Filistin coğrafyasında, Orta Doğu’da ve dünya genelinde 2025, İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımdan gelen manzaraların anlık olarak ekranlara aktarıldığı ancak durdurulamadığı bir yıl olarak kayıtlara geçti.
AA muhabiri 2025’te Gazze’de yaşanan kritik olayları derledi.
19 Ocak yeni bir ateşkes ümidi
Taraflar arasında süren müzakereler ve Washington’ın Tel Aviv’e baskısı sonucunda ABD Başkan Donald Trump göreve başlamadan bir gün önce 19 Ocak’ta Gazze’de ateşkes başladı.
Ateşkes süresince altı hafta boyunca taraflar arasında karşılıklı esir takası gerçekleşti. İsrail saldırıları karşısında yerinden edilen Filistinlilerin tekrar Gazze içindeki topraklarına on binler olarak döndüğü manzaralar, bu sürece damga vurdu.
Ateşkes boyunca Gazze’nin en büyük tıbbi kompleksi Şifa Hastanesinin avlusunda ve kuzeydeki Beyt Lahiya bölgesinde çok sayıda toplu mezar keşfedildi. Toplu mezardan çıkartılan Filistinlilerin naaşlarında, ellerinin bağlandığı ve sonrasında ateş edilerek infaz edildiklerine ilişkin izlere rastlandı. Aynı şekilde bölgede bulunan cesetlerin bir kısmının zırhlı araçlarla ezildiği tespit edildi.
İsrail, anlaşmadaki yükümlülüklerini reddederek 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerine katılmayı reddetti, 2 Mart’ta bölgeye insani yardım girişini tamamen durdurdu ve 18 Mart’ta ateşkesi bozarak Gazze’ye saldırıları yeniden başlattı.
Tel Aviv yönetiminin 18 Mart’ta ateşkesi bozarak Gazze genelinde başlattığı şiddetli saldırıların ilk 48 saatinde çoğu kadın ve çocuk 500’den fazla Filistinli yaşamını yitirdi.
İsrail ordusu 24 Mart 2025’te Gazze’nin kuzeyinde Al Jazeera televizyonu için de çalışan Hüsam Şabat’ı hava saldırısıyla öldürdü.
Derinleşen insani kriz ve sonunda kıtlık
İsrail, Gazze’ye saldırılarının başlamasının ardından bölgede mahsur kalan Filistinlilere onlarca saldırı tehdidi yayımlayarak, bölgeyi yeniden karadan işgal etmeye başladı.
Filistinlileri Gazze içinde giderek daha küçük bir alana doğru sürmeye ve burada toplamaya çalışan İsrail’in Gazze’ye insani yardımları durdurması nedeniyle bölgede açlık ve kıtlık baş gösterdi.
Gazze’de yardım depoları, tırları, aşevleri önünde Filistinlilerin toplandığı manzaralar 21. yüzyılın ilk çeyreğindeki insanlık ayıbı olarak kayıtlara geçti.
Gazze’de açlık, yetersiz beslenme, ilaç, tıbbi yetersizlik nedeniyle bir deri bir kemik kalan çocuklar ve yaşlıların fotoğrafları hafızalara kazındı.
Tel Aviv yönetimi, Birleşmiş Milletler (BM), uluslararası toplum ve insani yardım kuruluşlarından gelen tepkilere rağmen, ABD ile ortak kurduğu “Gazze İnsani Yardım Kuruluşu” (GHF) isimli yapı üzerinden yardım dağıtılacağını duyurdu. Ancak, sözde yardım kuruluşunun açtığı merkezler, yemek almak için gelen Filistinlilere tank ve tüfeklerle ateş açıldığı “ölüm merkezlerine” dönüştü.
Aynı şekilde bölgeye gönderilen yardım tırları etrafında toplanan Filistinlilerin de otomatik silahlarla ateş açılarak öldürüldüğü çok sayıda olay yaşandı.
BM’nin açıkladığı rakamlara göre, Mayıs-Ekim 2025 arasında Gazze’deki GHF merkezleri çevresinde yardım almaya çalışan 2 bin 615 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail’in insani yardımları kesmesi ve tekeline alma çabası nedeniyle Gazze kentinde Ağustos 2025’te BM tarafından resmi olarak “kıtlık” statüsü tanındı. Buna karşın Gazze Şeridi’ndeki diğer bölgelerin de açlık ve yetersiz beslenmenin pençesinde hayat mücadelesi verdiği doğrulandı.
