Milli Şairimiz Mehmet Akif vatan topraklarını şöyle vasfeder:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
Anadolu’nun, Balkanların, Orta Doğunun hatta dünyanın dört bir yanında tarihi mezarlar ve şehitlikler Şair’i destekler. Bu sebeple tarihi mezarları korumak ve gelecek nesillere aktarmak dini ve milli birer görevdir. Vahhabi zihniyeti bunu anlamakta zorlanır.
Tarihi mezarların bir kısmı tescillenmiş ve korumaya alınmıştır. Ancak hala tescil ve koruma bekleyen anıtlar yani tapu kayıtları bulunmaktadır. Bunları belirli dönemlerde törenlerle ihya etmek gerekiyor. Bazıları kayıt olmadığından bilinmiyor. Üzerinden yüzyıllar geçince unutuluyor. Bu sebeple yazılı kayda geçirilmesi, anıtlaştırılması önem taşıyor. İşgalciler bir ülkeyi işgal etmeye önce buraları yok ederek başlıyorlar, milletin köküyle irtibatını kesmek için… Kaydedilmeyen her şey kaybolmaya mahkumdur.
Kurtuluş Savaşı’nda İzmit Servetiye cephesiyle ilgili olarak çalışma yapan Başiskele Kaymakamlığı Proje Sorumlusu Emin Öztürk yaptığı çalışma ile sözlü tarih derlemeleriyle bölgenin şehitlerini ortaya çıkarmıştır.
Servetiye Cephesi hakkında resmi kayıtlarda yani arşivlerde fazla bilgi olmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi bizim arşivlerimizin bir kısmı tek parti döneminde hükümet tarafından yabancılara, Bulgarlara hurda kağıt olarak satıldı! Bir kısmı da Osmanlıca diye ihmal edildi, ancak rahmeti Özal’ın arşive destek vermesiyle geç açılabildi.
Mondros Mütarekesi’nden sonra savunmasız kalan ülkemiz işgal edilmeye başlanmıştır. İzmit yöresi 20 Kasım 1918 tarihinde İngilizler tarafından işgal edilmiş, Bahçecik’te yoğun bulunan Ermenileri silahlandırmışlar, ayrıca Yunan güçlerini de takviye etmişlerdir. İşgal artık İngilizlerden Yunanlılara geçmiştir. Bölgedeki Rum ve Ermeniler işbirliği yaparak işgal kuvvetlerine destek olmuşlardır. Müslüman ahaliden silahlarını teslim etmeleri istenildiğinde buna karşı çıkan Milis Güçleri Cephe Komutanı Soytarı Mustafa Efendi yönetiminde 150 kişilik bir kuvvet meydana getirmişlerdir. Servetiye cephesinde her direnişçi silahını kendi sağlamış, silahı olmayan hayvanını satarak silah tedarik etmiştir. Savaşamayanlar ise silahlarını bağışlamışlar, Serindere’den Demirci Kadem bazı parçalarını İngilizlerden alarak kullanılamaz hale getirdiği 7,5luk topları yaptığı eklemelerle çalışır hale getirmiştir. Bölgede Yunanlar Müslüman ahalinin direnişiyle karşılaşmışlardır. 1920 yılını 1921 yılına bağlayan kışında Servetiye köy halkı siperlerde nöbet tutmuşlar, Mart ayında Mürettep Kolordu Komutanlığı desteğinde milis güçler Kuvayı Milliye ile birlikte Bahçecik, Kullar ve çevresinde çatışmalar olmuştur. Yunan birlikleri 26-27 Haziran’da taarruzla geri çekilmişler, beraberlerinde Rumlar ve Ermeniler gemilere binerek İzmit’i terk etmişlerdir. Bahçecik (Başiskele) 29 Haziran 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur. Milli Mücadelede Servetiye ve Avdan cephelerinde 16 şehit ve 170 gazi vardır.
Demek ki Servetiye Cephesi, Kurtuluş Savaşının hatt-ı müdafaa değil, sath-ı müdafaa olarak yapıldığını göstermektedir.
Bu konuda devlet arşivinde yeterli doküman olmadığı anlaşılmaktadır. Sonradan araştırmacılar bu konuda çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan birisi; Emin Öztürk, Başiskele, Melekler Yayıncılık, 2023, s.40. Sözlü tarihin korunarak yaşatılması, şehitlerin ve gazilerin belirli günlerde anılması, kültürümüze özgün anıtların, mezarlıkların yapılması önemli kültürel hizmetlerdir.
Bu mücadele ayrıca çocuklar için de hikaye kitabı haline getirilmiştir. Servetiye’de ilk kurşun anıtı, siperler, şehitlik, Servetiye Müzesi, Milli Mücadele hatıralarıdır. Bu vatan için can veren şehitlere, gazilere rahmet dileriz, yeni nesillere de bunu hatırlatmak gerekir.
Kaynak: Adem Esen
Kudüs’ün Hafızası: Bir Emanname’nin Çağrısı