Avrupa sahnesine çıktık, bir iyi bir kötüyle döndük.
Başakşehir, deplasmanda Çerno More’yi 1-0 mağlup ederek tur için avantaj sağladı.
Ancak hemen eklemek gerekir: Oyuncu kalitesi, oyun disiplini ve deneyim bakımından Çerno More,
Başakşehir’in rakibi bile olamaz.
O yüzden bu galibiyet, övülmesi değil, “olması gereken” bir sonuç olarak kenara yazılmalı.
Asıl meseleye, Beşiktaş’a gelelim.
Kendi evinde binlerce taraftarının önünde, Şahter Doneks karşısında alınan 2-4’lük hezimet, yalnızca bir skor değil; bir futbol fiyaskosudur.
Maçın başından sonuna kadar ne oynadığını bilmeyen, sahada rastgele dolanan bir oyuncu topluluğu vardı.
Ayağa pas yok, oyun planı yok, baskı yok, mücadele hiç yok. Koşan bir oyuncu bulmak neredeyse imkânsız. Bu kadar büyük bir camianın Avrupa'daki temsiline yakışmayan bir tablo.
Skor 1-2’ye geldiğinde, tribünlerin olağanüstü desteğiyle kıvılcım gibi birkaç atak denemesi oldu.
Ama hepsi saman alevi: çabuk parladı, çabuk söndü. Bu takımda ne ruh var ne direnç. Rakip adeta elini kolunu sallayarak 4 gol attı. Üstelik bu Beşiktaş, kendi evindeydi!
ALKIŞLAR TARAFTARA…
Bu oyunun alkışa değer tek unsuru, tribünlerdeki Beşiktaş taraftarıydı.
Onlar takımın arkasında durdu, takımı ayağa kaldırmaya çalıştı. Ama taraftar, sahadaki 11 kişinin yükünü tek başına çekemez.
Ve şimdi gelelim asıl eleştiriyi hak eden kesime: Spor yorumcuları!
Sezon başından bu yana yaptığı transferler ile Beşiktaş'ı yere göğe sığdıramayanlar, methiyeler dizenler, bu takımı sahada gördükten sonra hâlâ susuyorlarsa, onlar da bu çöküşün ortağıdır.
Gerçekleri söylemekten kaçan, objektif olmaktan uzak yorumlar; hem camiayı hem taraftarı yanılttı.
Beşiktaş’a iyilik değil, düpedüz kötülük ettiler.
Bu mağlubiyetin sorumlusu sadece teknik heyet değildir.
Yönetimden spor medyasına, oyunculardan “taraftarın aklını oyalayan” yorumculara kadar herkes bu tablonun bir parçasıdır.
Beşiktaş artık acilen kendine gelmeli.
Sezonun henüz başında aldığı bu mağlubiyetle taraftarını tedirgin etti.
2. maçta bu yenilgiyi telafi edemezse, henüz lig başlamadan psikolojik bir kırılma yaşaması kaçınılmaz olur.
Takımın özgüveni sarsılır, tribün baskısı artar, teknik heyetin üzerindeki yük ağırlaşır.
Bu durum, sezon boyu sürecek bir istikrarsızlığın habercisi olabilir.
Deplasmandaki rövanş Beşiktaş için sadece bir galibiyet değil, bir moral ve güven tazeleme maçı olacak. Aksi hâlde, daha lig başlamadan kriz kapıyı çalar.
Çünkü şu an sadece futbol kaybetmiyor; itibar, umut ve gelecek de kaybedilir…
Kaynak: Abdullah Leblebici
KURAKLIK, SICAKLIK, SUSUZLUK