SİYASET SEÇİME, VATANDAŞ GEÇİME, ÇIKARCILAR DA Bİ’ BAŞINA GİDİYOR

Geçtiğimiz hafta ortası Sayın Cumhurbaşkanının her fırsatta dile getirdiği erken seçim olmayacak söylemine karşı, kapı aralanıp Bahçeli’nin erken seçim çağrısına tanık olundu. Ülkemiz ve insanlarında da erken seçim yapılmalı ya da yapılmamalı görüşleri havada uçuşurken, vatandaş geçimde zorlanmalar zincirine eklenen halkaların gırtlağının sıkması acısını çekiyordu.

Bu öylesi bir acıdır ki; çok partili hayata girdiğimiz 1946’dan bu yana vatandaşın yakasında. Hep gelecek seçime umutları bitip tükenmedi. Bu umutsuzluğu bir örtelim yeni bir sayfa açalım çabaları hep boşa gitti.

Ülkemizde vatandaşa hizmete soyunan siyasetimiz hep kısa ömürlü oldu. Sadece CHP Cumhuriyetle yaşıt konumunda beklenen gelişmeleri asla sağlayamadığı içindir ki oda kendine duyulan güvenleri kara günlere götürdü.

Sayılarını bile telaffuz edemediğimiz siyasi partilerimizin hepsi hepsi anlı şanlı geçmişleri ile partiler çöplüğünde (mezarlığında) acı akıbetlerinin yerini aldılar. Öylesi anlı şanlılardı ki, ülkemiz insanının duyduğu güven asla hafife alınacak durumda değildi.

1950’de Demokrat Partinin Demir Kıratı şahlanıp adeta dağa taşa altın harflerle yazılmış konumunda iken, siyasetin ve gerçek demokrasinin adabına uygun işletilememesinden istenmeyen bir darbeye sahne oldu. Zira bir yandan Kahraman Ordumuzun içine sokulan darbe kültürü yaşayacak zemini bulmada, kolayını demokrasi havasını yaşatmakta bulamadı.

Onun içindir ki, siyasetin beceriksizliği darbe kültürünün karanlığına gömüldü. Demokrat Parti sonrasındaki siyasetimiz de asla ve asla gerçek demokrasiyi yakalama maharetini gösteremedikleri içindir ki, açık ve kapalı darbelerle ve ekonomik saplantılar onları da koltuğundan koparıp partiler çöplüğüne götürdü.

Ülkemiz siyasetinin doruğundaki AKP Hükümeti, Cumhuriyet tarihinin en uzun ömürlü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti özelliğini alırken, gerçek demokrasiyi yakalayamama talihsizliğini ülkemize mal ederek, mega süper başarılarının özüne muhaliflerine siyaset kültürü enjekte edecek yerde, eleştirilerinde küfürleşmeyi demokrasi kültürünün başına çekme hatasıyla başarılarını gölgelemektedir.

Türkiye ekonomisi büyük saplantılara gebedir. Seksen milyonu geçen nüfusumuzun sadece beslenme gereksinimleri kendi kendine yeterli tarımsal üretimden geçmektedir. Samandan yeme, etten süte, meyveden sebzeye, çocuk oyuncaklarından makyaj malzemelerine değin ithalat mekanizmasını çalıştırmak doların da, euronun da ipini koparma anlamına geldiği içindir ki, ülkemizin geleceğini kara günler beklemektedir.

AKP Hükümetinin siyasi koltuk hırsı yerine, demokratik mekanizmaları çalıştırıp siyasetin önünü açmanın erken seçimden daha evla olduğunun görülüp bilinmesi gerek. Hal böyleyken Sayın Cumhurbaşkanının 24 Haziran 2018’i seçim günü olarak göstermesi vatan sevgisini siyaseti önünde tutanları hüzne boğdu. Ve ne yazık ki. Ok yaydan çıktı.

Normal seçimle hizmet arenası açıkken, koltuk kapma hırsı ile bu ülkenin siyasi kaderini karartma hakkına sahip olmak, talihsizliklerin en kötüsüdür.

AKP’nin yakaladığı siyasi rüzgar demokratik bir revize ile daha nice 16 yılların kapılarını aralamaya yeterli iken, bu mucizenin özündeki demokrasi havasının bu ülke insanına haram edilmemesi, ekonomi sömürücülerinin ekmeğine yağ sürülmemesi hakkın ve hakikatin ta kendisidir. Yüce Rabbim ülkemiz ve insanına güzel günler nasip etsin dileğimizle.