üYıllar… Yıllar… Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü akşam öğretimini-Şimdiki Eğitim Fakültesi Matematik bölümü 2. Öğretimi- 1978 Güz-Eylül döneminde bitirdim. Sınıf arkadaşlarımla kura çektim. Batı bölgesinde 15 tane il varmış, ben Ankara’ya 170 km olan Çankırı il emrini çektim. Arkadaşlar göreve başladı, Konya Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulunda memur olduğum için naklen geçtim, kararnamemin gelmesi 1979 Mayıs ayını buldu. Mayısın 9. günü Orta ilçesine bağlı bir kasaba ortaokulunda göreve başladım. Kasabada iki bakkal var ama ekmek satmıyorlar. Fırın, lokanta yok. İlçeye 13 km ama her gün vasıta yok. Sadece cumartesi günleri yolcu olursa belediye minibüs çıkarır. Kaldı ki ilçede sanki büyük bir köy sadece iki lokanta, bir eczane, iki berber, bir de pastane var. Cumartesi günü mecbur ilçeye alışveriş yapmaya gidiyoruz. Yolcu olmasa bile biz öğretmenler arabanın tam dolu halinin ücretini ödüyoruz. Ona rağmen belediye bazen araba çıkarmıyor. Araba bozuk diyor. Okulda dört kadrolu öğretmen bir de ilkokuldan müdür vekili atamışlar. O da Türkçe dersine giriyor. İki matematik, bir sosyal, bir de fen bilgisi branşlarımız…
Dört kişi de bir evde kalıyoruz. Ev dedimse çatısız altı üstü beton bir oda… Her köşesinde birer somya… Banyo, tuvalet, su yok. Köy çeşmesinden su getiriyoruz, köyde umumi bir tuvalet var, oraya gidiyoruz. Yemek mi? Ne gezer cumartesi günleri ilçeye gidebilirsek kursağımız yemek görüyor. Diğer günler peynir, zeytin, çay, reçel olursa ekmek, olmazsa kutu kutu bisküvi alıp onu yiyoruz. Köylülerden yemek ekmek yemiyoruz. Bizden önceki öğretmenler işin cılkını çıkarmışlar, kaymakam yasaklamış. Böylesi bir hayat yaşarken bir sabah okul hademesi nefes nefese bize geldi. Hocam müfettiş geldi sizi acil olarak istiyor. Apar topar toplandık, okula vardık. Okul saati gelmedi, tıraş olamadık. Kılık kıyafetimiz bozuk. Pantolonlar ütüsüz, ayakkabılar boyasız, bir arkadaşın ayakkabısının bağcıkları yok. Birisinin saçları baya uzamış. İçeri girdik. Müdür hazır ol da karşısında müfettiş… Müdür biz içeri girince arkadaşlar geldiler hocam, dedi. Adam sanki düşmanını görmüş gibi bağırmaya başladı. ‘Bunlar nasıl öğretmen müdür bunları kahveden mi getirttin? Bunlar da hiç öğretmen hali var mı? Bu ne iştir? Hepinizi açığa alacağım. ’ bağırıp çağırmaya başladı. Biz de karşısında hazır oldayız. Bir şey diyemiyoruz, o bağırıyor biz susuyoruz. Biz sustukça o iyice azıttı.
Ben üç yıllık memurdum. Asaletim kalkmıştı. Arkadaşlar henüz yeniler. Adam susmuyor. Ne olacaksa olsun, deyip ben de bağırmaya başladım. ‘Müfettiş bey, müfettiş bey susup dinler misiniz? Önce bize kaç gündür yemek yiyemiyorsunuz, ekmek bulabiliyor musunuz, günleriniz nasıl geçiyor, haliniz nedir? ’ diye sorar mısınız, dedim. Yemek mi siz ekmek yemek bulamıyor musunuz, burası dağ başı mı, dedi. Müdürden olayı anlatmasını istedi o da teferruatlı bir şekilde anlattı. Sonra bize döndü, oturun arkadaşlar ben bu hali bilmiyordum, beni işaret ederek arkadaşınıza teşekkür ederim, beni yanlışlar yapmaktan alıkoydu. Teftiş bitti, hemen toparlanın, okulu yarım gün tatil ettim, ilçeye gidiyoruz, bir yemek yiyelim, dedi. Giderken ve yemek esnasında sohbet ettik. 18 yıllık öğretmen ve yeni müfettiş olduğunu bizdeki okul teftişinin ikinci okul olduğunu anlattı. Yani müfettiş acarmış.
KURBAN BAYRAMININ GÖLGESİ ÜZERİMİZE DÜŞMÜŞKEN
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.