Sağlıkçılar göz önünde öldürüldü
Gazze’de 2025’te İsrail’in işlediği savaş suçlarını açıkça ortaya koyan olaylardan biri de 23 Mart’ta güneydeki Refah bölgesinde 15 sağlık çalışanının öldürüldüğü katliam oldu.
Güneyde İsrail ordusunun düzenlediği bir hava saldırısına giden iki sağlık çalışanından haber alınamaması üzerine Filistin Kızılayı bölgeye ikinci grup gönderdi. Daha sonradan ortaya çıkan videolarda görüldüğü üzere çakarlı ve logolu ambulanslardan, üzerlerinde sağlık çalışanı yelekleri olmasına rağmen araçlarından inenler, İsrail askerlerinin doğrudan ateşi altında kalarak öldürüldü.
İsrail askerleri, ambulansı ve sağlık çalışanlarını bölgede toplu bir mezara gömdü. Daha sonra buradan çıkartılan naaşlarda yapılan otopsiler, sağlık çalışanlarının bazılarının baş ve göğüs bölgesine yakın mesafeden ateş edildiğini dolayısıyla yargısız infaz şüphesinin bulunduğu ortaya çıktı.
İsrail ordusu, araçların şüpheli biçimde yaklaştığını, sağlık çalışanı oldukları anlaşılmadığı savunmasını yaptı. Ancak daha sonra ortaya çıkan videolar İsrail ordusunun iddialarını çürüttü.
Açıklamasını değiştirerek “hata yaptığını” kabul eden İsrail ordusunun soruşturması sonucunda, bir komutanın uzaklaştırılması, birkaç komutanın da ihtar alması dışında herhangi bir yaptırım uygulanmadı.
Gazze’de daha küçük alana sıkışan Filistinliler
İsrail ordusu, Mart 2025’te saldırılarının başlamasının ardından Gazze’de Filistinlilere geniş alanlara kapsayan saldırı tehditleri yayımlamaya başladı. Filistinlilerin, kadın, çocuk, yaşlı Gazze içinde bir yerden bir yere yanlarına alabildiği birkaç parça eşya ile göç ettiği manzaralar tekrar etti. İsrail ordusu, Gazze içinde 2025 boyunca 80 kadar saldırı tehdidi yayımladı.
Tel Aviv yönetimi, mayıs-ağustos ayları arasında “Gideon’un Savaş Arabaları” ismini verdiği saldırı planıyla Gazze içinde Filistinlileri daha küçük bir alana sıkıştırmaya çalışarak karadan işgaline devam etti. Bunun ardından İsrail ordusu, Gazze’de 1 milyon kadar Filistinlinin sığındığı Gazze kentine 20 Ağustos’ta geniş kapsamlı bir saldırı başlattığını duyurdu.
İsrail’in yayımladığı saldırı emirleri karşısında dünyada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu üçüncü yeri Gazze Şeridi’ndeki 2 milyondan fazla Filistinli, bu bölgenin sadece 5’te birine sıkıştırıldı.
Gazeteciler de yargısız infazın hedefi oldu
İsrail, 2025’te de uluslararası basın örgütlerinden gelen çağrılara rağmen basının Gazze’ye girişine izin vermedi. Gazze’deki gerçekleri aktarmak, hem soykırıma kurban giden hem de bunu aktarmaya çalışan Filistinli gazetecilere düştü.
Filistinli gazeteciler, uluslararası hukuka göre korunması gerekirken bilakis İsrail’in hedefi haline geldi.
Al Jazeera televizyonunun Muhabiri Enes Şerif, İsrail ordusunun kendisini defalarca hedef göstermesinin ardından 10 Ağustos’ta Gazze şehri yakınlarındaki Şifa Hastanesinin avlusunda kaldığı bir çadıra düzenlenen saldırıda öldürüldü. İsrail ordusunun, bu çadıra düzenlediği saldırıda Şerif’in yanı sıra 4 gazeteci çalışma arkadaşı, toplam 7 kişi can verdi. İsrail ordusu, Enes Şerif’in Hamas üyesi olduğunu ileri sürmesine rağmen diğer öldürülen gazetecileri hiçe saydı.
