ŞEKER FURUŞ TÜRBESİ…

Bu haftaki yazıma başlarken salı günü kutladığımız “ 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü kutlar” saygılar sunarım. Bu vesile ile bana da Yeni MERAM gazetesinde köşe yazısı yazabilme imkanı veren tüm gazete yetkililerine ,çalışanlarına gönülden teşekkür ederken, gece gündüz , kar kış yağmur çamur demeden çalışan arkadaşlara da sevgi ve saygılarımı sunarım. Bu çalışan gazeteciler günü münasebetiyle gazetecileri unutmayan, beni de gazete köşe yazarı olarak taltif ederek değerli armağanlar gönderen Sayın Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca beye, Sayın Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş beye de gönülden teşekkürü borç bilir, saygılar sunarım.

Değerli okurlarım bu hafta sizlere Meram ilçe sınırları içindeki ŞEKER FURUŞ’TAN bahsetmeye çalışacağım. Esas adı Hasan’dır. Şaban adında bir zatın oğlu olduğunu Şekerfuruş mescidinin Mevlana Türbesinde muhafaza edilen kitabesinden öğreniyoruz. Gıyaseddin Keyhüsrev ve I. Alaaddin Keykubat dönemlerinde yaşamıştır. Şekercilik yaptığı için Şeker Furuş adıyla anılmıştır. Zamanın büyük velilerinden ergin ve olgun bir kişidir. Açıktan keramet sahibi evliyalardandır. Tuzu şeker yapmak gibi kerametlerinden bahsedilir. Hoca Fakih’in müritlerindendir.
Şeker Furuş mahallesindeki adıyla anılan mescidi 1120 yılında bu zat yaptırmıştır. Son zamanlarda restore edilen çevresi düzene sokulan mescit hala hizmet vermektedir. Mescidin önündeki küçük hazire sonradan kaldırılmıştır. Asırlardır Şeker Furuş mahallesi olan ismi çevresindeki birleşimlerle Hacı Fettah mahallesi olmuştur. Şeker Furuş hocası ve şeyhine bağlılığından dolayı türbesini Hoca Fakıh Külliyesi karşısına yaptırmış ve vefatında da buraya defnedilmiştir. Vefat tarihi tam bilinmese de miladi 1220 yılında vefat ettiği kesin gözü ile bakılır.

Şeker Furuş’un çarşıda adı ile anılan birde hanı vardır. Ariflerin menkıbelerinde Şeker Furuş hanından bahsedilmesine rağmen , Şeker Furuştan bahsedilememesi, Hoca Ahmet Fakih gibi onun da Hazreti Mevlana’nın olgun dönemlerinden çok önce vefat etmesine bağlanmaktadır.
Türbe, 19. Yüzyıl sonlarına doğru harap olduğu için, Konya ulemasından Abdülbasr ve Konya müftülerinden Gevraki hocalar tarafından restore ettirilmişse de, sonradan bakımsızlık, ihmal hatta sıkıntılardan dolayı yıkılıp yok olmuştur.Cenazeliği toprak altında kalmıştır.
Türbenin büyük bir bölümü, türbenin içerisinde bulunduğu arazinin sahiplerinden bir zat tarafından bahçenin türbe yüzünden elinden alınacağı korkusu ile tamamen yıktırılmış, taşlarının bir bölümü Hoca Ahmet Fakih önündeki çeşme inşaatında kullanılmıştır.
Bugün türbe Şeker fabrikası alanı içinde yer almaktadır. Konyalının anlattığına göre türbe, Musalla mezarlığı içindeki Gömeç Hatun Türbesi tipine yakın planla yaptırılmıştır. Türbenin beşik örtüsü ve kemerinin yüzleri o paha biçilmez Selçuklu çinileri ile süslenmiştir. Türbenin üç metre kadar alt kısmı kesme taşlardan, üst tarafı ise tuğla ile örülmüştür. Maalesef şimdi bu tarihi ve nadide eser mevcut değildir. Geçtiğimiz yıllarda cenazeliğin üzeri Şeker fabrikası müdürlerinden birisi tarafından saçla kapatılmıştır. Böylece tarihi türbenin yerinin kaybolması önlenmiştir. Değerli Konya yetkililerimizden isteğimiz ise; şu an hala ayakta olan ancak yıkılmaya ve yok olmaya mahkum bu tür yerlerimizin restore edilerek geleceğe aktarmak için çalışma yapmalarını diler, saygılar sunarım.

Not: Konya’mızın manevi değerlerinden olan Ladikli Ahmet Hüdai’nin tabiri caizse 7/24 ziyaretçileri mevcuttur. Ancak Konya’dan ve Konya dışından ziyarete gelen kişiler Çalı Bağı dediğimiz Ladikli Ahmet ağamızın Hz. Hızır A.s. ile buluştukları bu yere giderlerken yolun çok bozuk olmasından dolayı sıkıntılarının olduğunu söylemektedirler. Sayın SARAYÖNÜ BELEDİYE BAŞKANIMIZIN bu konuya en kısa sürede çözüm getirip yolu düzenlemesini ister, saygılar sunarım.
Faydalanılan Kaynak: Konya Alimleri ve Velileri