Kıymetli dostlar, Kurban Bayramı’nın gölgesi üzerimize düşerken, içimizde bir telaş, bir hazırlık başlıyor. Çarşı pazarlar hareketleniyor, tatlı bir koşuşturmaca sarıyor dört bir yanı. Ama bu telaşın ötesinde, asıl hazırlığımızı gönlümüzde, zihnimizde, ruhumuzda yapmamız gerekmez mi? Kurban, sadece kesilen bir hayvanın eti değil, aynı zamanda keskin bir muhasebe, derin bir idrak ve bir paylaşım kapısıdır..
Gözleri ışıl ışıl bakan çocuklarımıza Kurban’ı nasıl anlatacağız? Belki de en kolayı, “paylaşmak” fiiliyle başlamak. Kurban, Hz. İbrahim’in teslimiyetinin, Hz. İsmail’in adanmışlığının bir hatırası olsa da, günümüzdeki en somut karşılığı şefkat ve yardımlaşmadır. Onlara, kurban kesilen hayvanın etinin ihtiyaç sahipleriyle nasıl paylaşıldığını, bu sayede kimlerin yüzünün güldüğünü anlatabiliriz. Komşuluk, akrabalık, yoksulun halini anlama… Tüm bunlar, kurbanın sadece bir ibadet olmaktan çıkıp, sosyal bir öğretiye dönüştüğü anlardır. Belki de bir hikaye anlatırız, bir resim çizeriz, ya da onları bu hayır işine küçük görevlerle dahil ederiz. Unutmayalım ki, bu yaşlarda ekilen iyilik tohumları, geleceğin merhametli bireylerini yeşertecektir..
Bayram denince akla hemen sımsıcak sofralar, el öpmeler, bayram harçlıkları gelir. Geleneksel bayramımız, bizi köklerimize bağlayan en güçlü bağlardan biridir. Bir araya gelmek, küsleri barıştırmak, yaşlıların dualarını almak… Tüm bunlar, bayramın bize sunduğu eşsiz fırsatlar olmasına rağmen modern çağın getirdiği kopukluklardan da kendimize alamıyoruz..
Bayramlar, hızlı akan zamanın içinde unuttuğumuz, göz ardı ettiğimiz değerleri bize hatırlatır. Bir kapıdan içeri adım attığımızda, geçmişin kokusunu alır, geleceğe umutla bakarız. Bu ziyaretler, sadece hal hatır sormaktan öte, kuşaklar arası aktarımı sağlar, aile büyüklerinden alınan nasihatler geleceğimize ışık tutar..
Kurban kesmek, bir yandan ilahi bir emre itaatin göstergesi iken, diğer yandan derin bir sosyal sorumluluktur. Kesilen her parça et, bir evin tenceresini kaynatır, bir çocuğun yüzünde tebessüme dönüşür. Paylaşmanın bereketi, sadece veren için değil, alan için de tarifsiz bir mutluluktur. Bu bayram, israftan kaçınmanın, elindekinin kıymetini bilmenin, sahip olduklarımızı cömertçe paylaşmanın en güzel örneklerini sunar bize. Zenginle fakir arasındaki uçurumu bir nebze de olsa kapatan, gönül köprüleri kuran bu ibadet, toplumun her kesimini birbirine yaklaştırır. Bayramlaşırken kurulan gönül sofraları, fiziki sofralardan çok daha doyurucudur..
Kurban Bayramı, sadece takvimdeki bir gün değil, bir idrak ve şuur yenilenmesi fırsatıdır. Manevi bir arınma, zihinsel bir berraklık ve ruhsal bir dinginlik için ne güzel bir başlangıç. Çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras, maddiyatın ötesindeki bu manevi değerler olmalıdır. Akrabalık bağlarımızı güçlendirelim, komşularımızla helalleşelim, ihtiyaç sahiplerine elimizi uzatalım.. Unutmayalım ki, asıl bayram, gönüllerin bayram ettiği, kırgınlıkların son bulduğu, paylaşmanın ve merhametin zirveye çıktığı anlardır. Bu Kurban Bayramı’nda, sadece bedenlerimiz değil, gönüllerimiz de bayram etsin, sofralarımız sadece etle değil, sevgiyle ve bereketle dolsun.. Kurban Bayramı’nı hakkıyla ihya ve idraki edenlerden olmak duasıyla.. Mutlu bayramlar diliyorum..
BU ZULÜM SİSTEMİNİ KİM YIKACAK?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.