İsrail’in gazetecileri doğrudan hedef alan saldırıları bununla sınırlı kalmadı. Aynı şekilde İsrail ordusu, Nasır Hastanesinde gazetecilerin bulunduğu merdiveni hedef aldı. Burada Reuters’ın tecrübeli Kameramanı Hussam el-Masri hayatını kaybetti. Bölgede kurtarma çalışmaları devam ederken ve diğer gazetecilerin bölgeye toplanıp canlı yayınlarda yaşananları aktardığı esnada İsrail ordusu aynı noktaya bir saldırı daha düzenledi.
İsrail’in bu saldırısında da toplam 5 Filistinli gazeteci yaşamını yitirdi. İsrail ordusu, ilk başta bölgede Hamas’a ait bir kamera bulunduğunu ileri sürerken, uluslararası tepkinin ardından Başbakan Binyamin Netanyahu saldırının “bir hata olduğunu” kabul etmek zorunda kaldı.
İsrail’in Gazze’yi “basın mensubu mezarına” çevirdiği tablo, tepkilere rağmen devam etti. İsrail, Gazze’de 2025’te 50’den fazla Filistinli gazeteciyi hedef alarak öldürdü. İsrail’in Gazze’ye saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023’ten itibaren ise 250’den fazla basın çalışanının hayatanı kaybettiği açıklandı.
10 Ekim’de ikinci ateşkes geldi ama can kaybı durmadı
Gazze’de yıl sonuna gelindiğinde ABD’nin de baskısıyla 10 Ekim 2023’te Türkiye, Mısır ve Katar’ın garantörlüğü çerçevesinde ateşkese varıldı.
Ateşkesin ardından İsrail ordusu Gazze’nin yüzde 52’sini kaplayan bir alanda işgalini sürdürmeye devam etti. İsrail ordusunun Gazze’de işgal ettiği alan “Sarı Hat” diye isimlendirildi.
Taraflar arasında 13 Ekim’de karşılıklı esir takası gerçekleştirildi. Hamas, Gazze’deki 20 İsrailli esiri teslim ederken İsrail de hapishanelerinde tutuklu 1900 kadar Filistinliyi serbest bıraktı. İsrail müzakere sürecinde, Filistin siyasi arenasının lider isimlerinden Mervan Bergusi ve Ahmed Saadat’ın serbest kalmasına karşı çıktı.
İsrail ordusunun Kemal Adnan Hastanesinde alıkoyduğu Başhekim Dr. Hüsam Ebu Safiye de bu süreçte serbest bırakılmadı.
Gazze’de 10 Ekim’de varılan ateşkes; yürürlükte olsa da Tel Aviv yönetimi tarafından sık sık ihlal ediliyor.
Filistin kaynaklarına göre İsrail ordusu, geçen sürede yaklaşık 1000 kez ateşkesi ihlal etti.
Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail’in Gazze’deki saldırılarında 414 Filistinli hayatını kaybetti, 1100’den fazlası da yaralandı.
İsrail’in ihlallerinin gölgesinde devam eden ateşkesin geleceği ise birçok soru işaretini barındırıyor.
İsrail’in saldırılarını daha da şiddetlendirdiği ve bir insanlık çığlığı haline gelen Gazze, 2025’i geride bırakmasına rağmen Filistinlilerin beklediği adaletin, gelecek yıllarda da sıkça gündemde olacağı öngörülüyor.
Kaynak: AA
NYT: Epstein belgelerine ilişkin 5,2 milyon sayfa incelemeye alınacak
1
Afganistan’da kömür madeninde patlama: 7 ölü
60314 kez okundu
2
ABD Kongre üyeleri, Filistinli aktivist Mahdawi’nin serbest bırakılması talebiyle gösteri düzenledi
51535 kez okundu
3
Polonya’da halk, cumhurbaşkanı seçimi için yarın sandık başına gidiyor
47280 kez okundu
4
Kolombiya’da toprak kayması: 10 ölü
44417 kez okundu
5
İspanya hükümeti, HÜRJET’in satın alımını onayladı
30523 kez okundu
6
ABD’nin New York kentinde göçmenlere destek gösterisinde onlarca protestocu gözaltına alındı
25644 kez okundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.