Konya AÇIK 26°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Caddeler!

Caddeler!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

Caddeler şehir hayatının vazgeçilmezleri. Evden dışarıya adımınızı attığınızda buluştuğunuz, adımladığınız, üzerinde durakların, değişik işyerlerinin ve mekanların bulunduğu, gündüz renkli, geceleri ışıklı ve ışıltılı, insanların hayat verdiği, canlandırdığı, hareketlendirdiği, şehirlerimizde adlarıyla, acı ve tatlı hatıralarıyla iz bırakan köşeler, köşe taşları, kültür aynaları caddeler.

Her cadde bir roman gibidir.  Her sayfasına her birimiz, bazen bir kaç satır, bazen bir kaç sayfa not düşer geçeriz. O birikenler eklene eklene bir bakmışsınız o caddenin romanı oluvermiş!

Caddeler şehir efsanelerinin de doğduğu mekanlardır.

Üzerinde yürüyenlerin meşhur ettiği, yürüyenin meşhur olduğu, tanındığı, bilindiği caddeler vardır.

Cadde olur da, hikayesi olmaz olur mu?

*****

Adam motosikletiyle evden çıkarken, küçük kızını da, arkasına bindirdi. Alaaddin çevresinden Mevlana caddesine doğru yönelmişti ki, kırmızı ışığa yakalanmama niyetinde olan otomobil önünde hiç bir şeyden habersiz giden baba-kızın bindiği motosiklete öyle bir vurdu ki, baba ve kızı rayların olduğu yere doğru savrulurken, motosiklet, çarpmanın hızıyla cadde ortasına doğru kayıp gitmişti. Allah’tan tramvay geçmiyordu. Şok geçirmiş bir halde ağlayan küçük kızda ufak-tefek sıyrıkların dışında pek bir şey yoktu.

Adam ayağa kalkamıyor, doğrulamıyordu. Sağ bacağı kırılmıştı. Caddede yürüyen insanlardan bazıları hemen koşup, adama ve küçük kızına müdahalede bulundular, birisi ambulans çağırdı. Bir çok insan ise hiç bir şey olmamış gibi, boş gözlerle bir kaç dakika durup olayın olduğu yerde baktılar ve aldırmadan yollarına devam ettiler!

*****

Mevlana Caddesi, bazı arkadaşlarımızın yaklaşımı ile Konya’nın İstiklal Caddesi, olay yönünden, kaza yönünden, hareketlilik yönünden bir hayli renkli bir cadde.

Bu cadde daraltıldıkça daraltılan, üzerinde tramvayların, otobüslerin, otomobillerin, dolmuşların, üç tekerleklilerin, motosikletlilerin, bisikletlilerin ve tabi ki yayaların hep birlikte hareket halinde bulunduğu şehrin en işlek caddelerinden birisi.

Bu arada cep otoparkları da unutmayalım ki, caddenin hali ve ahvali tam olarak dökülsün ortaya!

Trafik kültürü bir başka şey. Büyükşehirde trafik kültürü nasıl olmalı, nasıl yaşanmalı, kim kime ne kadar, ne ölçüde saygılı olmalı, saygı göstermeli konusu resmen havada. Caddelerde herkes kendini hak sahibi olarak görüyor. Kendini haklı çıkarmak içinde, ellerinde nalıncı keseri misali, devamlı kendilerine yontan bir takım gerekçeler var!

Bir arada, aynı cadde de,  hayat nasıl sürdürülür, güzel bir güne nasıl başlanır, nasıl tartışmadan, kavga etmeden, itişip-kakışmadan, küfürleşmeden, hakaret etmeden nasıl bir arada yaşanılır, nasıl tahammül gösterilebilir henüz alışamadık!

Çünkü birbirimizle barışık değiliz, tanışık değiliz, anlayış ve hoşgörülü davranma gibi bir niyet içerisinde de değiliz.

Alttan alma, gülüp-geçme, olur böyle şeyler deme, büyüğün büyüklüğünü, küçüğün küçüklüğünü bilmesi, yardımlaşma gibi mevzulara girmeye korkuyor gibiyiz!

İşlek caddeler yeni dostlukların, yüz aşinalıklarının, birbirine destek olmaların, yardımlaşmaların, bir elin nesi, iki elin sesi var denmelerin merkezi olmak durumunda.

Çünkü şehirlerin kalbi bu türden caddelerde atıyor.

Caddeler ne senin, ne benim, ne ötekinin, ne de berikinin malı. Şehrin ortaklaşa bir yaşama alanı!

Bize de, size de, şehre gelen misafirlere de açık bir alan.

Caddeler, güleryüzün, tatlı dilin, az biraz dikkatin, hiç değilse tebessüm etmenin, sabrın, iyi niyetin insanları kaynaştırması gereken yerler.

Caddeler, tartışmaların, öfkelenmelerin, yaygara yapmaların, şurası bizim, burası bizim gibi havada ve yalan dünyanın işleri olan konuların öne çıkmaması gereken bağımsız alanlar!

Yüzlerce, binlerce gönülün sığdığı, neşeli kahkahaların atıldığı, mutluluktan ayakları yere değmeyenlerin, uçarcasına geçip gittiği, güleryüzlü esnafların buyur ettiği, tarihi-turistik mekanları seyrederek adımladığınız yada aracınızla ağır ağır seyrederek geçtiğiniz caddeler o caddeler.

Atalarımız, bir yer ne kadar dar olursa olsun, yeter ki içine gönüller sığsın, gönüllerin sığdığı yerde ne elem, ne keder, ne endişe, ne vesvese, ne karamsarlık  ne de korku olur,  demiyorlar mı?

Ne diyor Yunus Emre, ” Yunus Emre der hoca / Gerekse var bin Hacc’a / Hepisinden iyice / Bir gönüle girmektir”

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Demokrat Parti ve Demokraside çok seslilik

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0