Tedirginiz, endişeliyiz…

Sözde demokrasi kavramı deyince akla gelen ilk yer koskoca Amerika. Hakkı adaleti savunan, büyük Amerika. Ortadoğu da birçok ülkeye “barış” getirmiş, gelişmiş Amerika. Yerel ve ulusal mahkemelerinde barışın hukukun yanında olan, Adalet devleti Amerika. Özgürlükler ülkesi Amerika… Hepimizin malumu Amerika da yapılan 2016 seçimleri sonucunda uzun zamandır iktidar özlemi olan cumhuriyetçi partinin adayı olarak seçimlerden zafer ile ayrıldı. Demokrat partinin bu şaşırılan yenilgisi sonucunda değişen Amerika siyaseti; tarih boyunca hiç eşi benzeri görülmeyen, devlet terbiyesinden yoksun, bir televizyon şovmeninin liderliğine bırakılmıştı. Göreve geldiği günden bugüne izlediği siyasetten çok devlet liderleri ile tokalaşmaları, devlet ağzına yakışmayacak cümleleri, lakayıt bir şekilde oturması kalkmasıyla ABD’ye kirli bir leke olarak kazınan Donald Trump’ın gidişinin de normal bir devir teslim töreni ile gerçekleşmeyeceğini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. 2020 ABD seçimleri sonrasında Donald Trump’ın açıklamaları ile iç siyasetin karışacağının, iç terör saldırılarının gerçekleşeceğinin kıvılcımı yakılmıştı. Sokak olaylarının baş göstermesi ve son olarak kongre binasının göstericiler tarafından basılması bizlere; sanki bir ABD meclisi değil de Ortadoğu da sözde barış adı altında yıllarca sömürü altına aldığı ülkelerdeki görüntüleri andırmıyor mu? Necmettin Erbakan’ın yazdığı “Gizli Dünya Devleti” adlı kitabında geçen şu cümle “Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika ise alt çenesi Avrupa Birliği'dir. Beyni İsrail, gövdesi ise işbirlikçilerdir.” aslında seçimlerin yalnızca usulen yapıldığını asıl düzenin Siyonist güçler tarafından kurulduğunu ABD başkanlığına seçilen isimlerin yalnızca kukladan ibaret olduğunu anlamamızı sağlıyor. Yalnız şu gerçek bilinmelidir ki Siyonizm’in üst çenesi olan ABD de artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Belki de uzun yıllar sürecek iç savaşın fitili ateşlenmiş, Siyonizm’in gövdesi iş birlikçiler ise bu ateşi daha da alevlendirerek tüm Dünya’ya sıçramasına sebep olacaktır. Şimdiye dek geleceğe yönelik tahminlerde bulunan veyahut Siyonistlerin istediği senaryoları yazan “The Simpsons” çizgi filmlerinde Donald Trump’a benzer bir kişiliğin tabutun içinde öldüğünü göstermeleri bizlere bir şey açıklıyor. İç savaşın fitili ateşlenmiş Amerika’da, ateşi harlayacak olan ise Donald Trump’ın ölümü olacaktır. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında süre gelecek olan bu karışıklık dünyanın gözleri önünde Ortadoğu’da onlarca mazlumun ahını alan Amerika’yı kasıp kavuracaktır. Amerika’nın tıpkı 15 Temmuz darbe girişiminde, Irak da, Mısır da, Suriye de, Libya da, tüm mazlum coğrafyasına yaptığı açıklamalar gibi; Yaşanan gelişmeleri tedirginlik ve endişeyle takip ediyoruz, ABD’nin bu iç siyasetindeki krizi olgunluk içinde aşacağına inanıyoruz. Sözde demokrasi kavramı deyince akla gelen ilk yer koskoca Amerika. Hakkı adaleti savunan, büyük Amerika. Ortadoğu da birçok ülkeye “barış” getirmiş, gelişmiş Amerika. Yerel ve ulusal mahkemelerinde barışın hukukun yanında olan, Adalet devleti Amerika. Özgürlükler ülkesi Amerika… Hepimizin malumu Amerika da yapılan 2016 seçimleri sonucunda uzun zamandır iktidar özlemi olan cumhuriyetçi partinin adayı olarak seçimlerden zafer ile ayrıldı. Demokrat partinin bu şaşırılan yenilgisi sonucunda değişen Amerika siyaseti; tarih boyunca hiç eşi benzeri görülmeyen, devlet terbiyesinden yoksun, bir televizyon şovmeninin liderliğine bırakılmıştı. Göreve geldiği günden bugüne izlediği siyasetten çok devlet liderleri ile tokalaşmaları, devlet ağzına yakışmayacak cümleleri, lakayıt bir şekilde oturması kalkmasıyla ABD’ye kirli bir leke olarak kazınan Donald Trump’ın gidişinin de normal bir devir teslim töreni ile gerçekleşmeyeceğini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. 2020 ABD seçimleri sonrasında Donald Trump’ın açıklamaları ile iç siyasetin karışacağının, iç terör saldırılarının gerçekleşeceğinin kıvılcımı yakılmıştı. Sokak olaylarının baş göstermesi ve son olarak kongre binasının göstericiler tarafından basılması bizlere; sanki bir ABD meclisi değil de Ortadoğu da sözde barış adı altında yıllarca sömürü altına aldığı ülkelerdeki görüntüleri andırmıyor mu? Necmettin Erbakan’ın yazdığı “Gizli Dünya Devleti” adlı kitabında geçen şu cümle “Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika ise alt çenesi Avrupa Birliği'dir. Beyni İsrail, gövdesi ise işbirlikçilerdir.” aslında seçimlerin yalnızca usulen yapıldığını asıl düzenin Siyonist güçler tarafından kurulduğunu ABD başkanlığına seçilen isimlerin yalnızca kukladan ibaret olduğunu anlamamızı sağlıyor. Yalnız şu gerçek bilinmelidir ki Siyonizm’in üst çenesi olan ABD de artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Belki de uzun yıllar sürecek iç savaşın fitili ateşlenmiş, Siyonizm’in gövdesi iş birlikçiler ise bu ateşi daha da alevlendirerek tüm Dünya’ya sıçramasına sebep olacaktır. Şimdiye dek geleceğe yönelik tahminlerde bulunan veyahut Siyonistlerin istediği senaryoları yazan “The Simpsons” çizgi filmlerinde Donald Trump’a benzer bir kişiliğin tabutun içinde öldüğünü göstermeleri bizlere bir şey açıklıyor. İç savaşın fitili ateşlenmiş Amerika’da, ateşi harlayacak olan ise Donald Trump’ın ölümü olacaktır. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında süre gelecek olan bu karışıklık dünyanın gözleri önünde Ortadoğu’da onlarca mazlumun ahını alan Amerika’yı kasıp kavuracaktır. Amerika’nın tıpkı 15 Temmuz darbe girişiminde, Irak da, Mısır da, Suriye de, Libya da, tüm mazlum coğrafyasına yaptığı açıklamalar gibi; Yaşanan gelişmeleri tedirginlik ve endişeyle takip ediyoruz, ABD’nin bu iç siyasetindeki krizi olgunluk içinde aşacağına inanıyoruz.