Ulaşım konusu sıkıntı olmaya, sıkıntı vermeye başlayalı çok oldu. Eskiler derdimi ummana döktüm diye başlarlarmış yazmaya. Günümüz vatandaşı derdini sosyal medyaya döküyor, telefonlarla ilgili yerlere döküyor. Fotoğraflar çekip paylaşıyor!
Paylaşıyor da ne mi oluyor?
Az biraz içi rahatlıyor hepsi o kadar!
Rahmetli Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen ve yine rahmetli Nuri Halil Poyraz’a ait olan “Mendilimin yeşili” adlı şarkının nakaratında, “ Aman tabip, canım gülüm tabip, derdime bir çare / Çaresiz dertlere düştüm Tabip yok mu bir çare?” dizeleri vardı. Bu şarkının eski versiyonu “ aman tabip” yeni versiyonu “aman doktor” diye meşhur olmuştu.
Tabipten nereye mi geleceğiz?
Şehrin tabibine!
Şehrin tabibi kim?
Hükümet tabibi, aile hekimi yada tabibi, hastane Baştabibi yani hekimi filan değil aradığımız. Aradığımız şehrin Tabibi yani…
Siz buna Şehremini deyin, Belediye Reisi deyin, Başkan deyin, Büyükşehir Belediye Başkanı deyin, Merkez İlçe Belediye Başkanları deyin.
Bu saatten sonra Lokman Hekim arayacak halimiz yok!
Ulaşıma bakacak Tabip arıyor, Tabibi arıyor, arıyor ve bulamıyor şehrimiz!
Acele Tabip aranıyor anlayacağınız!
Vatandaşımıza bakarsanız, sağ olsun var olsunlar, bizim Tabipler, Ahmet Vefik Paşa’nın o meşhur tiyatro eserinin adı gibiler!
Zoraki Tabip!
İnsanımız sosyal medyadan, iletişim araçlarının her türlüsünden soruyor!
Başkanlarımız bizi neden dinlemiyor?
İlgili daireler, sorumlular, bizlerin şikayet ve dileklerini Başkanlara iletmiyorlar mı?
Şehrimize, ziyarete gelen önemli devlet büyükleri ile birlikte tramvaya binmenin dışında insanımız siz hiç tramvayda gördü mü?
Yada en son ne zaman gördü?
En kalabalık saatlerde belediye otobüslerine binmeye çalıştınız mı?
Balık istifi giden yolcular, sizi o otobüslerde görme mutluluğuna erişti mi?
Şehrin derdini, sızlanmalarını, şikayetlerini, açmazlarını, aksaklıklarını, ötelenen meselelerini, kolayca çözülebilecek birçok konunun kördüğüme dönüşmesini anlatıldığı ve aksettirildiği kadar mı dinliyorsunuz?
Konuyu aksettirenler bu şehrin çocukları, bu şehrin insanları değiller mi?
Belediyelerimizin en büyük görevi, bu şehrin insanlarının müşküllerini çözmek değil mi?
Netice de, yine gelecek bu insanlardan oy istemeyecek misiniz?
Çantada keklik diye, çantalara kapattığınız keklikler, açtılar çantaların ağızlarını, hem çantayı, hem çantadan aşağıya indikten sonra, şehirde neresi aksak, neresi yüksek başladılar anlatmaya.
Sevgili Tabipler, kime kızıyorsunuz?
Çantada ki keklikler, neden çantadan kaçıp gittiler diye mi?
Neden doğruları anlatmaya ve paylaşmaya başladılar diye mi?
Anlatıyorlar, neden anlattın diye kızıyorsunuz, anlatmasalar derdin biri bin para!
Ulaşım felç, trafik felç!
Yollar dar, en işlek caddelerde cep otoparkları var, kaldırımlar işgalde, kaldırım genişletmeleri tam gaz!
Her biri fotoğraflı, şahitli-ispatlı ve tespit edilip, paylaşılmış!
Cadde ortasında durak karşısında yolcu alan otobüsler, ağzına kadar dolu olduğu için geçtiği duraklardan transit geçen, durmadan ve yolcu alamadan geçen otobüsler var.
Çünkü dolu testi su almıyor!
Ulaşımın, hatların, güzergahların şakülü kaymış vaziyette!
Aman tabip, canım, gülüm tabip şarkısı o kadar yüksek sesle söyleniyor ki, nasıl duyulmaz mümkün değil!
Anlaşılan o ki, Şehrin Tabipleri duymasın diye, çevrelerini kuşatmış, onları kuşatma altında tutan çokbilmişler, allameler, ahkam kesiciler, her şeyi toz pembe göstericiler “ Ankara’nın bağları, büklüm büklüm yolları” ve benzeri şarkıları en yüksek perdeden çalıyorlar!
Ankara’yı bilemeyiz lakin, Konya’nın bağları, dağları, yamalı asfaltlı yolları, Hızlı tren rayları, kentsel dönüşümden başı dönmüş, bölünen caddeleri, mahalleleri, sokakları, bir tramvay kadar yolcu alan körüklü otobüsleri S.O.S vermeye başladı bile!
Seksenlik dedeme kulak verirseniz, Şehrin Tabipleri parklardan, cazibe merkezlerinden, konut hamlelerinden bir başlarını kaldırsalar, ne dert kalacak ne niza diyor! Konya Prestijli caddeler, prestijli yapılar, prestijli bölgeler peşine lüzumundan fazla düştü diyor insanlarımız, Bu düşme onlara şehri unutturdu, şehrin diğer bölümlerini ihmal etme noktasına getirdi.
Ancak görmüyorlar, duymuyorlar, görmek gibi bir düşünceleri de yok!
Prestij kazanmanın yolunun, insan gönüllerini fethetmekten, insan kalplerine girmekten geçtiğini bizim Tabipler ve onların gözlerini perdeleyenler göremediği için, sıkıntılar, çözümsüzlükler katlanarak ve büyüyerek yol alıyor.
Ve tabi ki, çaresiz insanlar soruyorlar; bizlerin derdine çare olmayan, neşter vurmayan Tabipler, kimin derdine çare oluyor ve neşter vuruyorlar?
Prof. Dr. Haberal Hoca, insanlara vve insanlığa mobil hizmet veriyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.