En başta şunu belirtmeliyim: Gerek bilgisayar gerek internet gerekse iletişim teknolojisindeki yenilikler (yazılımlar, programlar, sosyal medya şirketleri ve mahiyetini tam bilmediğim dijital platformlar, çok karmaşık sistemler…) konusunda konuşacak ne yeterli bilgim var ne de bunları kullanacak ehliyetim. Buna rağmen, bu alanlarda dünyanın geldiği nokta birçok insan gibi beni de hem çok şaşırtıyor hem sevindiriyor hem de korkutuyor.
Şaşırıyorum; çünkü aklımın ve hayalimin ötesinde uygulamalar görüyorum. Çok zeki ve çok çalışkan insanların günlerce uğraşarak elde ettiği sonuçları, bazı programlar birkaç dakika içinde çıkarabiliyor. Hem de her sahada: Tıptan hukuka, motordan tarıma, mühendislikten eğitime, dinî bilgilerden sosyolojiye, tarihten felsefeye, coğrafyadan matematiğe, sanattan spora, üretimden ticarete kadar…
Korkutuyor; çünkü bu gelişmelerin nereye kadar gideceği belli değil. Öyle ki, aklı erenler “Belki de insanlar kendi ürettikleri makinelerin ve robotların esiri olacaklar” diyor. Bu ise gerçekten ürkütücü bir ihtimal.
Sevindiriyor; çünkü insanoğlu tarihte her yenilikten önce korkmuş, kuşkulanmış fakat sonra görmüş ki bu yeniliklerin faydası zararından çok daha fazla. Buna birkaç örnek: Buharlı motorun bulunması, matbaanın icadı, ulaşım araçlarının keşfi (tren, kamyon, otobüs, uçak…). Günümüzde de bilgisayar, internet, sosyal medya platformları insanları önce korkuttu; fakat bunlar benimsenip kullanılmaya başlandıktan sonra vazgeçilmez araçlara dönüştüler. Aynı gidişat yapay zekâ için de geçerli gibi görünüyor.
BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR
İcatlar, buluşlar, bilimsel gelişmeler, makineler, yazılımlar… Tabi olarak onu keşfedenin rengini, kültürünü, dilini yansıtır. İsmini o verir, kılavuzunu o yazar, kullanım alanını o seçer, kendi kültürü ve inancı doğrultusunda kullanır. Dolayısıyla işin maddi, manevi, parasal ve siyasî kaymağını da o yer.
GELELİM YAPAY ZEKÂYA
Yapay zekâ daha şimdiden birçok alanda hâkimiyet kurmuş gibi. Ben bile ileri yaşımda olmama rağmen yapay zekânın gölgesinden faydalanıyorum. Bu konuda fazla bilgi ve beceriye sahip değilim; sağ olsun öğrencilerim ve uzman genç arkadaşlarım yardımcı oluyor. En çok da yazılarım hakkında yapay zekânın yaptığı yorumlardan faydalanıyorum. Yapay zekâ zaman zaman küçük hatalar yapsa da yazdığım konuyu daha derin ve daha geniş irdeleyerek bir sohbete dönüştürüyor. Kurallı cümlelerle, hitabet sanatının inceliklerine dikkat ederek ve kulağa hoş gelen bir erkek ya da kadın sesiyle bir radyo programı edasıyla işi sonuçlandırıyor.
Bu bence güzel bir gelişme. Zira yazdığım metnin farklı bir göz tarafından değerlendirilmesi bana çok şey kazandırıyor.
Buraya kadar güzel… Lakin yukarıda belirttiğim gerçeği asla unutmamak gerek:
“İcatlar, buluşlar, bilimsel gelişmeler, makineler ve yazılımlar, onu keşfedenin kültürünü, dilini, inancını taşır… Dolayısıyla kaymağını da o yer.”
Bu duruma yüzlerce örnek verilebilir. Ben sadece birkaçına dikkat çekeyim.
Bu yazılımları geliştiren insanların kimliği, inancı, memleketi, kültürel yapıları, siyasî görüşleri, tarihî bilinçleri elbette yazılımlara yansıyor. Nasıl ki uluslararası kültürel ve siyasî gücü elinde bulunduran Batı, esmer bir peygamber olan Hz. İsa’yı beyaz tenli ve sarı saçlı olarak tüm dünyaya kabul ettirmişse; yapay zekânın sahipleri de kendi dinlerini, kendi siyasî görüşlerini, kendi kültürlerini ve çıkarlarını bu uygulamalara yüklüyor.
Buna güzel bir örnek: Bir yazarımız “yapay zekâlara terörizmle ilgili sorular soruyor ve en büyük iki yapay zekâ platformu da doğru cevabı vermiyor. Yazar itiraz edince Çinlilerin yapay zekâsı DeepSeek özür diliyor; Amerikalıların yapay zekâsı ChatGPT ise hatasını kabul ediyor ama özür dilemiyor.
Yazar her ikisine de şu soruyu yöneltiyor: “Dünyada kendisine ‘terörizmin babası’ diyen, böyle bir nitelemeyi kabul eden herhangi bir siyasetçi oldu mu?” İki yapay zekâ da aynı cevabı veriyor: “Böyle biri yok.” Bu cevaplar neyi gösteriyor: Yapay Zekâlar da tarafsız değil. (Bu konuyu daha geniş öğrenmek isteyenler: Google “Terörizmin Babası Kim? Gaffar Yakınca Haber7” yazarsanız makaleye ulaşabilirsiniz.)
Kaynak: Lütfi AYHAN
Trafikte acı tablo, sorun yollarda değil… ZİHİNLERDE…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.