Coğrafi işaretler artık sadece bir tescil belgesi değil; kırsal kalkınmanın, yerel markalaşmanın ve bölgesel kalkınmanın güçlü bir aracı haline geldi. Türkiye, 1997 yılında başlayan coğrafi işaret yolculuğunda bugün 1734 tescilli ürünle dünyaya örnek gösterilecek bir noktaya ulaştı. Konya ise 86 coğrafi işaretli ürünüyle ülkemizde ikinci sırada yer alıyor. Bu ürünler arasında son yılların parlayan yıldızı hiç şüphesiz Hüyük Çileği.
Hüyük Çileği’nin hikayesi aslında sıradan bir çiftçinin tarlasından uluslararası platformlara uzanan bir başarı öyküsü. 2021 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan “menşe adı” tescili alan Hüyük Çileği, 2024 yılında Avrupa Birliği tarafından da tescillenerek “Protected Designation of Origin (PDO)” unvanına kavuştu. Bu sadece bir tescil değil; Hüyük’ün verimli topraklarının, ikliminin ve çiftçisinin emeğinin tüm dünyaca onaylanması anlamına geliyor.
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün yürüttüğü kapsamlı araştırmaya göre, coğrafi işaret, Hüyük’te çilek üreticilerinin gelirlerini artırdı, üreticilere daha yüksek fiyat ve pazar gücü sağladı. Çileğin iriliği, aroması ve raf ömrü diğer bölgelerden farklı bulunurken; toprak yapısı, sıcaklık ve nem koşulları da bu farkı pekiştiren unsurlar arasında yer aldı.
Araştırmada sadece Hüyük değil, Seydişehir, Akşehir ve Doğanhisar ilçelerindeki üreticiler de incelendi. Veriler, coğrafi işaretin Hüyük Çileği üreticilerine sosyal ve ekonomik anlamda önemli katkılar sunduğunu gösterdi. Örneğin Hüyük’te çilek satış fiyatları, diğer bölgelere göre oldukça yüksek seviyelere ulaştı. Üreticilerin büyük çoğunluğu çileğin coğrafi işaretli olması sayesinde pazar gücünün arttığını vurguladı.
Ancak her başarı hikayesinin gölgesinde bazı eksiklikler de vardır. Araştırmaya katılan üreticilerin önemli bir kısmı coğrafi işaret sistemini ve denetim mekanizmalarını tam olarak bilmediklerini ifade etti. Eğitim, bilinçlendirme, denetim ve üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi bu alanda önümüzdeki dönemin temel hedefleri olmalı.
Hüyük Çileği örneği bize şunu gösteriyor: Doğru yönlendirme, devlet desteği ve bilinçli üretici modeliyle yerel ürünlerimiz uluslararası arenada marka olabilir. Bu başarının sürdürülebilirliği ise kaliteli üretimden, sürekli eğitimden ve güçlü üretici birliklerinden geçiyor.
Hüyük Çileği yalnızca sofralarımızı süsleyen bir lezzet değil; aynı zamanda Türkiye’nin kırsal kalkınmadaki vizyonunun somut bir göstergesi. Bu örnek, diğer yöresel ürünlerimiz için de ilham kaynağı olmalı. Coğrafi işaretler, sadece ürün kalitesinin korunmasını değil, aynı zamanda üretici örgütlenmesini, pazarlama stratejilerini ve kırsal kalkınmayı destekleyen önemli araçlardır.
Hüyük Çileği bu yönüyle tarım ekonomisine önemli bir model teşkil etmektedir.Hüyük belediye başkanı Sayın Sadık Sefer, Hüyük kaymakamı Hüyük ilçe tarım müdürü ,Hüyük ziraat oda başkanının çalışmaları bölgenin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır.
Sonuç olarak; Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü, klasik tarım araştırmalarının ötesine geçerek, bilgi temelli kalkınmayı, yerel üreticinin rekabet gücünü ve uluslararası pazardaki konumunu güçlendiren çok boyutlu bir vizyon sergilemektedir. Hüyük Çileği gibi başarı hikayeleri, sahada uygulanan bilimsel araştırmanın, ekonomik ve sosyal kalkınmaya nasıl dönüştüğünün somut göstergesidir.
Saha çalışmalarında sürekli gördüğümüz Enstitü Müdürü İlker Topal Ziraat Mühendisi Murat Küçükçongar, Ziraat Mühendisi Candan Karakurt , Muhittin Boget ve İsmini sayamayacağım birçok Ziraat mühendisi ve teknikeri arkadaşlarımızın katkılarıyla ;
Türkiye tarımının geleceği, bu tür bilimsel öncülük ve saha entegrasyonu sayesinde gelişip büyüyecektir.
“GÜL ALIRLAR GÜL SATARLAR”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.