi ve ekonomik krizler kesintiye uğratmıştır. “Ağır Sanayi Hamlesinin hedefi; uçağımızı, tankımızı, kendimiz yapacağız, milli harp sanayimizi kurmakta kararlıyız. 1973 yılında kurulan Türk Uçak Sanayii (TUSAŞ) “1979 yılının ortalarına doğru hava kuvvetlerimizin istemiş olduğu ilk uçağı teslim etmeye başlanacaktır” (TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ağır Sanayi, 433) Demek ki 12 Eylül askeri darbesi, Türkiye’nin savunma sanayiini ciddi olarak geriletmiştir. Halbuki “siviller savunma sanayiine gereken desteği vermiyor, askerler bu konuya önem verirler” diye insanın aklına geliyor!
Bir başka engel, ithalat lobisinin güçlü olmasıdır. Bu hususu es geçmemek gerekiyor.
Bir kesimde maalesef mevcut olan yerli üretimi aşağılama kompleksinin sebepleri milli heyecan eksikliği, özgüven yoksunluğu, ithalat lobisinin güçlü algı çalışmaları, uluslararası sistemin ülkedeki yayın organları, bazı bürokratlar, siyasetçiler ve işadamları üzerindeki etkileri vs’dir.
Burada Kurtuluş savaşının meşhur sözünü hatırlamakta fayda vardır: Hatt-ı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh da tüm vatandır.
Kaynak: Adem Esen
Sıradan açıklamalar, sıradan sonuçlar Konyaspor’a göre değil…
Selçuk Üniversitesi ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu arasında önemli iş birliği
Milli Savunma Bakanı Güler, Gürcistan Savunma Bakanı Chikovani ile görüştü
AKOM uyardı! Sağanak kapıda
Dışişleri Bakanı Fidan, IKBY Başkanı Barzani ile görüştü
Konya sporunda yılın ‘En’leri ödüllerini aldı
Akşehir’deki bu merkezde kış sezonu başladı
Konya’da belediyelerin çabası meyvesini verdi
Konya’nın peri bacaları Kapadokya’ya rakip
Kulu ve Ömeranlı, istişare toplantısında buluştu
Meram Zabıtası, semt pazarlarını sıkı takipte
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.